YURTTA OLUP BİTENLER Tabiat Pâket istismarcıları (îç n haftanın sonunda şaşkınlık inde bocalayan D. P. organı teber Zaferle Allahlık Ulus ara- sında bir kapışmadır başladı. Seçim lerleri ile iyice gerilmiş olan sinir- z da bu yaglı gureş pehlı- lelldlllllllUlll)lllCl selerle iyice şirazesinden çıktı ve or- tığı bir küfür edebıyatıdır kapladı bir felâketten dahi siyasi pro- paganda için pay çıkarmağa kalkı- nanlara "Felâket istismarcıları" di- ye döşenirken, muteber Zafer ceride- de sözüm ona Ulusa cevap vere- rek ıstısmarını bir kere daha ortaya yup "bu a sel agızlarını ta- dı" başlıklı yazılarla en ağır topla- ları harekete geçiriyordu. İki taraf birbiri için "şomağızlı, çirkin ruh- mesinden çıkmıştı. Elmadağ, Lalahan sırtlarında eriyen dolular bir anda hattı balâlardan, hattı içtimalara doğru inmişler ve kuraklıktan bir ip- lik kalınlığında akan nkara çayı yatağım, seller halinde istila etmiş- lerdi. Coşkun bir deniz gibi kaba- ran sular, olanca hızıyla Ankara isti- kametine doğru ilerlemeğe başlamış- tı. Elmadağdan, Kırıkkale, Lalahan, Kayaş istikametinde gelen — dereleri taşıran sel, önüne gelen her şeyi silip süpürere amak üzerine doğru gel- mişti. Facia da bundan sonra baş gos— termişti Kayaş ve bilhassa Mamak - dan en derenin vatağında yüz- lerce, bınlerce gecekondu vardı. Sel geliyor, kaçın!.. Selin Mamakdan Ankaraya kadar gelışı aşağı yukarı yarım saat sürmü Bu arada Ankaradaki ilgi- liler derhal tedbir almak yoluna git- Kazıkiçi Bostanlarının selden sonraki hali Sel gider kum kalır demişler ama.. haysiyetli ve seviyeli politikadan mahrum, iğrenç" gibi tâbirleri hiç sıkınmadan kullanıyordu. aferle Ulusun böyle birbirlerine verrmesine sebeb olan hâdise, gecen haftanın ortasında Çarşamba günü, tat 15 sularında başlamıştı. O gün, ocaktan bunalan Ankaralılar bir a- ylık havanın karardığını — görerek vinmişlerdi. Bir haylı alçalmış olan bulutlar Ankaraya yağmur getiriyor- du. Ancak, Ankara sokaklarını -o ra yer yer- şöyle böyle ıslatmış olan bu yağmur, şehir haricinde umulma- dan bir kesafet peyda etmişti. Bil- hassa Elmadag üzerinde alçalan bu- lutlar aşağı yukarı yarım saat bo- ca her biri bırer ceviz büyüklü- ygunde dolu bırakmışlar ve tahminen bir metre yüksekliğinde bir dolu ta- -akası Elmadağ sırtlarını kamılen kaplamıştı. İşte bütün hikâye de bu oluların kısa bir müddet sonra eri- 12 mişler ve bilhassa emniyet yıldırım ekipleri Hatip Çayı, Bentderesi, Ka- zıkiçi Bostanları mevkilerine dağıla- k halkı ikaza başlamışlardı. Po- lisler: — Sel geliyor, kaçın!.." diye a- vazları çıktığı kadar bağırıyorlar- dı. Polis düdükleri, arabaların cana- var düdükleri, bağırmalar , çağırma- lar bir anda Ankarayı bir ana baba gününe çevirmişti. Bu arada bir hay- li alçaktan uçan bir uçak da dere Oyu üzerinde geziyor ve havada sal- lanan beyaz bir mendil tehlikeyi ha- ber vermeğe çalışıyordu. Ne kadar gariptir ki halk, oolis- lerin bütün ikazları ve bağırıp çağır- malarına karşılık büyük bir soğuk- kanlılık içinde, kaçacakları yerde evlerine çekılı or ve kapıları po- lislerin yüzüne kapatıyorlardı. Bu acayip durumun sebebi ancak çok sonra anlaşıldı. Halk, — böyle bir- den bire karşılarıında bıtten polisleri görünce hemen hepsi de gece kondu olan evlerinin yıktırılacağı zehabına kapılmıştı. Pek çok aile reisi yalnız kapılarını kapatmakla kalmamış, üs- telik bu kapıları içerden çivilemişler, maşalar sandalyeler ve payandalarla desteklemışlerdı reğilden sonra Mammağı ve Sal- mekadını silip süpüren sular bir an- da metrelerce yükseklikte bir dalga halinde Demirlibahçe altındaki Hatip Çayında boy göstermişler ve ortalığı kasıp kavurmuşlardı. Demirli bahçede de yüzlerce ev ve bunların içindeki 1nsanlar azgın suların arasında kay- nayıp gitmişti. Hızından hiç bir şey kaybetmiyen sular Demirlibahçeden sonra bir kaç dakika içinde — Bent- deresine gelmiş ve orada da önlerinde ne bulmuşsa yıkıp, parçalayıp sürük- ledikten sonra Dışkapı üzerinden Ka- zıkiçi bostanlarına dalmışdı Korkunç bir blânço Sehırde sel gelıyor heberinin du- 5 yulmasından aşağı yukarı bir bu- çuk saat sonra görülen manzara şuy— du: Dere yatagını doldurup taşan bir su, üzerinde insanlar, otomobiller, kamyonlar hayvanlar buz dolapları, muhtelif ev eşyaları ve enkazı sürük- leyip gitmekte ve ancak Kaçıkiçi Bostanları civarında biraz dağılıp bü- tün bu Öteberiyi darmadağındı sağa sola bırakmaktadır. Çarşamba akşamı, Ankara için hakikaten bir felâket gecesi olmuş- tu. Dere boyunda oturan binlerce ai- le tarümar olmuştu. Çocuğunu kay- beden anneler, oğlunu gözü önünde sulara kaptırmış babalar, evcek bo- ğulup gitmiş aileler, verinde — yeller esen eyler.. Sonra bütün bir vadi boyunca yayılmış kum ve balçık ara- sında kalmış insan Ölüler O akşam Ankara radyosu, neşri- yatı arasında defalarca selden haber vermişti. Ne resmi makamlar ilk anlarda hadıseyı bir hayli küçük göstermişlerdi. Bizzat Ankara Valisi- nin ağzından ölü miktarının 5 - kişi olduğu beyan edilmişti. Halbuki da- - ilk dakikalardan itibaren gel mın- takasına koşan gazeteciler ölü mikta- nın en azından 160 kişi olduğunu söylüyorlardı. Nitekim aradan ü dört gün geçtikten sonra hâlâ bitiri- lememiş olan temizleme ameliyesi sı- rasında ölü mıktarının 150 yi buldu- ğu görüldü. aha imbilir, ta- mamen temizlenmemiş olan balçıklar altında kaç kişi yatıyordu. Maddi za- rarın ise iki yüz milyon lira civarında olduğu tesbit edilmişti. Aşağı yukarı 3000 ev yıkılmış. 10000 e yakın insan şu kış arifesinde — evsiz barksız kal- Bilanço gerçekten korkunçtu. İşte böyle korkunç bir facianın erte- sinde Zafer gazetesi selden zarar gör- memiş vatandaşların daha evvelden gecekonduları yıktırıldığı için Adnan Menderese şükran — duyduklarından bahsedıyordu İşte Ulus da buna içer- lem AKİS, 21 EYLÜL 1957