AKİS'in Yazı Müsabakası Demokratik Rejim içinde Yaşamağa Azimli Milletler Ne Şekilde Hareket Etmelidirler ? emokrasi Kratos" kelimesi, "Demos - aslından gelir ve halk hakimiyeti, halkın kendi mukadde- ratına kendi hâkim olması mânası- nı tazanımun eder. Demokrasi aynı zamanda hürriyetin de müteradifi- dir. Nasıl ki bir fert kendi mukad- deratına hâkim olduğu ve dilediği şekilde hareket — edebildiği zaman hür telâkki ediliyorsa; bir millet te kendi iradesiyle hareket ettiği tak- dirde hür demektir. O halde kendi hakimiyetini bizzat istimal eden bir millet demokratik rejim içinde yaşı- yor neticesine varmak iktiza eder. Klâsik demokrasinin bazı temel prensipleri vardır: Temsili sistem, fertlere mümkün olduğu kadar ge- niş hürriyetler tanımak, bu hürri- yetleri tesbit edip idare edenle- rin kudretlerini bu temel hürriyet- lerle mukayyed" kılmak gibi.. Bir hükmi şahsiyet olan milletin kendi kendini idare etmesi temsilcileri va- sıtasıyla olur. Biz buna temsili sis- tem diyoruz, Temsili sistemin ma- hiyeti hakkında sayfalar dolusu ya- zı yazmak mümkündür. — Fakat mevzuumuzun dışına çıkmamak için burada basit bir tarifle yetiniyo- TUZ. Temsılcıler milletle araların- da mün'akid r akit gereğince, İş başına gelirler. Bu akdin adı Anaya- sadır. Anayasa, — devletin esas or- ganlarının vazife ve selâhiyetlerini tesbit eder. Diğer taraftan, anaya- sada derpış edilen idare edenlerin kudretleri üzerine mevzu tahditler ferdi hürriyetleri teminat altına al- mak zamanında olup; gerek fert ve gerekse çoğunluk diktatoryası- na mâni olmak gayesini istihdaf e - der. O halde bundan şu neticeyi is- tıhraç etmek icabeder ki, demokra- tik rejim ıçmde yaşıyan — milletle- rin bu rejimin muhafazasına en bü- yük âmil anayasadır. FHer şeyden evvel anayasayı teminat altına al- mak J1lâzımdır. Anayasa, milletle temsilciler arasında aktedilmiş bir olunca, akit- kit hükümlerine mugayir kararlar aldıkları takdirde ne olacaktır? Anayasaya mugayir kararlar de- mokrasi prensiplerine mugayir ka- rarlârdeğil de nedir? İşte, temsilci- lerin anayasaya münafi kararlarını ani antidemokratik kanunları mu- akabe edebilecek bir merciin ihdası arnret olarak karşımıza çıkar! - XL- Her anayasada anayasa hükümleri- nin hiç bir şekilde ihlâl edilemiyece- ği derpiş edilmiştir. Meselâ Teşki- lâtı Esasiye Kanunumuzu ele ala- lımı 103. Madde "Teşkilâtı — Esasi- ye Kanununun hiç bir maddesi, hiç bir sebep ve bahane ile ihmal veya tatil olunamaz. Hiç bir kanun Teş- kilâtı Esasiye Kanununa münafi o- lamaz." der. Evet, olamaz... Fakat olduğu takdirde netice ne olacak- tır? Misal olarak aldığımız anaya- samızda bu husus mühim bir eksik- liktir. Şimdi şöyle söyleyebiliriz: Bir millet, demokratik rejim içinde ya- şamağa azimli ise idare edenlerin akde vefa gösterip göstermediklerini mutlaka takip etmelidir. Her şeye tekaddüm eden ve en mühim şart bu dur. Anayasaya münafi kararlar a- lan bir hükümeti çekip başından at- malıdır. Bunu yapabilmek için de dürüst seçim, gizli oy, aleni tasni- fe riayet, yani kısaca milletin iste- diğini iktidara getirebilme kudre- tine sahip olması lâzımdır. Derhal i- âve edelim ki, bir milletin, iktida- rın aldığı antidemokratik