YURTTA OLUP BİTENLER. mından sonra — ortaya — koyacaktı. Dört sene sonra bütün güçlükler halledilecek ve Demokrat Partilile- Ti "yollarından, imanlarından ayır- maya matuf gayretler sıfıra müncer olacaktı. P. dört sene sonra, yeni baştan İktidara gelmiş — gibi siyasi te- çalışacak ve millet de bu şekkülü bağrına basacak Menderesin hafif, yorgun ve bez- gin bir sesle yaptığı konuşma pek şıddetle alkışlanmadı. Arkadan ye- meğe devam edildi. Saat 15 sıralarında ziyafet bitti. Menderes ve kendisiyle birlikte ge- len zevat ayrılırken, bir karışıklık- tır koptu. Genel Başkanın elini öpe- bilmek için balıklama uçuşanlar var- dı. Bu sırada Emin Kalafat, ezilme- mek için kenarda kalmaya itina e- diyordu. Bir başkan mı aranıyor? z iyafetin akisleri butun hafta İs- tanbulda devam etti. D. P. nin mütemadiyen İktidarda kalacağına dair D. P. Genel Başkanının sözle- rini C. H. P. nin İstanbul Başkanı Şemsettin Günaltay zarif bir tarzda cevaplandırdı: ÜUmit de olmasa, insan nasıl yaşardı? Ama Cebesoya göste- rilen iltifat bilhassa Demokrat Par- ti çevrelerinde ihtimallere yol açtı. enderesin ziyafet boyunca ne- şeli görünmesine rağmen, zaman Za- man daldığı ve birşeyler düşündüğü görülüyordu. Zıyafettekıler Cebeso- ya gösterilen aşırı alâka ile bu dal- gınlıklar arasında bir - münasebet kurmakta gecikmediler. — Menderesi düşündüren gittikçe — yaklaşan 1 Mart tarihi idi. Gerçi Menderes yan- lış adım attığını pek kabul etmez- di ama, kendine göre belki de ilk defa yanlış bir adım atmış ve 1955 sonlarında İstanbul Vilâyeti ile Be- lediyesinin ayrılması yolunda bir. ka- nunun çıkmasına rıza — göstermişti. O gün için pek parlak olan fikir, son radan -hele imar faaliyetleri başla— yınca, bütün parlaklığını ti. Taraftarlarının tabiri ile bulun üçüncü Fatihi" Vilâyetle Be- lediyenin ayrılmasını artık — uygun bulmuyordu. Bulmuyordu .ama, bir defa kanun çıkarılmıştı. 1956 Martı- nın başında bu iş suhuletle halle- dilmiş ve İstanbul — Valisine — Şehir Meclisi üyelerinin ittifakı ile Beledi- ye Başkanlığına vekâlet etmek selâ- hiyeti tanınmıştı. 1957 de bu selâhi- yet bir yıl daha temdit edilerek işi geçiştirmenin yolu bulunmuştu. An- cak kanun hükümleri, illâ da bir Belediye Başkanının seçılmesını amir olduğundan, o günden bu yana seçi- min 1958 Martının başında yapıla- cağı yolunda söz verilmişti. Ustelik bu arada Şehir Meclisinin Beledıye Başkanlığı vazifesini de âleten yapmakla vazifelendirdiği Fahred— din Kerim, Berne elçi olarak gönderil- miş, yerine Mümtaz Tarhan geti- rilmişti. Mümtaz Tarhan Gökaydan boşalan makama getirilince otoma- tikman Belediye Başkanlığı da yap- mağa başlamıştı. Valilik tâyinle yapı lacak bir işti ama, Belediye Başkan- 8 lığı için seçime ihtiyaç vardı. Müm- taz Tarhanın durumu kanuna aykı- rı bir hal arzediyordu. Bunu uzun müddet devam ettirmeye imkân yok- tu. 1 Martta seçimlere gitmek gere- kecekti. Ama, İstanbul gıbı Belediye hizmetleri son derece ağır bir şeh- re getirilecek Belediye Başkanı öy- le rastgele biri olamazdı. Sonra Be- lediye Başkanının da Vali gibi Men- derese çok bağlı birisi olması lâzım- dı ki, İstanbulun üçüncü defa fet- hi içın yapılan çalışmalarda çatlak sesler çıkmas Gerçi elde bu iş için — biçilmiş kaftan gibi görünen biri vardı ama, o da en az Belediye Başkanlığı kadar dıkkat istiyen bir isin başına getiril- mişti. İstanbul D. P. Müteşebbis İl İdare Kurulu Başkanı Cemil Bengü bu işi mukemmelen yapabılecegını Ali Fuat Cebesoy