ANKARA KONFERANSI Bağdat Paktı, şüphesiz çok daha iyi işliyecekti. Ama ne İngiltere, ne Amerika Irakın Nasıra doğru kay- masına müsaade edemezlerdi. çaresiz, "hele bir Ankaradaki top- lantıyı görelim" diyordu. Bu arada da Pakta aleyhtar Arap memleketle- rine Pakta katılmıyacağı hususunda elaltından teminat veriyordu! Hattâ Pakta katılmayı düşünmediğini bile açıkça söylüyordu. Dulles anlaşılan hâlâ iki tarafı yatıştırma siyasetin- den başka çıkar yol görmemekteydi. Üstelik bu arada, Nasırla olan mü- nâsebetler de düzelmeye yüz tutmuş- tu. İki blok arasında muvazenede kalmaya çalışan Nasır, epeydir mu- vazenenin Rusya lehine bozulduğunu düşünüyordu. Bu sebeple —Washing- ton'a güleryüz göstermeye başlamış- tı, İktisadi müeyyidelerle diktatörü deviremiyeceğini Dulles da, Mısırla olan munasebetle- Ti duzeltmeye arzulu görünüyordu. Nasırı küçük düşürmek gayesiyle Asuan barajını finanse — etmekten vazgeçtiğini — gürültüyle — ilân eden. Dışişleri Bakanı, Asttan Barajına da yeniden ilgi göstermeye başlamıştı Dünya —Bankasının me Mr. Black'inin son zamanlarda Kahıreyı iki defa ziyaret .etmesi, hiç şüphe yok, Asuan barajıyla ılgılıydı Ame- rikanın Kahire Sefiri, meye başladığı bir Paktına katılmanın mevsimsizliğini Dulles'a anlatmayı tabiatiyle ihmal etmiyordu Ama Bağdat Paktı memleketlerı de Dulles'ı eninde sonunda mekten —ümitlerini - kesmemişlerdi. Ankarada büyük bir taarruz hazır- lıyorlardı Pakt Amerikasız çökecek- Amerika mutlaka Pakta katılma- lıydı. Çökmese bile Pakt Amerika- sız kâğıt üzerinde kalmaya mahküm. du. Para, para, para.. Hakıkaten bu hafta içinde Ankara- da yapılan toplantılar Bağdat Paktının Amerikasız hiç bir mâna ifade etmiyeceğini — gösterdi. — Yeni Meclis binasına giren pek çok dele- genin aklında bir tek şey vardı: Pa- ra! Amerikadan hnasıl para alırız, İn- giltereden nasıl para alırız? O kadar ki, Amerikanın iktisadi komitedeki baştemsilcisi Fletcher Warren "ca- nım, yapacak başka işlerimiz de var" demek zorunda Bu zihniyetin, Pakta kuvvet Partnerlerin menfaati ayrı görünü- yordu. Türkiye ye İranı her şeyden çok "Yardım" alâkadar ediyordu. Pakistanın aklı Hindistanda, Irakın- ki Israildeydi. Paktın, kurulmasında- ki hakiki sebep "Komünizm tehlike- si" ise görünüşte ön, aslında son plândaydı. azalarının hususi dertleri de bir türlü bitmiyordu. I- 16 vermediği ortadaydı. raktan sonra İrandan da tehlike işa- retleri gelmeye başlamıştı. Iran Sa- hi Ordusunu büyütmiye ve mekemmel- leştirmeye karar vermişti. Tabii ki bu iş için Ameri kan, yardımına muhtaçtı. Amerika şimdiki 150-200 bin kişilik İran Ordusunun ihtiyaca pek âlâ kâ- fi gclccegını düşünüyordu. — Gelgele- lim iş bununla bitmiyordu. En ufak fırsatı kaçırmıyan Rusya, İrana der- hal askeri yardım teklif ediyor- du. İşler sarpasarabilirdi. Mr. Dul- les çaresiz Ankara seyahati sırasın- da İrana da uğramak zorundaydı. Gene bu hafta