-bombardıman uçaklarının çocukların ve kadınların üzerine ateş yağdırma- sı, bütün dünyada olduğu kadar Fransada da nefret yaratmıştı. Pa- yer, Mendes - France, Robert Schu- man, Teitgen gıbı tanınmış siyaset adamları bu yüz kızartıcı hareketi takbih edıyorlardı Fransanın ir numaralı adamı De Gaulle da Tunus Sefirim kabul ederek ne düşündüğü- nü saklamıyordu. Gazetelerin büyük bir kısmı Tunus halkının ıstırabını paylaşıyordu Dışişleri Bakanı Pineau bile, resmi durumunu unutu lüyordu. Bütün köy yok edilmişti. General Salan'a hiç bir zaman böyle bir bombardımana girişme — yetkisi tanınmamıştı. Hükümetin ve — Milli 179 milletvekili Sidi Yusuf bombar- dımanının Fransanın ahuna yapıştır- dığı kara damgayı çıkartmaya uğ- raştılar. Geri kalanlar, sebebi ne o- başkaldırmakla şöhret a illi Meclis, paraşütcü faşist milletvekili Le 'in "çocuklar anneleri aley- hinde şahadet edemezler. Anne te- sadüfen kötü birşey yapsa bile, ço- cukların vazifesi susmaktır" deki görüşünü benimsedi. dımandan bir gün evvel derin bir ü- dan ses seda çıkmadı. nının konuşmasında hadıseyı takbih e- den tak kelime, tek cümle yoktu. Bu konuşma en ufak bir teessür bile ifa- de etmiyordu. Dışişleri Bakanı Pi- neau, gazeteci Alsop'un sözlerini tek- zip edı or ve yirmialtı senelik tec- Yusuf köyünün vahşice bombalanma- sının mesuliyetini paylaşıyordu. Bombardıman Fransanın şerefine olduğu kadar, menfaatlerine de aykı- rıydı. Herşeye rağmen Fransız dost— luğuna bağlı Tunus, Cezayirli Milliyet çilere ve Kahireye daha çok yakla- şacaktı. Afrikadaki eski müstemle- keleri toplayan bir federasyon kut» mesele haline gelmekteydi. müslüman memleketlere karşı olan siyaseti sabote edilmekteydi. Komü- rikaya yayılma şansı ise kuvvetlenmekteydı Fransız siyasi i- limler azan Maurice Duverger bu si- "Pirandello siyaseti" — adını sine atıf yapmaktaydı Piyeste bir delinin asa arkadaşları" ona karşı gelmemek için, delinin — dünyasında 24 Fransadaki hatipler Bir trajedinin kahramanları daha NATO DÜNYADA OLUP BİTENLER yaşamayı kabullenip hezeyanlarını paylaşmaktaydılar. Cezayir gı hakikaten bütün Fransayı sarmak üzereydi Dünya Fransaya karşı Bombardımanın uyandırdıgı tepki- ler bu hafta da dev. etti. Bur- giba, anlaşma mucıbınce Tunus top- raklarında bulunan onbeş bin Fran- sız askerinin derhal gerı çekilmesini ve Fransaya üs olarak verilen Bizerte linianının tahlıyesını 1st1y0rd Bir- liklerin iaşesine bile müsaade etme- mekteydi. İaşe 1ş1 şımdılık havadan yapılmaktaydı. eni müessif areketler Vuku bulabılırdı - Bıyıkla sakal arasında kalan a iki tarafı nafile yere uzlaştırmaya çalı- şıyord Amerikanın gayretlerine reğmen Tunus, Sidi Yusuf meselesini Güvenlik Konseyıne getirmişti. Gü- venlik Konseyinde halen başkanlık m. rası Rusyadaydı. Rusya, bu propa- ganda fırsatını kolay kolay kaçırma- maya çalışacaktı. man âlemini kaybetmek tehlikesiyle karşı karşıya Hür Dünya Lideri Amerika elindeki bütün imkânları kullanarak Fransayı Cezayırde makül bir hal çaresi bulmaya zorlamaktaydı. ün, Amerıkan yardımı sayesinde dış ticaret — güçlüklerini — halleden Fransaya karşı, Cezayir meselesinde enerjik davranılması bütün memleketleri tarafından arzu edilmekteydi. Arjantin Demokrasiye doğru haftanın son y sonra nihayet seçımlere gidiyordu. General Aram- buru nun muvakkat hükümeti bu devre zarfında Peronun yok ettiği hurrıyetleri teker teker * iade etme- ye çalışmıştı. Eski siyasi partilere bir hareket serbestisi tanınmıştı. Sen- dikalar demokratik bir hale getiril- mişti. Basın hürriyeti yemden tesis edilmişti. Pazar günü yapılacak se- çimlerden sonra Arjantin seçimle iş- başına gelen bir hükümete kavuşa- caktı. Peronun memleketi hiç şüp- hesiz demokrasi yolundaydı. Yalnız bu tabloda bazı karanlık noktalar da eksik degildi Halen sıgınacak bir arayan n Arjan dekı taraftarları bır haylı kuvvetlıy— . Sonra eski siyasi partilerin Ar- jantinin değişen ihtiyaçlarına intibak ettıklerı şüpheliydi. İkinci Dunya beri sanayıl şen Arjan tınde sosyal bünye geniş ölçüde de— ğişmişti. Şehırlere akın ve sanayileş- me yeni. "meseleler ortaya çıkarmış— . Asırlık sloganlardan vaz geçm yen ekseriya toprak aglanna daya- nan eski partiler yeni duruma uy- makta güçlük çekeceklerdi. Yenı de- mokrasinin uzun Ömürlü olması bu partilerin değişen demokrasiye ayak uydurmasına bağlıydı. AKİS, 22 ŞUBAT 1958