S İ Filmcilik Çifte milliyettiler undan bir ay kadar önce, New York'lu sinema tenkıdçılerı geçen yılın en iyi Amerikan filmi olarak "The Bridge on the Rıver Kwai - Kwai koprusu 'nü, en iyi Amerikan rejisörü olarak aynı filmin rejisörü David Lean'i, en iyi Amerikan oyun- cusu olarak yine aynı filmde oynı- yan Alec Guınnessı seçmişlerdi. Bun- dan bir hafta kadar önce, İngiliz film Akademisi (British Fıl Aca- demy) toplanarak geçen yılın en iyi İngiliz film — rejisör ve. - oyuncusunu seçti. Kazananlar: KXVaı koprusu David Lean ve Alec Gui vid Lean ile Alec Guınness in lngılız oldukları şüphe götürmezdi. İkisi de İngilterede doğmuşlardı, İn- giliz tebaasıydıl ar. Her ikisi de ken- di alanlarında en ileri gelen İngiliz sanatçıları sayılıyordu David Lean'in elinden çıkan eserin de bir ingiliz filmi sayılması tabiiydi. İngiliz Sine- ma Akademisinin üyeleri bu seçimi yaparken haklıydılar. Ama Amerika- lılar da kendilerini derecede haklı görüyorlardı, odüktörü tarafından hazırlat- sermayesinin — büyük ta i oyuncular arasında Amerikalılar da vardı — (başrollerden birinde William Holden oynuyordu) Haklı olan bir topluluk daha vardı: Aynı film, rejisör ve oyuncuya iki kılmasına şaşan sinema seyircileri. Bu iki seçimin uyandırdıgı şaş- kınlık henüz sona ermemişti' ki, A- merikadan gelen bir — başka haber meseleyi yeniden tazeledi: Amerıkan Rejısorler Bırlıgı geçen yılın en başa— rılı rejisörü olarak "Kwai köprüsü"- en dolayı David Lean'i seçmişler- di. Hem de ' Peyton Place"in rejısoru Mark Robson, Twelve Ang Men- 12 kızgın adam"ın rejısoru Sıdney Lumet, "Sayanora"nın rejısoru Jos- hua Logan gibi rakiplere rağmen. Öyle anlaşılıyor ki aynı mesele, undan bir ay kadar sonra, Oscar'- ların dağıtılacağı zaman — yeniden canlanacaktır. Zira bu yılki Oscar'- ların en kuvvetlı namzetlerı arasında da yin wai köprüsü", David Lean ve Alec Guınness bulunuyor Öbür mükâfatlar e ngiliz Sinema Akademisinin dağıt, tığı öbür mükâfatlar arasında en münakaşalısı, yılın en iyi kadın o- yuncusunun seçimi oldu. Hemen her- kes bu mükâfat için tabii namzet o- larak, geçen Hazırandakı Berlın Festivalinde — "Wom: a Dre sing Gown - Sabahlıklı kadın"daki oyunundan dolayı en iyi kadın oyun- cu seçilen Yvonne Mitchell'i görü- yorlardı. Akademi ise, "The — Story of Esther Costello - Cehennem' mele- ği" ile ilk filmini çeviren Heather Sears'i seçti. En iyi yabancı kadın AKİS, 22 ŞUBAT 1958 N E M A "Les Sorcieres de Salem . Salem büyücüleri' 'ndeki oyu- nu için Fransız Simone Signoret'ye verildi. En iyi yabancı erkek oyuncu olarak da "12 kızgın adam"dan dola- yı Henry Fonda seçildi (İngilizler, H. Fonda'yı "yabancı" saymışlardı). Filmler "Şöhretin sonu" merikan rejisörü Mark Robson bundan on yıl kadar önce "Cham- pion . Şampıyon da ele aldığı tema- yı, "The Harder They Fail - Şöhre- tin sonu"nda bir kare daha işliyor: Amerıkan boks âleminde donen kir- li işler. "Şampiyon"da bu tema, boks maçlarını türlü dalaverelerle kârlı bir ticaret haline sokan gangsterle- rin elinde oyuncak olan boksörün za- viyesinden — anlatılıyordu. "Şöhretin sonu'nda da böyle oyuncu mükâfatı, bir boksör var zet olur. Fakat karşısına çıkacak olan eski dünya şampiyonu son daki- kada yenilmekten vazgeçer. Gangs- terle işbirliği yaptığından beri karısıyla arası açılan ve ortada dö- parayla dönmek istiyorsa herşeyi gö- ze alıp ringe çıkması gerektiğini söy- ler. Moreno maçı yapar ve feci şekil- de hırpalanır. Fakat bütün maçları- nın hasılatı olarak zavallı Morenö'ya çıkarılan hesap elli dolar bile tutmaz. Bu durum karşısında çileden çıkan Eddie. kendi payına düşen 26.000 do- ları ona verip, başka bir menajere sa- tılan Moreno'yu uçağa bindirip mem- leketine yollar. Sonra oturup gangs- terlerin kirli — işlerini açıga vuran şiddetli bir makale yaza "Şöhretin sonu", toplumsal konu- lan, vasat seyircinin alâkasını çek- mek için melodramatik kılığa bürü- yen bir üslüp içinde anlatıyor. Tıpkı, Eddie'nin temsil ettiği — Amerikan spor muharrirlerinin heyecanlı üslü- "Şöhretin Sonu"ndan Bir sahne İki kere anlatılan hikâye ama, o ikinci plânda kalıyor Asıl konu, gangsterlerin kendilerini, bu hılelen nasıl tertiplediklerini hık ye ediyor. Bu kirli işlerin çevrılmesınde organizatör olarak eski bır spor mu- harrırının yer alması " zetesinden çıkarıldıgı için işsiz kalan Eddie — Willis (Humprey — Bogart), boksörleri haraca kesen Nick Benko (Rod Steiger) tarafından basın söz- cüsü olarak kiralanmaya razı oluyor. Eddie'nin vazifesi, Güney Amerika- nın bir köyünden getirilen dev yapı- h, — fakat boksu "b" sini bile bilmeyen hant kof bir delikan- lıyı gurultulu reklamlar hileli maç- larla şampiyon yapmak. Nitekim bir biri ardından yirmiden fazla maçta "galip gelen" ro Moreno (Milce Lane) dünya şampiyonluğuna nam- bu gibi Robson'un filmi de ancak bu sınırlanmış çerçeve içinde ele alın- dığı vakit gerçek değerini kazanıyor. Eğer bu üslübun gerektirdiği tah- rifler, degıştırmeler mübalâğalan- dırmalara göz yumulursa, "Şöhretin sonu" sürükleyici anlatımı; gangsteri ve boksörler çevresini yadırganmıya- cak bir benzerlikle canlandıran tip- leri; Rod Steiger'in, son rolünde gö- rünen Humprey Bogart'm, başarılı oyunlarıyla dıkkatı çekiyor. Robson , "Şampiyon", "Return to Paradi- se - Cennete dönüş", "Pffft - Şöh- ret delisi" yahut "The Bridge at To- ko. Ri - Tokori köprüsü" gibi birbi- riyle hiç ilgisi olmayan filmlerin or- taya koyduğu gibi, eline tutuşturulan her çeşit senaryoyu kabullenen, fa- kat belli bir seviyeyi tutturmağa ça- lışan vasat bir rejisör olarak ortaya çıkıyor. 33