YURTTA OLUP BİTENLER ama, mahiyeti itibariyle — geniş bir memnunluk uyandırdı. Herkes Umit içindeydi. Sıddık Sami Onar gibi mü- tehassıslar bile usul hakkındaki ten- kitlerini ileri sürerlerken — meselenin esasındaki isabeti belırtmekten geri kalmıyorlardı. Ord. Prof. Onara göre Büyük Meclisin 1cra tasarrufları Ü- zerinde böyle bir iptal hakkı yoktu. Bu hak Danıştaya aitti. ahis mevzuu muamelenin haksızlığı aşi- kârdı, zira kanun karakuşi bir tak- dir hakkı vermiyordu ve bir bakanın, başka lâf ılavesı lüzumu hissetmeksi- sfin “ben um gördüm" diyerek bir memuru emeklıye sevketmesı selâhi- yet tecavüzüydü. Zira kanun, bu görü len lüzumun ne olabileceği hususları— nı mucip sebep olarak zikretmişti. Tasarrufun bu sebeplere uygun olma- li lâzımdı. Meselenin Meclise geleceği orta- daydı. Zira âdet, buydu. Muhalif ka- lanlar itiraz edıyorlardı Hattâ Adalet Bakanı, Bakanlığını alâkadar eden bir tasarruf bahis — mevzuu bulundu— ğundan —tasarrufu tasvip etmes hi- kararı umumi heyete getırebılır— di. Bu vesileyle cereyan edecek müza- kerelerin daha ziyade usul uzerınde cereyan edeceğini sanmak kehanet i. Karar, muhtemelen reddolu- Zira Prof. Onarın görüşü en hukuki görüştü ve — alâkalılar onun isabetli olduğunu — söylüyorlardı. t meselenin bir de politik cephesı vardı. Komisyon, "görülen lüzum"u mahzurunu anlamıştı ve gözler önü- ne koyuyordu. Doğrusu istenilirse bunu anlayan sadede komisyon değil- di. Bir evvelki Menderes kabinesi de aynı fikri programında savunm ş, nunun huzursuzluk yarattığı sk lamamış, tadili cihetine gıdılecegını bildirmişti. Meselenin umumi heyette müzakeresi bu yolda bir temayül gös- terirse -ki, gösterebilirdi- tabii iş ele alınacaktı. Yalnız, eclisin tatili gunlerının yaklaşmakta olduğu hatırdan çıkarılmamalıydı. Milletin huzur içinde bir yaz geçir- mesini temin milletvekillerinin eline bakıyordu. Tutulduğu sanılan iyi is- tikametin delillerini vermek lâzımdı. Muhalefet ile İktidarı muayyen nokta larda bırleşmış görmek, hele "görülen lüzum" heyulâsımn vatan sathından kalktığına şahit olmak Bahar Hava- sını geçici-olmaktan kurtarabilirdi. Ama bu haftanın ortasında Anka- ra Palasın salonlarında bir takım müfritlerin "olur mu, böyle şey?" de. dıklerı hiç kimsenin meçhulu değildi. pin ucunu bir kaçırırsak, yuvarla- nır gideriz, bir daha belimizi doğrul- tanlayız" diyorlar ve ipi — bırakmayı değil, aynı gergin halde — tutmayı, hatta daha çekmeyi tavsiye ediyor- lardı Unuttukları, ip denilen nesnenin kopabileceğiydi. D.P. Kongreye doğru u haftanın içinde Ankaradaki D. P. mahfillerinde üzerinde en çok konuşulan mevzu Buyuk Kongreydi. er siyasi .teşekkül gibi bir tuzugu elbette ki yardı. a bu tüzük, seneler var ki raftaydi. Tüzük iki senede bir, Büyük Kongrenin top- lanmasını âmirdi. Son Büyük Kong- re ise, 1955 senesinin Ekim ayında yapılmıştı. Buna pek âlâ " dramatik kongresi" D. P. adı Verılebılırdı. Zira o kongredir ki, Hür P. çatlağına yol açmış ve bir cok 1946 Demokra- tı -her halde "görülen lüzum" üzeri- ne, saf dışı bırakılmıştı — Şimdi ise, 1958 deydik. Gerçi, Görülmemiş Kal— kınma başladığından beri D. P. li- ler için rakkamların silsilesi bile de- ğişmişti. —Ancak, — faniler nazarında hâlâ 1955 4- 2 — 1957 idi. Büyük Kongresinin, 1957 eki mınde ya pılması gerekirdi. lmamıştı Ya- pılmamasının bir de mucip sebebı yok — değildi. 1957 Ekimi, seç a- yı olmuştu. Ama, 1957 bıtmış 1958 başlam ü ongreyi, tüzük raftan 1nd1g1 takdırde toplamak ge- rekiyo rdu. Büyük şehırler akıkaten bu haftanın içinde D. P. H Giş yük Kongreye doğru adım- lar goruldu Yalnı: Büyük Kongre- den evvel il kongrelerının yapılması- na lüzum vardı. Halbuki meselâ İs- tanbul meselâ İzmir kongreleri yapıl- mıştı. Ankarayı bir — müteşebbis heyet idare ediyordu. Bu kongrelerın toplanması ve Büyük reye gi- decek delegelerı seçmesı gerekıyordu nel Merkezi İzmire. İl kong- resi için talımat verdi. İstanbulda da Cemil Bengü o imtihanı atlatmaya çalışıyordu. Ankaradaki Akoğlu he- yeti de aynı yoldaydı Bunlar, parti zaviyesinden iyi sayılacak hareketler di ve partinin icrayı, yani hükümeti kontrol etme azminin, niyetinin de- lileri olabilirdi. D.P. nin vaziyetinin buyuk şehir- lerde iyi olmadığım söylememek ha- taydı. Halbuki onumuzde Beledıye seçimleri vardı ve Belediye — secimi demek, büyük şehir seçimi demekti. İktisadi sıkıntıları antidemokratik. 15 Mayıs 1950 günü Köprülü, Bayar, Menderes Geçmiş zaman olur ki... AKİS, 5 NİSAN 1958