ANKARA KONFERANSI içinde, bu doğru yolu aramakla meş- guldü. Bu kötümser düşüncelerin de- lin 1zler1n1 Dulles'ın diplomasisinde bulmak kabildi. İnsanlara, güzel lâf- lara hiç itimadı yoktu. Yetmış sene- lik püriten Dulles'ın zayıf insan ira- desine hiç güvenmemesine mukabil, yatım asırlık diplomat ve hukukçu Dulles, bir anlaşmanın altına konan imzaya son derece ehemmiyet veri- yordu. Onun Daşişleri Bakanlığı, Amerika için bir pakt imzalama dev- resi olmuştu. Dünyada iyi ve kötü çarpışıyordu. Amerika hayrı, Rusya şerri temsil ediyordu. Hayrın "mane- vi tazyik"i altında şer elbet bir gün çökecekti. Ama şerden kurtulmak, için, başı boş memleketlerın hayır kuvvetlerine bir paktla baglanması lâzımdı. Pakt — yapmayı sevmiyen Hindistan gibi memleketler isin ba- şında, onun için komünizm gibi şer- rin ta kendisiydi. Yeryüzünde herşey ya siyah, ya beyazdı. Beyaz olduğu- âğ altına imzasını koymalıydı. Balkan —Paktı, Bağdat Paktı, SEATO ve Amerikanın doğ- rudan doğruya imzaladığı daha bir sürü anlaşma bu fikrin meyvalarıy- d li Batı medeniyetine hizmet Eğer dünya ahvali orada kalsaydı, Dulles'ın Amerikayı Bağdat Paktına memnuniyetle sokacagından kimse şüphe edemez Hakikaten komünist Rusyayı tecrubeyle tanıyan Türkiye de, biraz farklı sebepler yu— zünden de olsa, Dulles gibi düşünü Komünizm tehlikesine karşı yordu. Dulles ailesiyle beraber Diplomat ve misyoner yetiştiren 14 bütün milletler birleşmeliydi, hattâ birleşmeye — zorlanmalıydı. — Bağdat Paktını genişletmek için, Türkiyenin Orta Doğuda takibettiği — sertlik ve tatlı dilden mürekkep siyaset, bu sa- mimi inancın neticesiydi. Dulles da Amerika dış siyasetini başka türlü idare etmiyordu. ' Batının, yani iki blokun dışında yaşanabilece- ğini iddia etmenin " ahlâksızlık" ol- duğunu söylüyordu. Birkaç müteva- zı sosyal reform yapmak istiyen Guatemala, Dulles'a göre şerrin pen- çesine düşmüştü. Hürriyet âşıkı Dul- les, ufak Guatemala'yı şer yolundan zorla da olsa uzaklaştırmayı kendisi- ne vazife bildi. Tek meziyeti komü- nizme/düşman olmak olan Franko'- nun “Batı medeniyetine yaptığı ide- olojik hizmet"ten bahsetmekten çe- kinmedi. Samimi bir demokrat olduğundan kimsenin şüphe etmi- yeceği Dulles faşizmi bile methe- diyorsa bunun sebebi, her ne pa- hasına olursa olsun şerle mücade- le etmek azminde —aranmalıydı. Bağdat Paktı bu azmin muhtelif te- zahürlerinden bir tanesiydi. Paktın tohumu Dulles'ın 56 ay evvelki Or- ta Doğu seyahatinde atılmıştı. Bütün Orta Doğu memleketlerinin nabzım yoklayan Amerika Dışişleri Bakam, bu seyahatten dönüşte, bölgenin bu— tün, memleketlerim kucaklayan bir pakt için zamanın erken olduğunu düşünerek, Rusyayı guneyden kuşa- tacak bir "Kuzey Set" fikrini ortaya atmıştı. Bağdat Paktı işte bu fikrin mahsuluydu Pakt uyelerı gayet ta- bii, "manevi baba" da ço meden gelip içindeki koltuğuna oturacağını zan- nediyorlardı. Fakat hayret... Seneler geçiyor ve Dulles bir türlü tanımaya Trazı ol- muyordu.! Püriten Dulles'ın şey- dolaşıyordu ? O zamana kadar son derece ıyığn— ka, o günden beri karşılıkh sempati- nin