mahzur görmemişti. Hadise haftanın ortasında, en Gü- lekçi C. H. P. çevrelerinde dahi son derece kötü karşılandı. Bu hal, bu hafiflik, bu şahsi gayret ve endişeler daha ne zamana kadar sürecekti? Aktifler ma halden şikâyetçi olanlar, ha- inden şikâyetçi oldukları kimseler kadar — hareketti davranmadıkları müddetçe Zzararın devam edeceğinde hiç kimsenin şüphesi olmamak gere- kirdi. Ulus meselesinin halli için bir takım kıpırdanmalar başlamıştı. An- cak kıpırdananlar öylesine tembeldi- ve pasifler ler ki herşeyin başkaları tarafından koparılmasını istiyorlardı. Buna mu- kabil Kasım Gülek gene çarıklarını ayağına çekmişti. Hakikatleri söyle- mek Jlâzımdı. Cevvaliyet bakımından hiç kimse Genel Sekreterin eline su dökecek halde — değildi. Vaziyetinin, son hareketleri neticesinde sarsıldığı, m ve kendisinin, hâdiselerin gerektir- diği seviyeye çıkamadıgını görüp an- layan Kasım Gülek mücadeleyi avan- taj sahibi olduğu sahaya götürmüştü. Ulus, C. H. P. ala değil. Kasım Güle- kin şahsi organı vaziyetindeydi. Sü- tunlarının en mutena kısmını har gün "Kasım Gülek geldi - Kasım Gülek gitti" haberi işgal ediyordu. Maama- fih gidişi beğenmeyenler — hareketsiz kaldıkça gidişin — değişmesi için bir sebep yoktu. D. P. de de aynı şey ol- mamış mıydı? C.M.P. Hayalin sonu Seçimlerden sonra — cismi — siyaset sahnesinden, ismi gazete sütunla- rından kaybolan partilerden ikincisi de bu haftanın başında basında yeni- den arzı endam etti. Fakat bu arzı endam da. tıpkı hemcinsi gıbı, bir ta- kım dedikodular ve iç çekişmeleri do- layısıyla oldu. C. M. P. nin Genel ida- re Kurulu toplandı ve en mühim iş o- larak sabık Genel Sekreteri Abdur- rahman Boyacıgilleri partiden ihraç etti. Sebep diye nenin ileri sürüldüğü gerçi pek iyi anlaşılamadı ama, ga- liba sabık Genel Sekreterin bugünkü idarecileri tenkit etmesi kararın te- melini teşkil ediyordu. Böylece, hem- cinsinden sonra C M. P. de tenkide tahammülün bir nümunesini veriyor- du. Abdurrahman — Boyacıgilleri mü- dafaa etmek kimsenin — hatırından geçmedi. Abdurrahman — Boyacıgiller bir orijinal adamdı. —Ancak, nihayet bir C.M.P linin. lı liderleri tenkit etmek hakkı bulunmalıydı. Fakat C. M. P, nin toplantısı baş- ka bir fayda verdi. C M. P. liler re- alist bir karar aldılar. Üç — muhalif partıyı bir toplantıya çagıracaklardı Bu üç muhalif parti, kuvvet ve cüs- se 1t1barıyle denk partılerdı Üç parti C. . (Türkiye Köy sorulan bazı lü Partısı) ıdı Fıkrı AKİS, 5 NİSAN 1958 Hür. P. liler C. M. P. nin teklifinin fayda getireceği testini müdafaa etti- ler. Böylece küçük partiler hindile- rini iki büyük partiyle bir tutma sev. dasından vazgeçmek basiretini göste- riyorlardı. Aralarında bir federasyon değil de, konfederasyon kuracaklardı. Hepsi müstakil kalacaklar, fakat muhtelif meselelerde mutabakat hali- ne Varırlarsa bunu “üçüncü blokun sesi" olarak ilân edeceklerdı Arada sırada — istişarede bulunacaklardı.. Muhtemelen hem D. P. ye, hem i H P. ye atıp tutacaklardı. Tek doğru görüşün kendi görüşleri — olduğunu söyliyeceklerdi. Hür P. nin meşhur Ekrem Alicanı bile ciddi cıddı "Bu şsi D. P. yapamaz, bu işi C. H. e ya- pamaz; Mm yapar? Biz yaparız di- ye yazmamış mıydı Tevazuun böylesi, lunmazdı. hakikaten bu- Mea Culpa ethi Çelikbaş ve arkadaşla- Frı yeni bir seçim kanunu teklifi yapmışlar havadise bulduğu başlık şu: Teklifle, 1964 seçimlerini ta- kiben kanuna konan antidemok- ratik hükümler kaldırılmakta- dır" Hımm.. Demek o hüküm- ler antidemokratikmis! Yalnız, bir küçük noktaya zihinleri ta- kılıyor: Hani, 1954 seçimlerin- den sonra kanuna giren