İKTİSADİ Piyasa Hayra alâmet değil T ahsis ve tevzi meselelerini tanzim etmek için yeni bir teşkilat kurma işi, doğrusu hiç uğurlu başlamadı. Kira kararın geçen haftanın sonun- da Resmi Gazetede neşredilmesin- den bir gün evvel, teşkilâtın bel ke- miğini teşkil eden Amerikalı müte- hassıs John, P. Havener'in ölüm ha- beri geliyordu. Mr. Havener yeni sis- temin babasıydı. 1956 sonbaharında memleketimize gelerek Odalar Birli- ği adına "sınat tahsisler ve tevziat" mevzulu bir rapor hazırlamıştı. Ra- por, gerek Türk Hükümeti, —gerek Amerikan Yardım Heyeti tarafından çok beğenilmişti. Bunun üzerine mü- tehassısa hazırladığı reformu bizzat sahneye koyması teklif edilmişti. Bu tekhfe okey diyen Havener, 6 Ma- yıs 1957 de tekrar Turkıyeye gel- miş, kâğıt üzerinde yazdıklarım ha- kikat haline getirmek için çalışma- larına başlamıştı. 1146 sayılı son ko- ordinasyon kararı esas itibariyle o- nun eseriydi. Havener bu kararla ku- rulan teşkilâtta müşavir olarak ça- lışacaktı. Onun bu beklenmedik ölü- mü, herhalde henüz kâğıt üzerin- e bulunan teşkilâtın neşvü ne- ma bulmasını az çok aksatacaktı. Bu hiç de hayırlı bir başlangıç değildi. Yeni bir ecnebi mütehassısın getiril- mesi zaman isteyen bir işti. Onun p saçına dönen tevziat işlerini sö- k bılmesı ve Türkiyenin — havası suyuna, bılhassa idari zıhnıyetıne alı- şabılmesı için çok zaman geçecekti Yeni reformun bu kadar bekletilme- ye tahammülü yoktu. Havenerın yokluğunu hissettirmeme işi, — her- h lde Ticaret Bakanlığı Musteşarlıgı— na tâyini bir hâdise yapılan Odalar Birliği Genel Sekreteri Cıhat İrene düşecekti. Zaten Havener de ancak Cihat İrenin yardımları sayesinde çok begenılen raporunu hazırlayabil- Yalman Ferahlığı I renin tâyini Vatan gazetesinin a- kıncı ruhlu başmuharririne periyo- dik coşkunluklarından birini yaşama- ya fırsat verdi. Vatanda "İren geldi, dertler bitti", "O başaramazsa kim se başaramaz" mealinde yazılar çı- kıyordu. Manşette reformun — -yani İrenin tâyininin- ferahlık yarattığı bildiriliyordu. Doğrusu bunlar şahsa tapmanın son derece demokratik mi" salleriydi. Bu sahsa tapma örneği İKA ajansını pek kızdırmıştı. Ajans, "Ticaret Vekâletinde münhal bulunan müteşarlık vazifesini tedvire bir şah- sın tâyini gibi normal bir hâdiseyi bir gazetenin daha vukuundan önce man- şetlerinde ve başmakalelerinde bir politika, mevzuu olarak ele alması- nı" şiddetle tenkid ediyordu. Sanki bu yazılarla "Ancak hükümetin tâ- yin, tesbit ve idare edebileceği ikti- sadi ve ticari politikayı, sadece bir AKİS, 5 NİSAN 1958 VE MALİ devlet memuru olarak vazifelendiri- len bir şahsın empoze ettiği" intibaı uyandırılmak isteniyordu. Ajans bu "Akıncı neşriyat'ın esbabı mucibesi- ne de vakıf olduğunu ihsas etmekten çekinmiyordu. Ama baklayı şimdilik ağzından çıkarmayı uygun — bulmu- yordu. İdari zıhnıyet bakımından, amme hizmeti görmekle beraber ne de olsa tüccar ve sanayıcılerın temsilcisi o- lan bir kimsenin mühim bir memuri- yete getirilmesi Türkiyede alışılma- mış bir yenilikti. Ticaret Bakanhgının Odalarla sıkı işbirliği yapmasına rağ- men, memur ve tüccar arasında mesa- fe bulunması yerleşmiş bir an'aneydi. Aynı zamanda memur ve tüccarın temsilcisi olmayı bir çok hukukçu da herhalde kolay kolay anlıyamıyacak- tı. John F. Havaner Dayanamadı! Amerikada memurla işadamı