YURTTA OLUP BİTENLER Bütçe Maraton başladı ok ve son derece kalın bir ses: "— Söz vermiyorum" diye gür- ledi. Başkanlık kürsüsününde, frağı i- çinde olduğundan da iri cüsseli gözü- ken Koraltan bundan sonra Bakanla- ra ayrılan — kürsüye dönerek: "— Söz Maliye Bakanınındır" de- di. Kendisine usul hakkında konuş- ma imkânı verilmeyen C. H. P. Grup Başkan Vekillerinden Nüvit Yetkin boş yere ısrar ediyordu. Ama Koral- tan, önündeki çanı bir kere daha şid- detle çalarak süküneti temin ettikten sonra, sözü Hasan Polatkana verdi. Hâdise bu haftanın ortasında B. M. M. de bütçe müzakerelerinin baş- sırasında cereyan ediyordu. laması Hasan Polatkan Perde kurdum B. M. M. Umumi Heyet salonu o gün fevkalâde günlere mahsus bir heye- can içindeydi. Bütün sıralar tıklım tıklım doluydu. Hattâ o kadar ki ay- lardan beri bu salonda görünmeyen Menderes dahi yoklamanın yapıldığı sırada beş dakikalığına da olsa gel- di, bakanlara mahsus masalardan bi- rinin kenarına, Celâl Yardımcı ile Samet Ağaoğlunun ortasına oturdu. Radyolar vasıtasıyla bütün vatan sathına Mülkiyenin çalışkan talebesi, boyu devam eden bu nutkun kıraati sırasında iyi bir hatip değilse bile, usta bir kiraatçi olduğunu gösterdi. Polatkan, nutkunda D. P. İktida- rının malüm taktiklerinden — birini 4 tatbik etti. Konuşmasındaki . hemen her on cümleden biri "1950 de şöy- leydi, 1957 de böyledir" di. Dakika- lar boyunca da bu konuşma hep aynı minval üzere uzadı git Polatkan sözlerini — bitirdiğinde saat akşamın altısına geliyordu. O- turuma riyaset edin Koraltan, te- mindeki çanı bir kere daha şıddetle çaldı ve bu hareket muhalefet sıra- larında protestolara sebeb oldu. na- s celsenin tatil edildiğini anmıştı. Ama yanılmışlardı. — Zira Koraltan celseyi tatil etmemiş yalnız, Polatkanın konuşmasını yayan Tad- yoların tesisatının sokulebılmesı ıçın onbeş dakikalık bir Radyolarının başındakı dınleyıcılere İktidarın sesi duyurulmuştu. ık bundan sonra Muhalefet konuşacak- tı. Muhalefetin sesini de İİktidar ken- di eliyle duyuracak değildi ya.. İsmail Rüştü Aksal Şema yaktım... Muhalefetin sesi ş dakikalık dınlenme erdiğinde radyola: ye baglayan kablolar sokuldu ve rad- yolar susturuldu. Bir kaç dakika i- çinde sayıları yirmibeş — milyondan altiıyüze inen dinleyiciler, yedi sene- dir parlâmento dışında kalan hln konuşmasını du. Aksal, tahmi bir kıraatçıden çok iyi bir h gunu gösterdi. Ciddi, fakat mi sesiyle daha ilk dakıkalarda altı- yüz kişiye hakim oldu. İktidarın di- line sakız ettiği "memleket kaynak- larım kurutan bir çeyrek — asırlık miskin siyaset" edebıyatına sadece hakikatleri savunan biradamın inan- cıyla cevap verdi. Vatanın 1923 de na- tatili sıl bulundugunu neler yapıldıgını her türlü övünmeden uzak bir e hatır- lattı. lnsaftan başka bir şey talep etme yen bu irticali konuşma, hitabet miı raklılarını kıskandıracak kadar gu— i sözcüsü bundan sonra zaman zaman monoton bir sesle, Ö- nündeki kâğıtları okumaya başladı Ilk dakikaların dıkkatı teknik me- sal yine de Maliye Bakanının süsle- yip püsleyip takdim ettiği i durumun hakiki çehresini, su götür- mez bir şekilde göstermeye muvaffak oldu: Duraklayan iktisadi gelişme, daralan ve tıkanan dış ticaret, artan hayat pahalılığı ve yoklar, çelik ci- ğerle yaşatılmaya çalışılan Iktısadın halen malül bulunduğu dertlerdi. Ak- sal konuşurken sık sık Maliye Baka- nının — oturduğu tarafa — bakıyordu. Mülkiyenin çalışkan talebesi Polat- kan, başı önüne eğik harıl harıl not almakla meşguldü. Aksalın ortaya serdiği tabloyu derslerini iyi hiç bir mülkiyeli samimi olarak red edemiyecekt.İktidarın kabullenme- diği dertlerle mücadele edebilmek 1- çin bulabildiği tek çare, muhalefeti susturmaya ve fiatlara jandarmalık maya — kalkışmaktan — ibaretti. Gelgelelim 1956 yazında — İktidarın başının, radyolarda "ucuzluk devam edecek, bunun aksini iddia eden bed- hahları yalancı çıkartacaktır” — bu- yurmasına rağmen bu dilden anlamı- yan fiatlar daha suratlı koşmakta devam etmekteydi. "Bugün hızlı gö- rünen kalkınma, bırkaç yıl sonra ya- vaş gozukecektır» Kehaneti de ger- Kalkınma gemisinin çarkları artık donmu ordu. Görülme- miş kalkınma edebiyatı iflas halin- deydi. Bunu inkâr etmeye imkân yok- tu. Yoktu ama, ğe gözlerim iktidarın temsilcileri siyaha beyaz demekten vaz geçmeyecekler, ipe sapa gelmez; mütenakız izahlar la veya parlak istikbâl — vaatlerini siyahı beyaz yapmaya çalışacakla. di. defa İktidar, i Meş- bugüne kadar iki geçen sonbahar muhalefetin yıllardır alınmasını ısrarla istediği tedbirleri benimser gibi olmuştu. Ama vaatler bir türlü gerçekleşmiyordu. 1958 büt- çesi de her halde açıkla kapanacak- tı. Vaad edilen tedbırler hakkında İktidardan doyurucu inandırıcı bir tek lâf işitmek mümkün olama- a Ana Muhalefet Partisi, İktidarın iktisadi ve — mali polıtıkasına guvenmemekteydı İkti- sadi dertleri hal için susturma ve sindirme metotları seçerek bir rejim buhranı yaratan "bu yolun yolcula- rını, seçmen er geç hüsrana uğrata- tı. Bütçe maratonu işte böyle başla- dı. İki partinin ağır toplarım sahne- ye çıkartacak bir hadise cereyan et- medikçe de konuşmalar bu minval Üzere devam edecekti. AKİS, 22 ŞUBAT 1958