sallanırken Fransız Üniversitesinin 160 profesoru adaletsizliğe başkaldı- rıyorlardı. Hukukçular, fen adamla- Yı, Tiyazi yecıler edebiyatçılar hak- sızlığı düzeltm için — mücadeleye katılmakta tereddu etmemişlerdi. Rektör Sarrailh, "Üniversitenin va- zifesi sadece teknisyen — yetiştirmek değil, aynı zamanda şuurları da ter- biye etmektir. Üniversitenin — zaten kendisi bir şuurdur" diyordu 150 profesörün isyanı Cezayir me- selesıyle ilgiliydi. Cezayirdeki zorba- lık siyasetini durdurmak için, birlik- te mucadele etmeye karar Vermiş— lerdi. "Fransa hakiki misyonunu ye- niden bulmalı". Kuzey Afrikanın uç memleketiyle — dostça münasebetler kurmalıydı. İlim adamları sevgili talebelerinden çaldıkları zamanı, iş- te, bu gaye için harcıyacaklardı. İn- san hakları ve adalet, ilimden evvel geliyordu. hur Sorbonne, evvel yine böyle bir olmuştu. O gün, Cezayirde paraşüt- çülerin; tevkif ettiği ve sonra kayıp- lara karışan genç riyaziyeci Maurice Audin'in tezinin munakaşası yapılı- yordu. Kayıp riyaziyecinin tezini sa- vunmayı, bir profesör üzerine almış- tı. Hava sen derece ciddi, kederli ve i. Bütün profesörler ve ta- nınmış şahsiyetler, tezin — dinlenme- Sınde hazır bulunmayı vazife bilmiş- sıralardan irinde sıyah riyaziyecinin daha bir ay sahneye şahit liği nisbetinde tesirli bır protestoydu enç , riyaziyeci ölümünden sonra doktor olurken Üniversitedeki kay- naşmanı kalmıyacağı belliydi. Unıversıte isyanı başlamıştı. Profesörler bir Maurice Audin Komi- tesi teşkil etmekte gecikmediler. Ko- mite Auvdin gibi yüzlerce kurbanın abım soruyordu. Nobel riyaziye mulakatına kazanan Profesör Laurent Schw "Üniversitenin Isyanı adlı bır makalede hangi gaye için is- ettıklerını anlatıyordu: duyu- rulmalıdır. Adalet yerine getirilmeli, suçlular mevkileri ne — olursa olsun cezalandırılmalıdır Bilhassa bu gibi hadiselerin tekerrürü — önlenmeli ve demokrasi kurtarılmalıdır." Bu meş- hur riyaziyeci ihtisası olmıyan isle- re de karışıyordu: "Cezayir harbinin son çeyrek saati uzayıp gitmekte.. Fransız iktisadı —yıpranıyor, gençli- ğin maneviyatı kırılıyor ve demokra- si hergün biraz daha kemiriliyor." Profesor Schwartz acaba sıyaset riyaziyeci memlekette aynı İâfları 24 başka bir söyleseydi? ÇALI Hayreddin Erkmen Vaad, vaad, vaad! Umit dünyası alışma Bakanının İstanbulda bu- lunduğu günlerde Petrol İşçileri Uluslararası Federasyonundan Cur- tis Hogan da memleketimizde bulu- nuyordu. Türkiyede zaman zaman petrol bulunduğuna dair haberlerin çıkması yurdun dışında hemen akis- ler uyandırıyordu Tabii petrol bulu- nan bir memlekette de petrol işçile- rinin Önemi artıyordu. Petrol İşçile- ri Uluslararası Federasyonu da pet- rol mıntakası olan Orta - Doğu ile yakından ilgileniyordu. Bundan bir müddet evvel Pakistan petrol işçile- rinin haklı isteklerini desteklemek için federasyon bütün dünyadaki pet- rol işçilerini sempati grevine davet etmişti. Bu arada Türkiyeye de baş- vurulmuştu. Fakat Türkiyeden veri- len cevap pek te