K A D Sosyal Hayat Saadetin sırrı eçen haftanın ortasında Türk Kadınlar Birliğinde — büyük bir faaliyet göze çarpıyordu. Ev Ekono- mısı kulüplerinden bir tanesı "Dost- u kulübü, Süheyi Kurtaranın başkanlıgında toplanmıştı O gun üyelerden, biri "Geçinmenin sırrı" mevzulu bir konuşma yapacaktı. U- ye bu konuşmayı yapabilmek için, ev ekonomisi kulüplerinin rehberine uyarak günlerce evvel hazırlanmış, Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi sos- yoloji kürsüsü profesörü Tabir Ça- ğataydan konuşmasının esasını teş- kil edecek olan ilmi bilgiyi Üyeler merak ve heyecan içinde bek- liyorlardı. O gün, kulüpte öğrenecek- leri sihirli formülü akşama evlerin- de tatbik niyetinde idiler K mayı hazırlayan üye, tam kararlaştırılan saatte gelmiş, arka- daşlarım selamlayıp kürsü haline ge- tirilen masanın gerisindeki yerini al- mış ve çantasından çıkardığı bir to- mar not yığınını masanın — üstüne yaydıktan sonra konuşmaya başla- mıştı. Dostluk kulübü üyesi hanımı daha konuşmasının başında belırttıgı husus şu olmuştu: Karı koca ve aile arasında hır-gürsüz yaşamanın öyle okunup üflenerek kolayca tatbik edi- lecek sihirli bir.formülü yoktu. Bu n tek çaresi, hemen herkesin bil- dıgı fakat tatbiki için sabır, sevgi ve feragat lâzım gelen bir kaç kaide- yi samimiyetle ve sonuna kadar tat- bik etmekti. Bunları tatbik edebilmek için de her: en evvel, evlilik ha- yatında hıslerle mantığı birbirine mu- vazi şekilde yürütmesini - öğrenmek lâzımdı. Ne his mantığı, ne de man- tık hissi alt etmemeliydi. Geçinme ve saadetin sırrı, hareket noktası iş- te buradan başlı Bu hususu bilhassa 1srarla belir— ten Dostluk kulübü üyesi han nuşmasına, hemen — herkesin bıldıgı fakat.tatbiki bir hayli güç olan kaide- leri sıralayarak devam etti Geçimsizliğin sebepleri er izdivaç kendisi için uğraşılma- ya değerdi. İzdivaçlar korunmalı, yıkılmaktan kurtarılmaya çalışılma- lıydı. Vakıa boşanma da bir çareydi ama ancak çaresızlıgın bir çaresi ol- malıydı ve boşanmayı insan yapıla- cak başka hiç bir şey kalmayınca düşünmeliydi. Geçinmenin sırrına va- kıf olabılmek için, geçimsizliklerin sebebini araştırmak yapılacak işle- rin başında gelmeliydi. Mahkeme dos- yaları ve ilgililer memleketimizdeki geçimsizliklere se- eri - göstermekteydi.? Evvelâ bunu tetkik etmeliyı Konuşmayı yapan hamm karşı- sında sessiz oturan ve kendisini bü- yük bir ilgiyle dinleyen Dostluk ku- lübü üyeleri üzerinde gözlerini dolaştır diktan sonra belli başlı altiı madde o- AKİS, 22 ŞUBAT 1958 I N larak tesbit ettiği kaideleri anlatma- ya başladı. Bunlardan ilki ve en belli başlısı maddi sebeb, yani para sıkın- tısıydı. Seyran olan samanlık Geçımsızlık sebeplermden en mü- himi im ama en mühim- lerinden biri para sıkıntısıydı. Bunda iktisadi güçlüklerin rol oyna- dığını kabul etmekle beraber bütün kabahati de iktisadi güçlüklere yük- lememeliydi. Memleketimizde erke olsun, kadın olsun pek az kimse büt- çe fikrine sahipti. Geliri ile gideri a- rasında muvazene temin edemiyen ' aile sağlam bir temel Üzerine otur- mayan ailedir. Birçok kavgaların, hoşnutsuzlukların, hatta sadakatsiz- iklerin menşei he’sapsızlıktı. Masraf - mak, komşusunu çatlatmak için gi- yinen kadın tipi, bütçesinin fevkınde bir hayata özenen erkek ti görülen tiplerden degıldı sanlar yalnız aile müessesesine, mem- lekete ve cemiyete fenalık etmekle kalmaz, her: adetlerini kendi huzurlarını yok e- derlerdi. Ceb ndeki parayı gelışıguzel harcayan erkek, güzel şeyleri gör- dükçe satın alan kadın, birbirini ne- kadar severse sevsin, boyle bir çıftın teşkil ettiği ailede kav ksik ol yacaktı. Ailede bu 1bı duzensızlık— ler karşılıklı 1tham1ara yo mak- Bütçe ile hareket eden, geliri ıle gıderını ayarlayan ailede kan ko- ca arasında derhal bir ahenk belırt mekteydi. Ayrıca bu yüzden müşte- rek gayeler, müşterek çalışma zevki doguyordu İlerde sahip olacakları bir ev için para biriktiren, bunun ha- yalini kuran kan koca a birbirine daha çok bağlanıyordu. Aile Sihirli formülü bulanlar karşılamak için yapılacak en mühim şey, şüphesiz geliri arttır- maktı. Fakat yorganına göre ayağı- nı Uzatmayan aile için, gelirin fazla- laşması dahi devamlı bir huzur te- min edemiyecekti. malümdu 5 1mkanlar fazlalaştıkça arzular da fazlalaşmakta ve her insan, maddi imkânı ne olursa olsun, nihayet bir noktada arzularına set çekmek zo- rundaydı. ları Çocuk, yaştan bütçe ile hareket etmeye gelirini, giderini he- saplamaya — alıştırılmalıydı. Gene Turk Milletinin cemiyet olarak uğ- maya mecbur oldugu mühim bir derdı vardı. Bu da "gösteriş merakı"- ydı. Bu gösteriş merakı belki kadın- larda erkeklerden bir nebze fazlaydı. Memleketimizde komşusu ile yarış- küçük Saadetin sırlarından biri, iyi bir bütçe tanzimiydi. Bir yastıkta iki ayrı kafa onferansı veren hanım anlatma- a devam ediyordu. Umumiyetle geçimsizliğe düşen karıkocalar bir- birlerini tanımaya çalışmamış olan- lardı. Bu, evliliği içinden — çıkılmaz bir hale getiren problemlerin başlıca menbaıydı.. Her kadın kocasını ve her erkek karısını olduğu gibi gör- meli, onu tanımalı ve buna göre bir hareket tarzı - takınmalıydı. Filanca hanımın beyi güzel - yemek yapan karısına hayran olabılı rdi ama bu;; her erkek muhakkak iyi bir ahçı ile mesut olacak demek değildi. Bir başkası, arada sırada " sunu gösteren kadından" daha