AKİS'in Yazı Müsabakası Demokratik Rejim içinde Yaşamağa Azimli Milletler Ne Şekilde Hareket Etmelidirler? ok yönlü bir sual bu. Hangi de- mokratik rejim? Toplumun ken- di kendini idare etmek — ihtiyacın- dan doğan ve kendi içinden fışkı- ran "olum" halinde bir demokratik rejim mi? Yoksa topluma tesir e- dip, onu kendi prensiplerine yönel- ten "rigide" bir demokratik rejim, mi? Yoksa esasta değişiklik yap- maksızın toplumun tesirlerini kabul ederek hafifçe degışebılen-- detayda “flexibler" tatar demokra rejim mi? Ufak farklarla dunyadakı top- lum sayısı kadar okratik re- jim olabılecegını duşunmek yanlış lum saadetinin bizzat toplum tara- fından temin edilmek gayesidir. Milletlerin içinde — bulundukları durumun da bu hareket şeklini ta- yinde önemi vardır. Hangi toplu- idi Rejim hakkında fakat bilgili gerçekleş- mi? Yoksa demokratik rejimde yaşamaya —alışmış toplu- mun, bunu ilelebet muhafaza etmek azmi ? Bu üç farklı hareket şek- linde de muşterek bir esas bulunabi- lir. Bu: "eniyi"yi gaye edinmiş top— yeninin mukayesesind sürat ölçüsü olarak alınabilir. Yukarda parçaladığımız "hangi demokratik rejim?" sualini, tabıatı cevaplandırabiliriz. şöyle de sorabiliriz: kendini en iyi şekilde idareye az- metmiş Milletlerin, halen içinde bulundukları duruma göre davranış tarzları nasıl olmalıdır? toplumlarda ihtiyaçların basitliği davranışları da basitleştir- miştir. Yasaklara (Tabu, inceste) mahvettıgı de olur. Şu halde bun- AKİS ,22 ŞUBAT 1958 -XXXIV- larda bile ilkel anlamda bir ihtilâl yaparak arzu ettiği idareye kavuş- ma serbestisi bazı şartlarla mevcut. tur. Diğer toplum şekillerile irtibatı olmayan bu şeklin, yine de bizim an- ladığımız manada demokrasiyle il- gili tarafları vardır: Tabu ve inces- te'in dışında hudutsuz hürriyeti ve kendini idare eden sistemi değiştir- mek hattâ mahvetmek iktidarı İkinci hareket şekli, demokra- tik rejımın ne olduğunu bilip, buna sa mış (İster toplumun müşterek hareket eksikliğinden, is- ter fert veya fertler tarafından bu idare tarzına geçmeye mani olun- masından olsun) toplumların dav- ranış şeklidir. Bunu Renaissance'- tan sonra Avrupa milletlerinin ken- dilerini idare eden fert veya grup- lara karşı gösterdi reaksiyonda bulmak kabildir. Anlaşılacağı — gibi bu, komple bir ihtilâl veya halk ha- reketidir. Rejim, toplumun tâyin et. tiği kimseler tarafından değil, biz- zat toplum tarafından kurulur. Dün- ya muvacehesinde hem hareket tar- zı hem de neticesi meşrudur. Fran- sız ihtilâli bunun örneğidir ve XX nci asır bu kabil davranışlara sah- ne olmaktan uzak değildir. Bu hare. ket tarzında tedricilik bahis mevzuu olamaz. Üçüncü bir hareket tarzı da, i- çinde bulunduğumuz asrın — hallet- meye uğraştığı problemin kendisidir. Bu da içinde yaşadığı, benimsediği ve nimetlerinden istifade ettiği de- mokratik rejimi, bir kimsenin veya kimselerin inhisarında bırakmama azmidir.-Burada "idare edilenin" ay- ni zamanda “idare eden" kimse ol- ması isteği, seçilen bazı kimseler- de kondanse olmuştur. Fakat bu se- “seçilence hiç bir faikiyet ver- mez. Seçilenin ölçüsü, seçenin ölçü- südür. Davranışlar, haklar, yetler eşittir. Üstelik seçilenin hür- riyeti bir bakıma kısılmıştır. lum (seçen) sö ve değiştirir söyler, yazar, toplanır fakat hiç bir zaman değiştiremez (toplumu). Buna teşebbüs ettiği takdirde top- lum hareket serbestisi kazanır. Bu serbesti yine kendi kontrolündün geçerek meşruiyet kazanmış bir tek şeye bağlı kalır: bu da Anaya- sadır. Detayı ayarlayan kanunlar, Necile BARLAS Anayasaya uygunlukları nisbetin- de toplumu tahdit etmezler. Anaya- saya uymayan kanunlar veya ka- nunlara uymayan şahsi tahakküm - ler dünyanın hiç bir tarafında hiç bir zaman demokratik rejimin şah- siyetini degıştırmemıştır Buna rağ- evolüsyonda ufak fıksasyonlardır Çünkü bu evolüsyon zaman mefhu- mu gibi milletlerin malı olmasına rağmen onun dışındadır ve akışını hiç bir şey değiştiremez. — Yeterki ğünü kendi içinde de ols za edebilsin. Anayasanın dışına çi- kan (seçilen), toplum tarafından se. çimle tasfiye edilir. Üstelik seçme fonksiyonunun da üstüne — çıkmaya veya orada kalmaya niyetlendiği an. laşılırsa toplum, o zaman hareket e- der (davranır) Toplumun kullandı- tayı davranışların toplamı, hiç bir devir, de toplumun kendi davranışının ay- ni olmamıştır. Miktar itibarile fer- df davranışların yekunu kuvvetinde fakat şahsiyeti — itibarile a erir K esi len bastırılan, susturulan z şan man gibi topluma kavrar, parazit- leri assimile eder, posasını kusar ratik şahsiyetini bıyolo_ıık şahsıye- ti (Milletlerin yaşama gücü a- dar aziz sa malıdır. Milletlerin şahsiyeti de kendileri gibi ölümsüz- dür.