19 Ekim 1957 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 24

19 Ekim 1957 tarihli Akis Dergisi Sayfa 24
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

K A D | Ankara Ev ekonomisi kulübü aman süratle geçiyor, herşey de- Zg Bugün artık bir lınının eskıden kalmış bılgılerle evi- ni idare —etmesi kün değil- dir.. Her sahada yenılıge, bılgıye muhtaç olan "ev idaresi" kadın için bir vazife olduğu gibi aynı zamanda bir zevk te labılmelıdır medeniyet bunun için yuk ret sarfetmekted Dünya er ye inde bugün kadının evdekı ışlerı- kolaylaştıran binbir alet, binbir sul bulunmuştur. Öyle ki tertemız, pratık ve zevkli şekilde döşenmiş e vinde kadın, tıpkı küçük bir kızken evcilik oynadığı gibi, şevkle çalışa- caktır. Mutfagı artık karanlık, y: h, kokulu bir yer değıldır Pırıl pı- rıl fayansları, geniş pencereleri, modern teçhizatı ve sevimli sandal- N lubu" bu bakımdan gayet faydalı- dır ve ev kadınlıgım zevklı bir va- zife şeklıne sokup angarye ol- maktan kurtaran zıhnıyetın memle- ketımızde yayılmasına gayret etmek- tedir. Bu kulüp, Türk Kadınlar Bir- lıgıne bağlıdır, Adıl Handaki lokalin- de tertip edilen toplantılarda ev ka- dınları hem birbi lerıyle tanışıp ko- nuşmak, hem de temiz ve şirin bir yerde çay içerek ev bilgisi edinmek imkanını' bulmaktadırlar. Ele alman mevzular çok çeşitlidir; modern psi- koloji, mutfak bilgisi, dikti, dekoras- yon, bütçe tanzimi ve bir ev kadını- nı düşündüren bütün meseleler.. Ta- nınmış terbiyeciler, tanınmış terziler, ev ekonomisi mütehassısları, dekora- törler, ev kadınlarına pratik bilgiler vermekte, onlara yardım etmektedir- ler. Bugünkü ev kadını için çocuğu- nun dertlerini anlıyabilmek, cinsi ha- yat hakkında bilgi sahibi olmak, ucuz bir kumaşla kolay bir elbise, artık Evinin işini kendi gören bir ev kadını Marifet ,yapılan işten zevk alabilmekte iyeleri masası ile bu mutfak modern evin en önemli, en güzel bir odası ol- muştur. Yağ gibi kayan makıneler- de patronla dikiş dikmek var- etmek de, kadına dıkışı bır angar- ye olmaktan çıkarmıştır. Böylece nazır elbiseciliğin merkezi olan A- merikada bile ev kadınları çocuk- larının birçok elbiselerini, kendi u- fak tefeklerini dikmektedirler. e tanzimi, çocuk psikolojisi, münasebetleri hakkında bilgi edinen kadın saadeti artık yalnız kalbi ile değil, kafası ile de aramaya başla- lerden, derneklerden ler. Bu derneklerde Öğrenir ve bildiklerini — başkalarına öğreterek zevkli bir vazife yapar, cemiyete de faydalı olmak gururunu Duyarlar. Bir seneden beri Ankarada faaliyet gösteren "Ev Ekonomisi Ku- 24 parçalarla bır bluz dikebilmek, gıyın- mesini, makyaj yapmasını, evini gü- zelleştırmesını bilmek adeta saadetin birer şartı olmuştur. Bütün —bunlar yalnızca paraya dayanan şeyler de- ğildir ve "bilgi" para kadar bir ka- dının yardımcısıdır.. Her ev kadım Türk Kadınlar Birliğine bağlı olan "Ey, Ekonomisi" Kulübüne üye olabi- lir. Memleket hasabına hayırlı bir te- şebbüstür ve "ev kadınlığını" küçüm- semeğe doğru giden yanlış bir zih- niyetle mücadele bakımından gayet faydalıdır. Terbiye