sevindirici degıldı Federasyon, Türkiyede -demokrasi â. leminin kuvvetli bekçisinde- grevin yasak olduğunu öğrenmişti. Bu ba- kımdan Türkiye Petrol İşçileri belki Pakistanlı kardeşlerini desteklemek için grev değil ama dua edebilir ya- hut mevlüt Okutabilirlerdi. Bu durumu öğrenen. Uluslararası Federasyon gerek Türkiyedeki — ge- rekse Orta Doğudaki petrol işçileri- nin durumu ile ilgilenmeyi Zzaru- ri buldu. İşte bunun içindir ki Fe- deresyon bu bölgedeki, petrol işçile- rinin meseleleri ile daha yakından uğraşabilmek maksadile Orta Doğu- a bir büro kurmağa karar verdi. Federasyonun, Türkiyeye gönderdi- ği Hogan'ın da vazifesi, bu büronun ŞMA nerede açılmasının elverişli hususunda incelemeler ibaret Turkıye Petrol İşçileri Batı dün- yasının en kuvvetli işçi teşekkülle- rinden biri olan b ederasyonun Orta Doğu bürosunun memleketimiz- de açılması için ellerinden gelen gayreti gösterdi. Mister Hogan' ı, bü- ronun Türkiyede açılması hususunda ikna etmek için mümkün olan her- şey yapıldı. İşçiler Hogana, Türkiye- nin Orta Doğuda en güvenilir mem- leket olduğunu ve bu sebeple büro- nun burada açılmasının bu bölgede- ki petrol işçileri için gerçekten fayda sağlayacağım etraflı olarak anlattı. Bu Türkiye için büyük bir Çünkü Federasyonun şubesi burada olunca çalışma konuları ile ilgili bir çok faaliyetler ve bu arada — konfe- ranslar Türkiyede cereyan edecek ve u suretle memleket bunda — fayda sağlayacaktı. olacağı yapmaktan İşte bunun içindir ki, geçen haf- tanın sonunda, Türkiye Petrol İsçi- Sendikasının idarecileri, Hoga- 1 hava alanında Byruta yolcu e- ÇALIŞMA G ecen hafta içinde Çalışma Ba- kanı tarafından yapılan konuş- malardan, Türk ıçı hareketinin 1958 yılı, içindeki çalışma şartla- rını anlamak mü olmuştur. Çalışma Bakanı bu konuşmaların- da işçilere yeni birşeyler vaadetme- miş, sadece partisinin eski vaad- lerini -o da eksik olarak- tekrar- lamıştır. Fakat sade suya vaadle- rin de Türk isçisi için bir kazanç teşkil etmediğini hemen belirtmek isteriz. Çalışma Bakanlığının, yeni ça- lışma devresinde ele alacağı işle- rin, sadece tasanlar hazırlamaktan ibaret — olacağı — anlaşılmaktadır. Bunların başında kollektif akitlere ait tasarı ile, sendikalar kanun tasa. tısı ve ucretlı izin tasarısı vardır. Kapatılan sendika, birlik ve federas- yonların yeni kanuna güre açılma- larının mümkün olup olmadığı sorul- duğu zaman. Çalışma Bakanı, yeni tasarının umumi esasları hakkında birşeyler söylemenin mümkün olma- dığını bildirmiştir. Sözlerine devam eden Bakan faaliyetten menolunan işçi teşekküllerinin — kapatılmayıp feshedilmiş olduklarım belirtmiştir. Bu sözlerden anlaşılacağı üzene or- tada henüz tamamlanmış bir Sen- dikalar Kanunu tasarısı mevcut de- ğildir. Diğer taraftan Çalışma Ba- kanı bu tasarının yeni gelişmelere ve ihtiyaçlara cevap vermek üzere hazırlandığını bildirmiştir. Bu ge- lişmelerin ve ihtiyaçların nelerden ibaret olduğunu öğrenmek müm- kün olmamıştır Bizce ortada, bir AKİS, 25 OCAK 1958