NELERE KAVUŞABİLİRİZ? YÜKSEK HAKİMLER ŞÜRASI S eriatın kestiği parmak acımaz. Acımaz ama, adale- tin haksızlık yapmayacağı, bitaraflıktan ayrılmaya- ağı a inanılırsa.. Adaletin tarafsızlığından — şüph düşülürse kesilen parmak bir acıyacak, bir acıyacaktır Adaleti hakimler yapar. Hakimler de herkes gibi evladü ayal sahibidir. Şimdi bir sistem düşünelim ki hakimlerin tayinleri, terfileri, nakilleri, tekaüde sevk- leri, vazifeden uzaklaştırılmaları ıcranın elinde bulun- sun. Böyle sistemlerde Adalet Bakanlarının en iyisi "Hakimin teminatı vicdanındadır" -deyip işin içinden çıkacak, onu aratan bir başkası koltuğa oturanca ha- kimler hakkında tâ radyolardan suizannı davet edecek beyanlar yapacak, atacak, tutacak, tehditler savuracak- tır. Bunlar sistemin bünyesine has aksaklıklardır. Demokrasinin beşiği olan memleketler tehlikeyi çok- tan görmüşlerdir. İngilterede 1774' ten beri hakimler ha- yatları boyunca vazifede kalırlar. İşten uzaklaştırma, ancak Avam ve Lordlar Kamarasının müşterek talebiy- hemen bütün De lunmaktadır. uzun müddet "Eks ift Meclisin edilmiştir. res Kanun"l n lehinde Fra vardır' “İki Me bir si ler felakettır D. verilmiştir: ı" Ha tirmiştir. İhtilâlin kanlı günlerinden sonra hazırladığı Anayasada iki değil, tam dört Meclis mevcuttu! Çift Meclısın 1y111g1 veya kötülüğü bir memleketin belli bir anda e bulunduğu şartlara bağlıdır. Mil- letvekilleri icra organının karşısında nasıl hareket et- mektedirler. Partilerinin programına sadakat — göster- mekte midirler? Yoksa hükümetin her dediğine "peki efendim" mi demektedirler? Muhalefete karşı nasıl davranılmaktadır ? Bu suallerin bizdeki bugünlük cevap- 'Çift Meclis kanunlar üzerinde düşünmeye, kurtulmaya fırsat verecektir. aklına esen kanunu Parlâmentodan geçir- — mekte güçlük çekecektır Böylece ar tar he sız İhtılalının meşhur - si- ması Sieyes'in çok tekr. clis uyuşurlarsa, i lüzumsuzdur; uyuşamazlarsa İş- P. ıl d almaktadır. Ama Sieyes vabı. çok "İki Meclis anlaşırlarsa daha Ikın kanunun doğruluğu- Uyuşamazlarsa halk her İkisinin duşunuşu- içmek fırsatını bulacaktır" Frensiz rejim uçuruma düşer ten Sıeyes de çok geçmeden fikrini degış- le mümkündür. Almanyada Hitler gelinceye kadar ha- kimler hayatlarının sonuna kadar vazifelerinde kalır- lardı. İşten uzaklaştırma ancak mahkeme kararıyla mümkündü. Hakim teminatı Rechsstaat (Hukuk devle- ti) nin temeliydi. Tabii Hitlerin ilk yaptığı iş şüpheli gördüğü hakimlerin tasfiyesi oldu. -Meşhu- 1933 tas- fiyesi-. Hitler gayet iyi biliyordu ki diktatörlük ancak uysal hakimlerle mümkündür. Hitlerden sonra Alman- ya, tekrar eski sisteme döndü, Türkiyenin bu mevzudaki derdi muayyen bir hizmet evresii nden sonra hakimlere bir takım teminatlar ta- nınmasına rağmen son kanunlar ve son tatbikat karşı- sında bu garantılerın pek tesirli olmadığının anlaşıl- mış bulunmasıdır. Açıkça ortaya çıkmaktadır ki hakim ıstıkl lini temin ıçın hakımlerı icranın elinden tama- iyle kurtarmak lâzımdı. İşte bi d de Yıık k Hakim- lerŞrası bu sebeple k ulac O z n Adalet üzerindeki bütün tartışmalar kendılıgınden kesılecektır ÇİFT MECLİS ktidar ile Muhalefet arasındaki başlıca görüş farkı bugün şudur: D. P. icra organını "lüzumsuz" teşrii kontrollerden kurtarmak istediğini söy- lerken Muhalefet icra organının Möeclis üzerindeki mutlak hakimiyetini azaltacak tedbirler peşindedir. Çift Meclis bu tedbirlerden bir tanesidir ve mokrat memleketlerde bu- daha demagojiden Hükümet meşhur karışacaktır. e aleyhinde çok laf arlanan bir sözü demek ki 1 bu fikir artacaktır. Zü- Çift meclis tehlikeyi Öönler lan Çift Meclisi bir zaruret haline getirmektedir. Za- ten ikinci Meclisin tekılı edilmesi de bu yüzdendir. eki bu ikinci Meclisin birincinin akibetine düşme- si ıhtımalı yok mııdur" Elbette vardır ve Muhalefet seçı i kazanırsa en iyi Çift Meclis sıstemını bulmak için çalışa aktır. İkinci Mecliste bazı teşekküllerin kontenjanı bulunabılır, ikinci Meclisin zaman zaman sadece bir kısmı yenilenebilir ve nihayet seçmenin in- tıhabı tehlıkeyı önleyebilir. ANAYASA MAHKEMESİ ift Meclis oldu. Bu Meclislerin ikisinde de Şef siste- miyle idare edilen bir parti ekseriyeti ele geçirdi. Böylece icra organı teşrii organları tam hakimiyeti al- tına aldı. İktidar gene istediği kanunları kolaylıkla çı- karamaz mı? Hayır! Zira Muhalefet o İhtimalin karşı- sına Anayasa Mahkemesini dikmektedir. İsterse bir Par- ti iki Mecliste ekseriyete değil, ittifaka sahip olsun; çı- karacağı kanunlar tam teminatlı, yüksek hakimlerden müteşekkil Anayasa Mahkemesinin vetosuna — uğrarsa tatbik olunmayacaktır. Böylece diktatörlüğe karşı ma- nialar birbirini takip etmektedir. Demokrat memleketlerin hemen hepsinde Anayasa AKİS, 19 EKİM 1957 Mahkemesi milletin temel haklarını garanti etmekte- dir. Meclisler Anayasaya, Anayasanın ruhuna aykırı ka nunlar çıkaramamaktadırlar. Bu, mükemmel bir fren- dır Yüksek hakimler ellerinde Anayasayı tutacaklar ve bütün kanunları onun mihengine vuracaklardır. Ame- rikada, Almanyada vaziyet budur. Buna mukabil Hit- ler Almanyasında Mussolini ltalyasında ve bugün Ko- münist Rusyada böyle bir sed icranın karşısında mev- cut dahi değildir. Bu yüzdendir ki oralarda Anayasa mesela basın hürriyetini "kanunlar dairesinde" tanıdığı halde, bu kanunlar o hale sokulmaktadır ki balda mev- zuu hürriyetin esası ortadan kalkmaktadır. Anayasa Mahkemesi işte böyle hallerde sesini duyuracaktır. 13