eksilmemesine rağmen, birbirleri- ni tamamiyle an- lıyamamaya — baş- ladılar. Amerika- ya ne oluyordu? Dulles'ın dramı ulles'ın nüans- Dsız siyasetinin nüanslar kazanma sı Bandung konfe- ransıyla ilgiliydi. Yeni uyanan As- ya ve Afrikamem- leketlerinin — Ban- dung'ta belıren -ve bizim farkına da- hi Varamadıgımız— kaynak askeri paktlar dı- şında yaşamak azmi, Dulles'ı dü- şündürmeye başlamıştı. Doğu ve Ba- tı arasındaki mücadelenin akıbetini bu 1.5 milyara yaklaşan insan kütle- si tâyin edecekti. Bu memleketlerin Rusyayı, kendisi gibi, mutlak şer o- larak görmedikleri de Dulles'ın gö- zünden kaçmamıştı. Hattâ Rusya- nın bu memleketlerdeki kotası gittik- çe yükseliyordu. Bunun sebebi basit- ti. Kremlindeki liderler, bir taraftan Asya ve Afrika memleketlerinin mil- liyetçi fikirlerini pohpahlıyarak his- lerini, diğer taraftan — kayıtsız şart- sız iktisadi yardım vâadederek mide- lerini tatmin etme siyasetini çok iyi beceriyorlardi. İşte o zaman, Pakt sevdalısı Dulles bu pakt milliyetçiliği teshiretmek ya gibi hareket etmenin teslim etmek zorunda kaldı. yaşamak iddiası, —Dulles için artık ahlâksızlık degıldı Artık — Nehru Washington'da baş tacı edilebilirdi. En sadık dost Türkiyeye bile cömert- çe davranılmazken, nötralist Hindis- tandan 250 milyon dolar esirgenmi- yecektı Washington'da hava değiş- mişti Gelgelelım nazariyatta çok basit gözüken 'bu yeni siyaseti yürütmek, son derece zordu — NöÖtralist memle- ketlere yardım edilmesine kızan sa- zaruretini Paktsız n Kongre üyelerine meram anlatıl- a bıle taahhütlerle bağlı bulunan memleketlerı hususi menfaatlerını umumi menfaat için fedaya razı et- mek mümkün olacak mıydı? Mes ela Cezayir işi, Bandung memleketlerinin üzerinde — hassasiyetle — durduğu bir meseleydi. Amerika, aynı zamanda Fransanın ve Cezayırın dostu olmak mucizesini — gösterebilecek miydi ? Bağdat Paktı üyesi İngiltereyi talih- siz Süveyş — seferinden — beri, Arap dünyası düşman olarak görüyordu Aynı zamanda İngiltere ve Arapları desteklemek kolay mıydı? İsrail me- selesi, Arap dünyasının bir numa- ralı derdıydı Amerikan halk efkârı İsraili terketmeye asla razı olmıya- caktı. Hem İsrail, hem Araplar nasıl tatmin edilecekti? Bağdat Paktı ü- yeleri Amerikanın Pakta katılması- nı ısrarla istiyorlardı. Amerika sa- dık dostlarının ileri sürdüğü delillere hissiz kalamazdı. Gelgelelim gerek Nehru, gerek Kral Suud, gerek Na- sır Bağdat Paktını hoş karşılamıyor- lardı. Bu durumda iki arpuz bir koltuğa nasıl sığdırılabilirdi ki? Bütün bunlar yetmiyormuş gibi Rusya da zon zamanlarda hiç rahat durmuyordu Bir elinde Sputnik, di- ğer elinde Ruble, omuzunda sulh gü- vercini, Mr. K. amansız (bir soğuk harbe girmişti. Bu taarruz sadece nötralist memleketlerde değil, dık dostların üzerinde bile izler bı- rakıyordu. Rusya artık Dışişleri Ba- "topyekün misilleme"sinden e korkmaz olmuştu. Liderlik buhranı ulles sakal ve bıyık arasındaydı. Tabiat 1tıbar1yle hatırşınas ol- mamasına rağmen, mseyi gücen- dirmemeye çalışıyordu Kimseyi gü- cendirmemek te tatlıya tuzluya eli- AKİS, 25 OCAK 1958