lğüşünmek I nsan düşünen bir. hayvandır". Bu sözün boşuna söylenmiş bir söz olmadığı aşıkardır İnsan düşü- nür. Onu mağara devrinden atom vrine getiren de zaten bu düşün- ce kabılıyetıdır Yalnız her insan dü- şunmesını bilmez.. Düşünmeğe, doğru ve iyi duşunmege alışmak bir pratik meselesidir. Bunu çok küçük yaştan insan anne kucağında, ilk mektep sı- ralarında — öğrenmelidir. Senelerce memleketimizde ders vermiş olan bir İngiliz öğretmen, Türk talebesi için şu şayanı hayret müşahadede bulun- uştu: "Türk talebesi muhakkak ki dünyanın en zeki talebelerindendi.. Üstelik çalışkandı da ama pek az dü- şunuyordu' " Bu Ingılız öğretmen, ömrünü hocalıkla geçirmiş, diyar di- yar dolaşmıştı. Bilhassa kendi mem- leketinde öğretim görevlilerinin en çok dikkat ettikleri şey, çocukları dü- şünmeğe alıştırmaktı. Zira insan fa- zilete de, herhangi bir çalışma saha- sında muvaffakiyete de, saadete de, insanlığa da hep bu düşünce sayesin de ulaşabilirdi. Çocugu düşünmeğe a- lıştıracak ilk insan ise "anne" idi. An- ne çocugunu terbiye ederken, her ya- sağı, her iyi ve kötü hareketi muhak- ak bir sebebe baglamalı, çocuğu ikna edecek, düşünceye sevk edecek şekilde ızalıat vermelidir. Meselâ ço- cuk masanın üstündeki şekerlikle oy- namamalıdır. Çunku şekerlik kırılır, şekerler yere dökülür. Çünkü kırılan cam çocuğun elini acıtabılır Ama ço- cuk odasında, topu ile oynıyabilir. Çünkü şekerlık şeker muhafaza et- mek için, top ise oynamak için yapıl- mıştır. Ama çocuk dinlemez de şeker- likle oynarsa annesi onu cezalandı- racaktır. Çünkü her yanlış hareket muhakkak bir ceza gormel Ağ- lamak, bagı mak daha da fenadır Çünkü gürültü eden kımseler başka- larını rahatsız ederler. Kimse onlar- la meşgul olmaz. Rica ile, tatlılıkla yapılan her miiracaat ise muhakkak alâka uyandırı ardım görür. Ço- cuk cezalandırıldıgı zaman neden ce- zalandırıldığını — düşünebilmeli, — bu düşüncelerden bır netıce çıkarabılme- lidir. Çocuk biraz büyüyüp etra- fiına, tabiata ait daıma tatmın edici, duşundurucu cevaplar alabilmelidir ve böylece düşünerek meselâ tabiat hadıselerını birbirine baglıyabılmelı kendi kendine herşeyden bir netic çıkarmasını ogrenmelıdır Çocuk 0- kulda bir şiiri ezberlerken de, bir me- seleyi çözerken de âynı şekilde kafa- sını ışletmelı, her mevzu üzerinde dü- ünmesini öğrenmelidir. Bir fazilet hikâyesi anlatılırken, meselâ acaba ben olsam nasıl hareket ederdim diye düşünebilmeli ve hakiki bir hâdise ile kıyaslıyabilmelidir. —Hikâyeden isti- fade etmesi ancak bu şekilde müm- kün olabilir. Yoksa öğrenilen ve öğ- retilen herşey nazari bir ders olmak- tan ileri gidemiyecektir. Herhangi bir sahada araştırma yapabilmesi için bütün derslerde, talebe, düşünerek çalışmaya alıştırılmalıdır. Derslerini bülbül gibi okuyan, hafızası kuvvetli bir talebe lüzumundan fazla makbul tutulmamalı, buna mukabil çalışır- ken muhakemesini kullanan, — düşü- nen çocuk daima teşvik edilmelidir. Körpe yaşta düşünmeye alıştırılma- yan talebelerin edindikleri bilgiler AKİS, 19 EKİM 1957

Bu sayıdan diğer sayfalar: