ze uyarak gösterilen yere doğru yürü- müştü. Her adımda sallanan, her basamakta ayrı ses veren bır mer- divenden çıkmış ve l mer- kezine girmişti. Içerde buyukçe bir kalabalık vardı. Hemen kendisiyle a- lâkadar olmuşlardı, öyle anlaşılıyor- du ki C. M. P. liler bir zamanlar ba- sına karşı takındıkları soğuk tavrın kendi lehlerine olmadığım anlamışlar ve hareket tarzlarım değiştirmişlerdi. Genişçe salon, her an köylerden, ocaklardan, bucaklardan gelen parti- İilerle dolup taşıyordu Duvarları C. M. P. seçim afişlerıyle suslemış- lerdi. Bunlard n bir tane tandaş! Denenmişleri deneme De- nenmişe yeniden rey vermenin sonu pişmanlıktır" yazıyordu. Bir başka- sında ise: "Keyfi idareye SON, Pa- halılıga SON, Haksızlığa SON ve İktıdarına SON, reyini C. M. P ye ver" deniyordu. C. M. P. nin Kırşehir teşkilâtı 27 Ekimde yapılacak olan seçimlerden son derece ümitliydi. Kırşehir, onlar için "çantada keklik" di. Üstelik bu seçimlerde yalnız Kırşehirde seçimi kazanmakla da iktifa edeceğe ben- zemiyorlardı. Ankara, Uşak, Afyon, Kütahya, Zonguldak, Konya, Niğde, Nevşehir ve topyekün doğu vilâyet- lerinde "Allanın izniyle seçimleri ka- zanacağız" diyorlardı! Ancak say- dıkları vilâyet isimleri arasında An- karanın adı geçince "— Ah şu İsmet Paşa da adaylığım Ankaradan kov- masaydı, ne olurdu sanki" dıye bas- larım sallıyorlardı. İnönü için en mü- nasip vilâyetin — Celâl Bayar — ve Menderesin karşısında İstanbul ola- cağını -söylüyorlar ve "— Nasıl olsa Paşa onları da alt ederdi" demek- ten çekinmiyorlardı. "— Ama, ah şıı Ankaradan — adaylığını kovma- aydı".. CM. P. İl Merkez binası- na gidip gelenlerın bazılarında endı- şelı bir hal göze çarpıyordu. Bir gün sonra yapılacak mitinge acaba Ahmet Tahtakılıç gelecek miydi T Kapıdan her giren aynı suali soruyor. du. Ahmet Tahtakılıç gelecek mi ?" Bu hususta İl Heyetı âza- ları da endişeli olmalılar ki çoğu za- man müphem cevaplarla sualleri ge- çiştirmek istiyorlardı. Mucurdan gel- diğini söyleyen bir partili ise konuş- maya yekten “"Eski — mebuslarımız listeye niye konulmadılar da, çil yav- rusu gibi dağıldılar?" diye başladı. Merak ettiği hususlardan biri de Fu- at Arnanın adaylığını koymaması İ- di. Salonda kendi partilerinin dışın- da adamlar da oldugu için cevap ver. inekte zorluk çeken İl İdare Heyeti azalarının dıllerının altında yatanlardan anlaşılıyo! M.- P. nin kalesi sayılan Kırşehırde aday seçimleri hayli mücadeleli geçmişti. eselâ bu arada Bâlâ İlçe Başkanı- nın, kendisi aday gösterilmedi diye partıye cephe aldığı bile söyleniyor- du rşehir listesi, Bölükbaşı hariç, tamamen yeni isimlerden teşkil edil- mişti. Partinin Kırşehirden seçilmiş AKİS, 19 EKİM 1957 eski milletvekillerinin bu sefer lis- teye alınmaması hayli kırgınlıklara yol açmışa benzıy rdu. C. M. P. nin kalesı diye anılan Kırşehirde C. M P. lileri bir takım endişeler içinde görmek insana ga- rip geliyordu. Gerçi Demokratı olsun, Halkçısı olsun, Milletçisi olsun Kır- şehirde hiç kimse Bölükbaşının tek- rar ve hem de ük bir ekseriyetle seçileceğinden şüphe etmiyordu. Ama listede Bölükbaşıdan sonra gelen i- simlerin kazanma şan hususunda bizzat C.M. P. lılerde bıle haklı bir endişe vardı. Kurnazlığın böylesi P. liler ve C.H.P. lıler, C.M.P. ıçındekı bu endişeyi iyi anlamışa benziyordu. Hemen her iki partinin de .Kırşehirde Hür. P. teşkilâtı yok- tur- propagandası bu endişe üzerine "Kale"nin koruyucusu