ara- sında bir fark gözetiliyor muydu san- ki? Ama Türkiyede idari an'aneye al- dırış etmeden, mühim bir mevkie dı- şarıdan adam getirilmesi için herhal- de mühim sebepler olmalıydı. Ticaret Bakanlığının işleri iyi yürümüyordu, İktidar da işlerin bozukluğunu, itiraf etmese de, nihayet anlamıştı. Zaten Bütçe müzakereleri sırasında — ko- misyonda Ticaret Bakanlığına en sert hücumları yapanlar D, P. milletvekil- leri değil miydi? Aslı var yok, bir sürü dedikodu kulaktan kulağa dola- şıyordu. Eh, bizde de işler sarpa sa- rınca bir tek adamdan medet ummak âdetti. Bu durumda dürüstlüğü ve ehliyeti ile tanınan Cihat İrenin kol- ları sıvamaya davet edilmesine şaş- mamalıydı. Bizzat Başbakan, Odalar Birliği Genel Sekreterinden, bu va- zifeyi kabul etmesini rica etmişti. İ- rene böyle bir teklif bir buçuk sene SAHADA evvel de yapılmıştı. Ama o zaman İ- ren, Birliğin reorganizasyonuyla meş- gul olduğunu ileri sürerek, teklifi ka- bul etmemişti. Simdi Birliğin işleri yoluna girmişti. Genel Sekreterin e- likolu daha serbestti, Yalnız İrem biraz tanıyanlar, böyle bir sebep için kendisini bekliyen vazifeye hayır de- miyeceğinden emindiler. Herhalde bir- çuk yıl evvel bütün yıldırımları ustune çeken bir vazifenin reddi için ü . Bir- "hayır'"ın bugün, haline gelmesi de, herhalde İ- renin "bazı şartlar"ın değiştiğine ka- naat getirmesinin netıcesıydı Nitekim İren büyük bir şevkle isine başla- mış, yem tevzi ve tahsis teşkilâtının hazırlanmasında Havenerle birlikte ir rol oynamıştı. Bir Tem- muzda faaliyete geçecek Teşkilâtın hazırlıkları onun gayretiyle hemen hemen tamamlanmıştı. Yeni teşkilât Tahsıs ve tevzi işlerini tanzim et- mek için kurulması kararlaş- tırılan teşkilât, teknik bakımdan çok- tanberi gerçekleştirilmesi — gereken yerinde bir teşebbüstü. Tevzi ve tah- sis işleri mizah mevzuu olacak ka- dar çapraşıktı Tevziat biribirinden haberi bulunmayan bir sürü merdi tarafından yapılmaktaydı Çimentoy- la Nafıa Bakanlığı, gübre Ve traktör- le Ziraat Bakanlığı, röntgen fılmle— riyle Sağlık Bakanlığı v. s... uğraş- maktaydı. Mercilerin sayısı on par- makla sayılamıyacak kadar artmış- Et ve Balık, Fiskobirlik, gıbı teşekküllere faalıyetlerıyle hıç— bir ilgisi olmayan kalay, demir, ka- uçuk gibi tahsisler yapılıyordu. Bu durumda hangi kapıya baş vuru- lacağını tâyin etmek çok güçtü. Sis- temsizlik neticesi olarak - maddeler- den birinin yokluğu yüzünden istih- sal dururken, lüzumsuz maddeler yı- ğılmaktaydı. Tevzi esasları da dağı- nıktı. İdari selâhiyetlerin dağılma- sı, dolayısıyla, ihtiyaç, istihlâk ve ka- pasiteye dair bilgi illere göre değiş- mekteydi. Bu sebepten, bulunduğu vilâyete göre imalâtçılar farklı mua- meleye tâbi tutulmaktaydı. Şimdiki sistemin kusurları sayılmakla tüken- meydi. Bu mevzuda, feryat ve figanda divan şairlerine taş çıkartacak bir e- debiyat mevcuttu. İşte yeni sistem bu karşılığı bir çekidüzen vermek gayesini güdüyor- u. Tahsis s ve tevzi yapan Bakanlıkla, de Başbakanlığa bağlı bir kuruluyordu Tepede icaret, yi ve Başbakanın tâyin edecegı bir. Devlet Bakanından müteşekkil üçlü bir kurul vardı. Kurul tahsis ve tev- ziatın koordinasyonu ve sevktı idare- siyle vazifelendirilmişti. İktisadi Ba- kanlıkların temsilcilerini, umum mü- dürlerini ve Odalar Bırlıği Genel Sekreterini toplayan bir komite ku- 17