FERAHLIK VARDIR!.. Natık Poyrazoğ- lusuz D. P. el- bette ki düşünüle- mezdi. Muğlalılar bunu idrâk etme- diler ve Kore "kah raman"ına yokla- kaybettiri- . Fakat ve- fakâr Adnan Men- deresin İnönüye o kadar celâdetle sal dıran "kahraman'ı unutmasına im- kân mı vardı? Ama, ister misiniz bu sefer Erzincanlılar bir oyun edi- versinler? ahadır Dülger de bir yokla- mazede. Hem yok- lamazede, hem kâ- fi derecede — gözde değil. Bir eşya ki ne atılır, ne satılır. Böylesi ne yapılır? Erzurumdan alınıp D. P. nin Gazian- tep listesine konu- lur. Buyrun cena- ze namazına! uhlis Erdene - kıymetini Bursa bılmedı Yok lamalarda ona da, Hulus Köym de rey vermedı. Hulusi Köymen ge ne Bursa İlistesin- dedir. Muhlis Er- dener ise İstanbu. la terfı etmiştir. Yani ikisi de Ce- lâl Bayarlı listelerde şanslarım de- neyeceklerdir. Haydi hayırlısı! Celâl Ramaza- noğlu D. P. için daima bir müşki- — di? Hatay olmadı mı; buyrun listesine.. İstanbul Ramazanoğlu asım — Küfrevi- nin mustafılıgı daha da uzun sür- dü. Hani ispat hak kı? Hani, Mendere sin tabırıyle 'şu is. hakkı mıydı, İsmail Hakkı ,mıy- 1, neydi ' Her şey tahmın “edilir- di ama Kasım Kü nin bu 1ş1 ya- Tek kelımeyle Pes pacağı!.. AKİS, 12 EKİM 1957 Selim Ragıp E- meç nihayet i- deal arkadaşı Beh- zat. Bilgine kavuş- tu.. İkisi de meslek daşlarının, yani gazetecilerin aley- hinde değil midir- ler? O halde ikisi de aynı listede yer almalıdır. — Bursa- 5 dan İzmire... Yal- nız İzmirin gazeteci düşmanı gaze- tecilerden hoşlandığını kim söyledi? Hangi şakacının eseri bu Nusret Kirişcioğ. lu Yeni Niza- mın en hararetli müdafiidir. — Zon- guldak onu isteme. se bile D. P ret — Kirişçioğluna ihtiyar duymakta- dır. Hele seçimler kazanılır da D. P. eni Nizamı ku- rarsa Kirişçioğlu- nun yapabileceği işler kime gördü- rülür? Varsın Zonguldak — nankör davransın, Menderes üstad için Sa- karyanın kollarını açmıştır. Atıf Benderlioğ- Ankarada sukutuna, daha doğrusu E- ren kardeşlerin hışmına uğradı. Kendisine Eren kardeşler — listede yer vermediler. O zaman, gelsin Yoz- gat Ama Meclis- e Hikmet Yazıcı- oğlu ile Atıf Benderlıoglunu yan ya- na, Şefi alkışlarken — düşünüyoruz da... Ne manzara, ne manzara hayâl urhaneddin O- ki gün müstafi ka- lıp adaylık lince tekrar, bilir ne ferahlamıştır, tır. Yalnız, talihsiz layamadı da... Antalya ferah- Burhan Belge Muğla adayı! yan- lışlık yok: D.P. nin Muğla adayı! Üstadın gözü Kocaelindeydi ama- orada pek sevildiğine kani imiş-, li- der Muğlayı münasip gördüğüne gö- re... Eee, Natık Poyrazoğlunun ye- rini doldurmak lâzımdı. Elhak, mü- nasiptir ne feralamış— tek gün yagan yağmur bütün kışın nasıl geçeceğini meydana oymuş, mükemmel bir fikir vermişti. Kenarda ki molozlardan süzülüp akan çamur- lu sular "Görülmemiş İmar"ın son yaldızını da beraberinde alıp götür- müştü. Kışa İstanbul son derece gay- rımüsait şartlar altında giriyordu. Bilhassa kenar semtlerin sakinleri ne yapacaklarını bilemiyorlardı. Ev- lerine girip çıkmak dahi bir mese- le olmuştu. Çukurlar aşıyorlar, tah- ta parçaları üzerinden — geçiyorlar, orada burada patlamış borular görü- yorlardı Haydi, havalar kuru gittiği müddetçe bu, cambazlıktan — ibaret kalıyordu. Ama 1şte yağmurlar ge- lip çatmıştı ve imar bir hale yola girmediği gibi gireceği hususunda en ufak bir ümid dahi vermiyordu. C.M.P. Çantada keklik S on derece şık, koyu gri bir elbise giymiş, benekli bordo kravat tak- mış, koltuğunun altında dosyalarla şişkin çantası, pırıl pırıl boyalı pa- buçları ile Yenişehir asfaltının aylar- dır süre giden imarı — sayesinde' bir muharebe meydanım andıran kaldı- rımından yürüyerek hemen Anadolu Kulübünün arkasındaki Hür. P. Ge- nel Merkezine gitmekte olan tanınmış politikacının gözü, istimlâklerle kır- pıla kırpıla Nasreddin Hocanın leyle- ğine dönmüş olan Özen Pastahanesi- nin minicik bahçesinde oturan bir başka politikacı arkadaşına ilişti. Yol üzeri, gider ayak, üç beş kelime et- mek üzere durdu. "Nasılsın, ne var ne yok yahu" faslım: C. M. P. nin listesini gördün u" suali takip etti. " düm" dedi ve ilâve etti: — Nasıl, bu listeyle C. M. P. kaç milletvekili çıkarır dersin? Koyu gri elbıselı son derece şık Hür. P. li ç mik bir şey duy- muş gibi neşelı bır kahkaha attı oO kadar keyifli ve yüksek sesle gülü- yordu ki gelip geçenin durup da kendisine ne oluyor der gibi bakma- larına bile aldırmıyordu. Kahkahası bitince ciddileşere im bunlar o İisteyle zor milletvekili çıkarırlar, dedi. Bu konuşmadan beş on dakika sonra, Özenin bahçesinde oturan po- lıtıkacı oradan geçen Ür başka ta- nıdıgı ıle göz göze geldi. Bu da C n Genel İdare Kurulunda söz sahıbı bır politikacı idi. Oturanla yol- an geçen selâmlaştılar. Sonra P.li yorgun birtavırla geldi, selâm- laştığı arkadaşının masasına oturdu. Söz şuradan buradan derken dönüp dolaşıp Hür. P. listesine geldi. Kısa boylu, tıknazca ve bir hayli kalender meşrep tavırlı C.M.P. li arkadaşının Hür. P. listesi hakkındaki sualini duyunca beş on dakika önce atılan kahkahayı bile gölgede bırakan bir kahkaha koyverdi. Öylesine gülüyor- du ki gözlerinden yaşlar gelmişti. Bir müddet güldükten sonra durdu — ve 13