kararla- rı görebilmesi, sezebilmesi ve derhal intikal edebilmesinde kültür mühim rol oynar. Millet demokrasinin ha- kiki mânasını bilmelidir. Şuna inan- malıdır ki, selâ bütün fertlere sa- dece sıyası hak tanımak demokrasi rejimi ile telif kabul etmez! Bütün fertlerin sadece müsavi muameleye tâbi tutuldukları bir rejim demok- rasi değildir! Cahil daima münev- vere tabidir. Esasen tâbi olmak mecburıyetındedır Fakat, bir mem- ette münevver zümre ekalıyette kalıyorsa o millet dıktatoryaya git- meğe m ümdur. Öyleyse kültür muesseselerine âzami ıtınayı gös- termek ve bu müesseselerin en üst kademesi olan üniversiteye muhta- riyet tanımak lâzım gelir. Üniver- site bir ilim yuvasıdır. Bu — kutsal yuvada gerek talebe ve gerekse öğretim üyeleri ilim neyi emredi- yorsa onu yapmak, söylemek, yaz- mak mecburiyetindedirler. Mani ol- mak ise İlmi katletmektir, cinayet- tir!.. Demokrasi rejimi içinde yaşa- mağa azimli milletler iktidara ge- tirecekleri bir siyasi partinin prog- ramı üzerinde titizlikle durmalıdır- lar. Her partinin kendine göre bir gayesi, programı ve bunları dercet- Temiz TOLGA tiği bir ana nizamnamesi vardır. Millet iktidara getirmek — istediği partinin porgramını iyice tetkik et- meli ve anlamalıdır. Program ve gayenin sarih olarak demokrasi prensiplerine mugayereti bir yana, ruhen dahi aykırı olan bir program asla tasvip edilmemelidir Laik bir program daima en üstünüdür. Çün- kü dinin politikada istismar edil- mesinin iras ettiği — zararları biz Türk Milleti acı bir şekilde müşa- hede etmişizdir. Parti programın- da, üstünde durulması icabeden en muhım unsurlardan biri tinin takip etmek ıstedıgı ıktısadı politikadır. İktisat ilmine aykırı bir iktisadi politika memleketi mahva sürükler. Bilhassa bugün, iktisat, milletlerin mukadderatı uzerınde herşeye tekaddüm eden bir âmil o- larak önümüze çıkmaktadır, İkti- sadi durumu bozuk bir millet bu durumu düzeltmediği takdirde hür- riyetini kaybetmeğe mahkumdur. Derhal kaydedelim ki, hükümetin iktisadi politikasına eğer millet yar- dımcı olmazsa o politika ne kadar ilme istinat ederse etsin, yine is- tenilen netice elde edilemez. Spe- külâsyon ve karaborsa gibi hareket- lerle mücadelede milletin karakteri mühim rol oynar. Milli menfaat şah- si menfaate hâkim olmalıdır. Hükü- metin alacağı zecri tedbirlere mil- let yardımcı olmalıdır. Para değe- rinde ve Hatlarda istikrar, o millet i- çin optimum bir istihsal temin et- mek; istihsali arttırmağa matuf ya- tırımlar yapmak ve sermayeyi âtıl bırakmamak icabeder. Bilhassa geri kalmış milletler istihsali arttıracak yatırımlar yapmalı ve bu hususta müteyakkız davranmalıdır. Çünkü kalkınma ancak 1stıhsalın artması ile mümkündü t aynı Za- manda milleti, ıçınde bulunduğu ik- tisadi durum hakkında tenvir et- melidir. Eğer bir memlekette haki- katen bir iktisadi buhran varsa ve hükümet bunu milletten — gizleyip parlak sözlerle onu oyalıyorsa bu hareket fayda değil bilâkis Zzarar tevlid eder. Çünkü hükümetin, mil- letin yardımı ile iktisadi sını yürütebileceğini yukarıda söyle- Yazımızı şu sözle bitirelim: Ha- ta küçük dahi olsa hürriyeti selbe- debılır Ve mücâzâtı bir diktatorya olabi AKİS, 5 NİSAN 1958