derken onun yakında hayırlı haber- lerâe Turkiyeye dönmesini diliyor- l İmar Sözün doğrusu den Çalışma Bakam olarak vazi- ayrettin Erkmen Kabinede yeni- fe aldığından beri hernedense orta- ya çıkmamıştı. Fakat, son bir iki u nun en güzel örneği de "Müstahde- min teşebbüs idaresine — iştiraki"ne dair eseriydi. Fakat İstanbul Üniver- sitesinin eski asistanı, 1953 yılı Ni- rin — sınai ve ticari teşebbüslerin ida- resine ıştırakını gerçekleştirmek yo- lunla her angı ir adım atmamıştı. imdi, yeniden Çalışma Bakanlı- ğına getirilen iktisat doktorunun, bu nemli mesele ile -eski tecrübesin- den de. faydalanarak ilgilenmeyece- ğine dair ortada herhangi bir ışaret yoktu. Esasen işçilerin her türlü ta- bit, teme ak ve hürriyetleri ger- çekleşmemişken, Çalışma Bakanının "teşebbüslerin idaresine işçilerin ka- tılması" meselesi ile ılgılenmesıne ım— işçilerin ve halkın karşısına çıkma- ğa başladığı şu son birkaç hafta- danberi verdiği demeçleri dikkatle okuyanlar, onun işçilerin temel hak ve hurrıye eri konusunda da bir- şeyler yapmağa nıyetlı olduguna ka- naat getiremezleri Hakikaten Ça- lışma Bakanı, Kırıkkaleden İstan- bula kadar çeşıtlı fabrikalarda — ve işyerlerinde işçilerle ve basınla yap- tığı konuşmalard Dem nin daha muhalefet yıllarındayken gerçekleştireceğini vaadedip türlü "gü ğ çıkaramadığı" güzel fikirlerini aradan 12 yıl geç- tikten sonra tekrarlamaktan başka birşey yapmıyordu. ma Bakanının demecini din- Ieyenlerı hayrete düşüren sadece es— i fikirlerin tekrarı değildi. meçte yeni bir nokta daha vardı ÇALIŞMA İmar Eski Çalışma Bakam Mümtaz Tarhanın İstanbula Vali olduktan sonra yaptıgı bır konuşmada dedıgı il g H. kulsal bir dava" olmuştu. Çalışma Bakanının da böyle milli ve kutsal bir dâvada geri kalmasına tabii im- kân yoktu. Çalışma Bakanı Hayret- tin Erkmen. İstanbulda yaptığı ko- nuşmasında arsalar satınalıp bunla- rın üzerine binalar yaptırmak sure- tiyle Bakanlığın imar hareketlerine de önem verdiğini belırtıyordu As- lında Calışma Bakanlığı ile imarın il- gisi yoktu. Arsa alıp bina yaptıran İşçi Sıgortaları Kurumu idi. Bu Ku- m için değil, fakat işçi sağlığına his- met etmek için kurulmuştu. Ancak hükümet bir defa imar demişti.O- nun için evvelâ imar sonra sağlık gelecekti. Bugune kadar Işçı Sigor- lâkler yapıyor gayrimenkuller aldığı- nı söylüyordu. Çalışma Bakanı ise hakikati söylüyordu. İşçi Sigortala- rı Kurumunun paraları imar işlerin- de kullanılıyordu ye kullanılacaktı da. BAKANININ g— VAADLERİ gelişme değil bir gerileme vardır. İstanbul Gazeteciler Sendikası mu- vakkaten kapatılmıştır. İdarecilerin Sendikanın kapatılmasına sebe— biyet veren hareketlerinden dolayı muhakeme edilmediklerine, hatta suçlandırılmadıklarına göre sendi- kanın muvakkaten kapatılmasının dahi gerekçesı kalmamaktadır. Bir- lik veya federasyon şeklindeki di- ğer işçi teşekülleri de, hep muvak- kat- olarak ve çok defa yetkisiz ha- kimler tararından , kapatılmıştır. Bunları bazı