inşa edilmişti. Gerek D.P. liler, ge- P. liler "Biz de Bölük- başının hapıste çıkmasını ıstıyoruz Kırşehirliler bir Kırşehir çocuğu 0- lan Bölükbaşıyı elbette ki seçip ha- pishaneden kurtarmalı. Ama bu İis- tenin altındaki isimler pek zayıf. Halbuki bakın, bizim üstemizde şun- lar şunlar var, onun için siz bir be- yaz kâğıdın başına Bölükbaşının âdı- nı yazın, altına da bizim listemiz- den gonlıınuzun dıledıgı üç ismi ya- zarsınız" diyorla Doğrusu bu propaganda pek de fena ışlemışe benzemiyordu. Umu- lurdu ki Kırşehirde seçim sandıkla- rından çıkacak pek çok liste elle ya- zılmış karma listeler olacaktı C.M. Vilâyet Merkezınden bu intibalarla ayrılan gazeteci, bir hayli sorup soruşturduktan sonra C. H. P. YURTTA OLUP BİTENLER Vilâyet Merkezini buldu. — Merkezi bulmuştu ama, merkezin kapısında kocaman bir asma kilit sallanıyordu C. H. P. nin dört adayı da seçim pro- pagandası için köylere çıkmışlardı. Merkezde kimseler yoktu. Binanın bıtışıgındekı kahveciye göre zaten C. merkezi buraya idareten yerleşmıştı Aslında burada toplanıl- dı 1 bile yoktu. Maamafih Parti İda- Heyetı selâhiyetlilerinden — birini bulmak kabildi. Nitekim kısa bir raştırmadan sonra Parti Sekreteri ıle temas temin etmek mümkün olmıış- tu. Parti sekreterinin bulunduğ, yerde de bir hayli kalabalık vardı Bunlar da C. H. P. li Kırşehirlilerdi. Oraya da gidenler, gelenler oluyor- du. Orada da bir takım sualler so- ruluyor, bazı endışeler ortaya konu- yordu. Meselâ ayni samanda Halk Aşıgı olduğu söylenen bir köylü, C. P. listesinde neden Halil Sezai Erkutla, Sahir Kurutluoğluna — yer verilmeyip de dört tane genç avuka- ta yer verildiğini soruyordu. Niye gözde ve tanınmış isimler lısteye a- lınmamıştı. Pek çok C. H. P.li koy- lü, kendı köylerine gelen C. filerin "sırf C. M. P. yi desteklemek için C. H P. nin Kırşehirde kuvvet- Hi bir üste çıkarmadığını" söyleyerek propaganda yaptıklarım haber ve- riyorlardı. D. P. ye gelince, D. P. liler Kır- şehirde zayıf old klarını iyice bil- dikleri için mümkün olduğu kadar kuvvetli bir liste hazırlamışlardı A- ma, listeden de çok güvendikleri şey, altlarına verilmiş olan renk renk cip- lerdi. Kırmızı D. P. forsları ile süs- lenmiş bu cipler, şehrin içinde ve ka— zalarında adeta birbirleriyle rış ediyorlardı ama, D. P. li hatıplerın de kendilerine gore bir dertleri var- dı: Kendilerim dinletecek, şöyle ra- hat rahat gerine gerine nutuk çeke- cek vatandaş bulamıyorlardı. Nereye giderlerse gitsinler seçmenler D. P. adaylarına sırtlarım dönüveriyorlar- dı. Bütün bir öğleden sonsayı parti merkezlerinde bu lâfları dinlemekle geçiren gazeteci, akşam üzeri yorgun argın kendisine yatacak bir yer ara- mak üzere otel kapılarım aşındırm: ya başlamıştı Ama çaldığı her ka- pı yüzüne "yerimiz yok" diye kapa- nıyordu Kırşehirde zaten, adı otel olarak üç, yahut dört yer vardı. On- lar da doluydu. Gerıye hanlar kalı- yordu. Gazeteci çaresiz teker teker hanları da dolaşmağa başladı. Ama hanlardan da aldığı cevap degışmı— yordu: yer yoktu. Doğrusu Kırşehire gıdıp de partilerin nabzım yoklaya- cağım diye ayazda sokakta kalmak hiç de hoş bir şey değildi, Saat ge- ce yarısına bir hayli yaklaşmıştı ki otelcinin birisi acıdı da gazeteciye altı yataklı bir odada başım koyabi- leceği bir yatak verdi. Gazeteci gece rüyasında sabaha kadar o mu kaza- nacak, bu mü kazanacak diye döndü durdu ve bir an bile uyumadan sa- bahı etti. 15