anti- demokratik hükümler gene ay- nı Fethi Çelikbaşın ve arka- daşlarının teklifiyle, beyaz re- --yle, desteğiyle oraya girmiş- di de... Yeni Günün Demek ki sırca köşkte o- turan komşusuna taş atma- malıymış! Politikacılar Seçimler ve ötesi Bu haftanın başında bir posta mü- vezzil İzmit hapishanesindeki u- zunca boylu, siyah bıyıklı bir genç adama tomar tomar mektup, telg- raf taşıyordu. Sadece gelen mektup ve telgraflardan bahis mevzuu ada- mın, siyasetle meşgul bulunduğu an- laşılıyord Adı. Rasim Eyüboğluydu. Hür. P. nih Kocaeli adayı olarak se- çimlere katılmıştı. İddia olunduğuna göre yaptığı propaganda sırasında Cumhurbaşkanına ve Başbakana ha- karette bulunmuştu. Ayrıca Vali Ek- mel Çetinel de kendisinden — davacı olmuştu. Savcılık Cumhurbaşkanıyla alâkalı sözler hakkında resen, Ööteki bahislerde muvafakat alarak hareke- te geçmişti. Başbakan, mutadı veç- hile, dava açılması için müvafâkât- namesini derhal vermişti. Vali — de YURTTA OLUP BİTENLER aynı yolu tuttuğundan Rasim Eyüb- oğlu aleyhinde takibata başlanmış tı. İlk elden de, bir tevkif müzekke- resi kesilmişti. Genç avukat bu sırada İzmitte bulunmuyordu. Tevkif haberini ga- zetelerde okudu ye kendisinden bek- lenildiği veçhile teslim oldu. Bu ara- da, avukatı Hüsameddin Cindoruk kanuni itirazlarını yapmış, fakat i- tirazlar kabul olunmamıştı. Seçim- zede avukat İzmit cezaevinde hapse dildi ve duruşmalarına başlandı. Ra- sim Eyüboğlu, davasına bakan — ha- kimden istinkâf etmesini istedi. Da- vacı vali olduğuna göre, duruşmanın başka bir vilâyette yapılmasını doğru buluyordu. Hakim bu görüşe iştirak etmeyince onu reddetti. Böy- lece, bir talihsiz adayın daha çilesi başlamış oluyordu. Yurdun bir çok ta- rafından bir çok kimse Eyüboğluna te essürlerini ve iyi dileklerini bildirdi. Seçim suçlarının ekseriya muhalif- ler aleyhinde seçimlerden sonra ta- kip edilmesi, haklı olarak umumi ef kârda üzüntü uyandırıyordu. Bahis mevzuu olan, suçun mahiyeti değil- di. Ama. Kocaeli halkı seçimleri ka- zanan Demokrat adayların da orada veya burada neler söylediklerini ha- tırladığı için demir parmaklıkların arkasına gönderilen Rasim Eyüboğ- luna karşı bir sempati — duymaktan kendisini alamadı. Bu haftanın ba- şında posta müvezziinin taşıdığı mek- tup ve telgraflar bu hissin çok kim se tarafından paylaşıldığının de]ı— iydi. Gaziantebe nakil Hîmen hemen aynı günlerde başka eçimzedelar, davalarının Yozgat, tan Gaziantebe nakli üzerine sevine- ceklerini mi, üzüleceklerini mi bile- miyorlardı. Bahis mevzuu — kimseler "Gaziantep sanıkları" diye bilinen Anteplilerdi. Seçimlerden sonra cere- yan eden ve neşir yasağı yüzünden yazdamayan hâdiselerden dolayı hak- larında bir kaç cepheden takibat baş- lamıştı, Yozgat Asliye Mahkemesin- de Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa aykırı hareket ettikle- ri ithamıyla yargılanıyorlardı. Du- ruşma sırasında hakim — kendilerini tahliye etmişti. Fakat aynı şahısla- rın Ağır Cezada da hükümeti ve ad- liyeyi tahkir suçundan bir davaları vardı. İşte geçen haftanın sonunda Gaziantebe nakledilen o dava oldu. Zira, bir aksaklık vardı. Böyle bir suçtan dolayı Gaziantep savcılığı ta- kibat yapmamıştı. Yozgat savcılığı- mın ise Gaıziantepte cereyan etmiş bir hâdiseden dolayı resen harekete geçmek hakkı yoktu. Dava sakat a- çılmıştı. Daha doğrusu açılmamış bir davanın Yozgat Ağır Ceza mahke- mesinde duruşmasının yapılması İs- teniliyordu. Bu vasiyet karşısında Yozgat Ceza mahkemesi — selâhiyet- sizlik kararı vermiş ve dosyayı ne Gaziantebe iade etmişti, Şimdi "Gazianitep sanıkları" Yoz 9