içinde Ankarada konuşulan "Serbest Pazar" lâfları- nı da ciddiye almanın imkânı yoktu. Bilhassa Türkiy ekonomik du- nunu malumdu boyle bir mübadele tarzına nasıl rıza gösterilebilirdi? Nitekim haftanın ortasında kaçakçı- lıkla mücadele mevzuunda Paktın müslüman dört devleti bir anlaşma imzaladıklarında — alaycı diller "Ya- u, bir yandan serbest mübadele böl- gesi kuralım diyorlar, bir yandan da zaten mevcut böyle bir bölgeyi yok etmeye çalışıyorlar” demekten ken- dilerini alamadılar. Kuvvet şurubu Bununla beraber Amerika Dışişle- Bakam, bazı Pakt üyelerinin kırık maneviyatım kuvvetlendirmek için elinden geleni yapacaktı. Dulles'- in toplantıya bizzat katılması, Ame- rikanın Pakta verdiği ehemmıyetın bır nişanesi olarak takdim edilecek- Rusya kadar Pakt üyeleri de A- merıkanın Orta Doğuyu savunma az- minin değişmediğini bir defa daha öğreneceklerdi Ankara — komünist emellerini teşhir etmek için en müsa- it yerdi. Dulles Orta Doğuya Ameri- kan yardımının arttırılacağım müjde- lemeyi de tabii unutmıyacaktı Halbu- ki Ne imes'in yanlığına gö bunun artmıyaca- ğını söylemişti! Sonra Bağdat Pak- tına katılmamak, ona ehemmiyet ver- memek demek değildi. Bilâkis Ame- rika, Bağdat Paktı, NATO ve SEA- TO arasında daha sıkı irtibat im- kânları tesis etmeye hakikaten ta- raftardı. Türkiyenin memnuniyetle karşılıyacağı böyle bir işbirliği na- sıl bir şekil alacaktı? Her halde NA- TO ve Bağdat Paktının birleşmesi bahis mevzuu değildi. İşbirliğinin şekli Ankara toplantısında kararlaş- tırılacaktı. Pakt üyeleri şimdilik bu kadarla yetinmeliydiler. )re, Amerikada, Çlubb Paşanın İhtarı I şte bitip tükenmiyen ihtilâflar yü- zünden çok sevdiği İncili bile oku- maya güçlükle vakit ulan Dulles Ankaraya gelirken Orta Doğuda du- rum hiç te parlak olmıyan böyle bir -manzara arzediyordu. r Orta Doğuya iyice — yerleşmişlerdi. İsrail meselesı muallâktaydı. Ürdünde asa- yiş, erikan tanklarına Tağmen zorla muhafaza ediliyordu. Sir Nuri Said Paşanın otoritesi olmasa, Irak'- ın da istikbali kötüydü. Bu durum nasıl düzeltilecekti? Hergün açılan gedikleri tamirle uğraşmaktan, Dul- les bu suale bir cevap aramaya va- kit bulamıyordu. Sağdan soldan tenkitler ve yeni fikirler yağmaktaydı. Ne çare ki Dulles bu parlak fikirlerin hiçbirini beğenmiyordu. En son, * hayatının 36 senesini Orta Doğuda geçiren Glub Paşa dahi akıl vermeden duramamış- tı. Meşhur Zafer gazetesinin bile nöt- ralistlikle itham edemiyeceği Glubb Paşanın, 36 yıllık tecrübeden sonra vardığı neticeler son derece düşün- dürücüydü. "Amerikalılar Orta Do- ğudan ve bu bölge halkının psiko- lojisinden katiyyen anlamamaktadır- lar. Kullandıkları metodlar hiç yu- muşak değil. Arapların kendi işle- rim kendi canlarının istediği — gibi yapmak arzusuyla yanıp tutuştukla- rının farkına bile varamıyorlar. Bi- eyşte kuvvete — başvurarak 1şledıg1mız en büyük hatâyı henüz AKİS, 85 OCAK 195S