Ye kürküm ye.. söylüyordu. Bir basın toplantısında kendisine sorulan: "'Teklif edilirse İs- tanbul Belediye Başkanlığı vazife- sini kabul eder misiniz?" sualini: — Allah nasıp ederse tabit! İs- tanbula hizmet için canımı bile veri- m" diye cevaplandırmıştı. Cemıl Bengünün, İstanbulda avu- katlık yapmak için açılmış iki tane yazıhanesi, D. P. İl Başkanlıgı gibi bir vazifesi olmasına rağmen Beledi- ye Başkanlığını kabul edeceği tabii idi. Zira ne de olsa Belediye Başkan- lığı, İl Başkanlığı gibi maaşsız bir iş değildi. Üstelik, emrinde son dere- ce lüks bir makam arabası olacak- tı. Elbette ki Bengü Belediye Baş- kanlığına gelmek istiyecekti. Ancak, ah şu İl Başkanlıgına münasip biri bulunsaydı! şte Lıman Lokantasındaki ziya- fette hazır bulunanlar bir an için "acaba İstanbul İl Başkanlığı için yeni bir aday mı bulundu" diye dü- şündüler. Niçin olmasındı? İşte C.H. P. eski bir Başbakanını sırf İstan- bul teşkilâtı hızıpleşmesın dıye İl Başkanı yapmıştı ek âlâ meşhur bir mıletvekılını son derece sevilen ve sayılan Cebesoyu İl Baş- kanlığına getirir ve böylece teşki- lâttaki hızıpleşmelerı onleyebılırdı Mender nesinin talihsiz iki bakanı da - Tarhan ve Bengü- kardeş kardeş geçinerek, herhangi bir çatlak sesin çıkmasına ydan vermeden İstanbulun Valilik ve Be- lediye Başkanlığı vazifelerini üzerle- rine alırlardı. Davanın böylece hal- li herhalde hiç kimseyi kırmazdı da... Üvey evlât Ankara I stanbulda bunlar olup biterken bu hafta Ankarada D. P. liler hâ- lâ kendilerine bir İl İdare Kurulu Başkanı, bir de Belediye Başkanı arıyorlardı. Doğrusu istenilirse, Ge- nel Başkan bu Ankaralılardan bık- mıştı. Bir türlü lâf anlamak bilmi- yorlardı. İdare Kurulunun — başına Mümtaz Tarhanı getirmişti, memnun olmamışlardı. Hele ustadı Belediye Başkanlığına da eçtirmek niyeti büyük itirazlarla karşılaşmıştı Son- ra ortaya başka bir aday atmıştı: i Alısbah' Hulkı Alisbah, Koç müessesesinin Genel Müdüriydi. D.P. nin Sivas listesinden aday gösteril- miş, fakat seçilememişti. İşte, ondan mükemmel idareci bulunur muydu? Gerçi şuydu, buydu ama -Partili de değildi. Belediye Başkanlığı için bi- çilmiş kaftandı. Ama hayır! Anka- ranın Demokrat Belediye Meclisi bir anda ayaklanmıştı: Dışardan getiri- lecek bir başkan istemiyorlardı, ve- kil olarak Kemal Aygün kalabilirdi. Onu hem kendileri, hem halk sevi- yordu. Üstelik Kemal Aygün çalışı- yordu da.. Ama eğer bir asil seçile- cekse, azalar kendi aralarından se- çeceklerdi. Genel Merkez israr eder- se, Partiden istifa edecekler ve bir müstakil Grup kuracaklardı. Asiler- le Tevfik İleri, hattâ Refik Koraltan konuşmuştu. — Lâf dınlemıyorlardı Bunların ileri sürdüğüne göre An rada seçimler D. P. tarafından Ge nel Merkezin hatâsı yüzünden kay- bedilmişti. Belediye Başkanı Orhan ren, Milletvekili Ramiz Eren ve İl Başkan Selamı Birgen — triumvirası Genel Başkanı yanıltmış ve nitekim tavsiye ettikleri taktik iflas etmişti. Şimdi, arkalarında Atıf Benderlioğlu bulunan karşı hizip bir şansın da kendilerine verilmesini istiyordu. Ne Mümtaz Tarhan, ne Hulki Alisbah! Ne de bir başkası Belediye. Bele- diyecilerin olmalıydı Belediye — Belediyecilerin olacak mıydı, olmayacak miydi bıhnmez a- ma, herhalde Ankara D. P. nin başı- na bir dert. olmuştu. Bir yandan mu- zaffer C. H. P. harıl harıl çalışırken D. P. hâlâ ne bir İl Başkam, ne bir Belediye Başkam bulabilmişti. Ad- nan Menderes ise meseleyle meşgul olmaya yanaşmıyordu. Madem' ki AKİS, 25 OCAK 1958