yerlerde sorgu yargıç - r ki, bu teşekküllerin de idareci- lerı suçlandırılmamışlar ve mahke- meye sevkedilmişlerdir. Çünkü hiç- birinin bir kabahati veya suçu yok- tur. O halde, idarecileri kabahat ve- ya bir suç ışlemeyen sendika kendi endine mi kanuna aykırılık yapar ve kapatılır? Işte bunu anlamak mümkün deği On boyunca sendika bir- lik ve federasyonlaı'ının kurulması- na elverişli sayılmış olan 5018 sayı- li kanunun bu teşekküllerin kurulma sına engel olduğu, yeni akıl edilmiş- bunu değiştirmek suretiyle, işçi te- şekküllerinin faaliyetlerinin deva- a imkân vermek mümkündü. Nitekim bir ara Başbakanlığın B. M.M. nden 5018 sayılı kanun 8 nci maddesinin tefsirini istediği habe- ri yayıldı. Fakat bundan da bir so- AKİS, 25 OCAK 1958 nuç çıkmadı. Sonra Demokrat Partiye yakınlıkları ve hizmetleri ile tanınanlardan medet umuldu. unlar, Demokrat Parti ılerı gelen— lerini kapatılan sendika, federasyonların açılması 'hususunda güya ikna edeceklerdi. Fakat olay— lar bunun aksini gösterdi, Simdi do Çalışma Bakanı, bu birlik ve fede- rasyonların yenıden açılması ihti- malini bile ortadan kaldıracak şe- kilde kesin bir dille konuşuyor. Ba- kana göre bu teşeküller kapatılma- mış, fakat feshedilmiştir. Halbukı kararlar ortadadır. Bu arların hiçbiri işçi teşeküllerinin feshedıl— diğini bildirmiyor. Bakanın beyana- tı durumu bır hayli aydınlatmıştır. İşçi teşekkülleri birer bahane ile muvakkaten kanatıldıktan sonra a- radan uzunca bir zaman geçecek yani mesele unutulacak, arkasın- an da bunların feshedildiği yeni- den açılamayacakları ortaya atıla- caktır. İşçiler hiç olmazsa yeni çı- cak kanunla bu teşekküllerin ye- niden faaliyete geçebilmeleri imkânı nın sağlanmasını beklerken, Çalış- ma Bakanı yeni sendikalar kanunu tasarısının birtakım gelişmeler ye ihtiyaçlara göre hazırlandığını söy- lemiş fakat bu tasarının genel esas- ları hakkında birşey söyleyememiş- tir. Böylece ortada bir tasarının da- hi mevcut olmadığı, fakat tasarının kapatılan sendika, isçi birlik ve fe- derasyonlarının açılmasına müsaade etmeyecek şekilde hazırlanacağı an- laşılmaktadır o Adil A ŞÇIOĞLU Bu kanun ayni zamanda isçi liderlerinin takip ettikleri "bek- leme politikası"nın hiçbir semere vermediğini ve vermeyeceğini — de gösteriyor. Çalışma Bakanı, basına verdiği demeçte işçilerin işverenler— le kollektif mukavelel maları- a imkân verecek bir tasarıdan da şimdi nasıl hazırlanacaktır" Yoksa yine yıllarca beklemek m| gereke- cektir? Kollektif mukavelenin müeyyide- si grevdir. Çünkü, işverenin kollak- tif mukavele şartlarına uymama- sı halinde işçiler onu — mukaveleye uymağa zorlamak için islerini top- lu olarak bırakmakla tehdit etmek- en daha tesirli lıı' silâha sahip de- gıllerdır Halbu Çalışma Bakanı hazırlanamamıştır. Belki de yaban- cı kanunların ıncelenmesme devam edılecek bir iki yabancı memlekete daha tetkik seyahatlerı yapmak gerekecektır Fakat grev tasarısı, yine de kanunlaşamıyacaktır. 25