YURTTA Millet Devam eden karanlık Bütün bu bir hafta, tarafından pek çok yen bir açıklamayı bekledi. Geçen haftanın sonundaydı. Milli Savun- ma Bakanlığının temsil bürosu bir tebliğ yayınlamıştı. Tebliğde, uzun zamanden beri ağızlarda dolaşan ve neşri gazetelere yasak edilen bir ha- ber tavzih şeklinde — açıklanıyordu: Orduda tevkifler vardı. Açıklamaya göre yabancı ajanslar işi mübalâğa et mişlerdi. Tevkif edilen topu topu do- kuz subaydır Bunlar biri emekli üç albay, bir yarbay, dört binbaşı ve bir yüzbaşıydı. Hadise bir subayın ih- barı ile başlamıştı. Sonra? Sonra ye- ni bir haber çık madı. Neşir yasağı devam ediyordu milletin her ihsan gelme- Neşir yasağı devam ediyordu. Ta- bit "ağız gazetesi neşriyatı' da bera- ber.. İşin tuhaf tarafı şuydu ki, de- mek yabancı ajanslar mübalâğalı ha- ber vermiş olmasaydılar dokuz suba- yın tevkifinden milletçe daha hayli zaman malümat sahibi — olmıyacak- tık. Halbuki gazeteler daha hâdisenin başlangıcında va an haberdar ol- muşlar ve neşir, yasağının kalkaca- ğı gün yayınlanmak üzere geniş ma- lümat toplamışlardı. Fakat okuyu- cularını —maalesef tenvir edemiyor- lardı ve bu yüzden karanlıkta kalan mıllet ortalıkta dolaşan çoğu uydur- a, aksatlı rivayetlere ku- lak Vermek zo unda bırakılıyordu Hakikat şuydu ki bu hafta hemen bütün gözler Türk Kuvvetlerine çevrilmişti ve Orduyla alâkalı haberler geniş akisler uyan- dırıyordu. Nitekim bu haftanın ba- şında Cumhuriyet gazetesi, Orduda yapılan yeni tâyinleri yazdığında a- detâ kapış kapış gitti. Bir çok komu- tanın yeri değiştirilmişti, kıtaların başında bulunan generallerden bazı- ları tetkik kurullarına aza yapılarak kıtalardan alınmıştı. İstanbuldan An- karaya gelenler, Ankaradan İstanbu- la nakledilenler vardı. Üstelik ha- ber. Cumhuriyetin hususi istihbara- tıydı. Birgün sonra Ulus yeni bir ha- vadis verdi:Yerleri değiştirilen yük- sek rütbeli komutanlara tebeddülat şahsen tebliğ edilmişti. Bu arada İs- tanbulda Başbakan Adnan Mendere- sin Türk Silâhlı Kuvvetleri ileri ge- lenleriyle, Genel Kurmay Başkanı ve diğer Orgenerallerle goruştugu Öğ- reniliyor. Vilâyet binasında mühim temasların — yapıldığı — görülüyordu. Fakat resmi makam bilgi ver- miyorlar ve basının bilgi vermesi va- -ağı devam ediyordu. Bu ise göz- leri ordudan uzaklaştırmıyor, bıla— kis alâkayı kamçılıyordu. bittiğinin öğrenilmesi havayı berrak— lıştıracaktı. Zira — unutulmamalıydı ki Türk mileti Silâhlı Kuvvetleri ü- 4 OLUP BİTENLER zerine tıtrıyordu Malümat verme— mekte israr, büyük bir hatây Tabii, verilecek bir malumat var- sa! Hükümet Üç iniş G eçen haftanın sonunda Ankarada miletvekillerinin devam ettiği meşhur Anadolu Klübünde eğlenceli bir hâdise cereyan etti. Vakit akşam üzereydi. Uzun boylu, şişman, tanın- mış sinema yıldızı Oliver Hardy yi an- dıran babacan tavırlı bir adam kapı- dan içeri girdi. Salonda — oturanlar şöyle bir toplanıp yeni gelene yer verdiler. Ne de olsa Bakandı. Şem'i Ergindi. Milli Savunma Bakanı talih- siz eski Sivas milletvekillerinden ba- zılarının bulundugu tarafa gitti. O- Adnan Menderes