ANKARA KONFERANSI lanmamıştı. Tehlikeyi haber Yerecek bir sistem yoktu. Pakt, hattâ tek radar ekranına bile sahıp degıldı' Amerikanın verdiği 12.5 milyon do- lardan yavaş yavaş bu işler- le meşgül olunmaya' başlanmıştı. Genel Sekreterın tabırı le — Pakt, ma saf- nın nihai u $ Sadece Bagdat tün dünya meselelerini bir a- ünmek sorunda olan Dulles, ısrarla istenen bu ]estı yapacak miıy- iselerin ye — kadarki seyrı bunun Zzayıf bır ıhtımal oldu- ğunu gösteriyordu. Gerçi Ankaranın bu hafta sonun- daki mısaf'rı kelimenin tam mana- sıyla "çekirdekten yetişme" bir dip- lomattı ama, dünya hâdiselerinin o- nu Dışışler akanlığı - zamanında aldığı şekil kendisini böyle bir adım- dan evvel hayli düşündürecek mahi- yetteydi. Yedi yaşındaki diplomat H akikaten Dulles ocuklugundan . beri dal bir di îo at — olmak but ün imkânlara sahipti. Bir- dıplomat yetiştirmiş — zengin nüfuzlu bir ailenin evlâdıydı. Kü- hn, daha yedi yaşındayken milletlerarası meselelerde rol yna- çk Ve ükümetinin müşavirliğini yap- k için Cine davet edilmişti. Cinli- ler General Foster'in müşavirliğinden son derece memnun kaldılar ve on- virliği kabu etmesini Trica ettiler. Amerikanın sabık — Dışişleri Bakanı tereddütsüz şu cevabı verdi: oru- numa, birlikte balığa çıkmayı vahdet- tim, onu üzmek istemem" nunu bahga götürmek için ayağına gelen nimeti tepen diplomat büyük baba, Dulles'ın hayatında en mühim rolü oynıyacaktı. Onu bir diplomat ola- rak yetiştirmeyi kafasına koymuştu kranlarının renses hikâ- yelerınden hoşlandıgı tıralarına bayılıyordu. Zaten Ontario ölü kenarında evleri, Birleşmiş Milletlerin bır mınyalurunden fark- sızdı. Dünyanın dört bucağından gel- miş, her biri ayrı dil konuşan insan- lar evlerinden eksik olmuyordu Bu milletlerarası havanın, Dulles'ın dip- lomatik 1stıdatlar1nı geliştirmemesi imkânsızdı. t büyük babanın istediği de zaten uy nu, biraz dünyayı tanısın diye, lîseyi bitirir bi- tirmez İsviçreye tahsile gönderdi. 19 yaşındayken, Ikıncı Lahey Sulh Kon- feransına büyü abanın kâtibi ola- rak katıldı. Sonra Princeton Üniver- sitesini tamamlıyor ve Paris'in meş- 12 Dulles - İki başlı hur Sorbonne'unda da bir yıl geçir- meyi ihmal etmiyordu. George Wash- Unıversıtesınde hukuk tah- mel yetişme devresi bıtmış oluyorı Genç Dulles rişti. Meşhur çabucak şöhrete e- ir avukat ve meşhur bir dıplomattı. Birinci Dünya Har- binde Panama Kanalı müdafaasını hazırlamak üzere hususi mümessilli- ğe tâyin edildi. Versailles Sulh Kon- şaviriydi. tına müteallik komisyonda — delegey- di. Parlak diplomat Dulles harpten Sonra iş adamlarının diplomatlığım yaptı. Yabancı memlekellerdekı i yatırımlarının idaresiyle Ama mılletlerarası ir veya delege . Dulles'i sık sik gör- Â- 1945 senesinde San Francisco'da Birleşmiş Milletler kurulduğu zaman Dulles gayet tabit konferansa işti- rak edenler arasındaydı. Birleşmiş Milletlerin kuruluşunda sonderece faydalı bir rol oynadı. huriyetçi partiye bağlı olmasına mokrat i matı Dışişleri mekten çekınm Acheson'la çalıştı. Demokrat iktida- rın Dışişleri Bakanlığı — koltuğu beş siyaset adamını eskittiği halde. l lesi kimse koltuğundan kıpırdatma- yı duşunmedı bu arfında bir taraftan muhtelif konferanslarda dünya İiderlerini müşavirliğine U nırken, dünyâ lideri Amerikanın dış siyaseti üzerinde düşünmeyi de ihmal etmiyordu. Japon barışını o hazırla- dı. Yazdığı bir iki kitap süratle meş- Acheson dış politika hur oldu. O tarihlerde Cumhurıyetçı— ler Çifii kaybede Pos dam'da Staline huriyetçilerin degırmenıne su getıren ner ise s'ti. Cumhurbaşkanı wer'in ilk işi, omunızme seçilen Eisenho- karşı mü- cadele etmesini bilen bu parlak dip- lomatı Dışişleri Bakanlığına getir- mek oluyordu. — Dulles, ışte nihayet çgcuk!luğ_undan beri rüyasını gördü- ğü, abasının — mevkiine eri- şiyordu. Artık Amerikan Dış siyase- tini istediği gibi idare edecekti. 250.000 kilometre eş yıldan beri Dulles 250 bin kilo- metre katetti. Yüz gününün otuz beşi seyahatte geçmekteydi. Sayısız başkentte, sayısız müzakereleri ü- rüttü. Sayısız protokolleri bizzat ha- zırladı ve i ladı. Hi imseye iti- dı Her meseleyi en ince te- ferruatına kadar kendisi inceliyordu. Artık dış siyaset doktrini üzerinde du— şünmeye de vakti kalmamıştı Gü - mleketlerinin lıde— sıyasetmı ye gayret ediyordu. Dededen üri i alışmaları için püritenliği de ailesin- den tevarüs etmişti. Yeni İngiltere- nin bu büyük ailesi, diplomatlar ka- dar misyonerler de yetiştirmişti. çinde Dulles da insanın tabiat itiba- riyle kötü olduğuna inanmıştı san ancak ihtiyari veya cebri bir di- siplin altında doğru yolu bulabilirdi. Bizzat kendi oğlu da, siyah cübbesi AKİS, 25 OCAK 1958