İşin başı turdular. Bu arada Şem'i Ergin gar- sona viski ısmarladı. O zaman arka- daşlarından biri takıldı. akandı, orada bulunanların her bi- rine viski ısmarlamalıydı. Şem'i Er- gının yüzünde acı bir tebessüm belir- "— Pek âlâ dedi, madem ki Ba- kanız.. Ve Vıskılerı ısmarladı Halbuki o saatte Şem Bakan değildi. Biraz evvel Çankayaya gitmiş — ve Cumhurbaşkanı tarazından kabul e- dilmişti. Anadolu Klübüne — geldiği zaman Milli Savunma Bakanlığın- dan ayrılması katiyet kesbetmişti. Fakat haber ancak Pazar akşamı radyonun saat 19 daki bülteninde i- lân olundu ve milletin "Dokuz subay hadisesi"yle bu kadar yakından alâ- kadar bulunduğu bir sırada kelime- nin tam manasıyla bomba gibi patla- dı. Umumi kanaat derhal şu oldu: Tanrılar susamışlardı' Gerçı iki gün sonra bir takım mektuplar ve cevap- ları radyolarda okunacak, — bunlarda Şem'i Erginin "sıhhi sebep"le vazife- sinden ayrıldığı bildirilecekti. a herkes mektupları "biz biliriz bu sıh- hi sebebi'" diye, başını — sallayarak dinleyecekti. Doğru su — isetenilirse umartesi gunu Anadolu Klübünde aslanlar gibi gorunen kanlı canlı sa- bık Milli Savunma Bakanının Pazar gunku istifasına sebep olarak daha iyi bir şey bulunabilirdi. İstifa derhal umumi bir yarattı. Buna Muhalefet dahi ıştırak etti. Şem'i Ergin partizanca politi- kadan sakınmasını bilmiş, — Silâhlı Kuvvetlerin sempatisini — toplamış, kendisini sevdırmıştı Böyle mühim bir and msil Bürosu- "tahkıkatın ir anda - devam ettıği"nı bıldırmemış miydi? Silâhlı Kuvvetlerin başından ayrıl- ması elbette ki çeşitli tahminlere yol açacaktı. Nitekim, "ağız gazetesi" gene faaliyete geçtı Sonra, Allahtan ki meşhur istifa mektubu geldi. Şemı Erginin Baş- bakanına hitabı pek "Demokrat P: ti kongresi ağzı" idi. Sabık Milli Sa- vunma Bakanı "başında bulunduğu nuz hükümetin benim de içinde bulun duğum zamana ait bütün hamlele- rinden hisseme düşecek miktarı be- nim ve çocuklarım için ebedi iftihar vesilesi olacaktır" diyordu. Mektubu okuyanlar düşündüler Menderes IV. ve Menderes V. Kabineleri elbette ki büyük işler yapmışlardı! Son ka- nunlar bu kabineler zamanında çık- mıştı Basın Kanunu. Toplantı Kanu- Seçim Kanunu Tadilatı... Ama bunlarla küçük Erginlerin ebedıyen ıftıhar edeceklerını SÖ, yle iraz katen zannettikleri Şemı Ergın olup olmadığını kendi kendilerine sordu- lar. Bu, kıymetli bir teselli oldu. Böylece "Hür. P. hareketi" esna- sında hemen hemen o saflara geç- mek üzereyken tutulup kabineye a- hnan iki Manisa milletvekilinden -Manisa, Feyzi Lütfi Karaosmanoğlu- nun seçim bölgesidir- ikincisi de, bi- rincisi Dr. Nafiz Körezi takiben ye- rine iade olunuyordu Şem'i Ergi- nin Karaosmanoğlunu istihlaf ettiği Kızılay Başkanlığında kalıp kalma- yacağı da ilerdeki tutumuna bağlı o0- lacaktı. Mamafih mektubu, o ümit kapısının açık kaldığım — gösteriyor- ıkışsız İniş mı Erginin istifası bazı kımse— ri pek memnun etti. Bunlar Mil- li Savunma Bakanlıgındakı degışık- likle değil, onun neticeleri ile alâka- lıydılar. Evvelâ, beklenildiği üzere açılan bakanlığa Ethem Menderesin AKİS, 25 OCAK 1958