ÇA ; be j | p İNKİLÂPLARI pek yakın tarihinde görülmüş olay- lardır. Halkın dint duvgularını l6- tismar eden bazı yobazların, Yunan emellerine, İngiliz emellerine hizmet ettikleri; Türk vatanının bütünlü- güne kastedenlerle el ele verdikleri günler hafızalarda yaşamaktadır. * T ürk İnkılâbı, milletimizi lşte bu çeşit felâketlerden, hurafelerden, örümcek tutmuş geri lhnhe ten kurtaran işık elmuştür. Türk inkılâbını “din düşmanlığı” şeklinde tefsire kalkışmak, ona yan- 1 kökünden söküp atma- ğa çalışan materyalist bir totalita- rizm şeklinde ortaya — çıkmarmıştır. Türk inkılâbını yapanların hareket noktaxı bovle maddeci bir felsefe değli, rdun Ve dünyanın gerçek- lerindeıı aldıkları llhamlardır Türk inkılâbı n istismarcılığı- na, kl»rlkallıme nıvtanılk düşiin- celerin devlet ve dünya işlerine hâ- kim olması üsülüne, milletçe iler- lememize engel olan ve dinin özü ile ilgisi bulunmuyuan kör taassuba kar- cephe almıştır. Bu inkilâp. Türk milletini Ortacağ geriliğinden kur- tarıp çağdaş medeniyet xeviyesine yükseltmek maksadını güden — ve milli tarlhlu göz önüne serdiği zah- metlerden doğan bir harekettir. b ve totaliter bir felsefe- Yye bağlanan rejimlerde, devletçe gi- rişllen sistemli ve devamlı faaliyet- lerle dini Inançlar kökünden yıkıl- mak istendiği; ibadet imkânları or- adan kaldırıldığı halde. Türkiyede dini inançlar saygı görmüştür. Dint müesseseler devlet bütçesinden tah- sisat almıştır. Gerçekleştirilen şey, kısaca şudur: Devlet ve dünya işle- rinde, metafiziğin, “müneccim” in veya “fetvacı” nın değli, aklın, İl- mi metodun, bilgi ve muhakemenin hâkim olması. ' nkılâplarımız üzerinde düşünillllr- ken un ııl lan bazı nokta ıir nkılâbının getlıdlğı ye- ıılllkler B.ıtı dünyasında yüzyıllar- önce vuku bulan gelişmelerden ıııık farklı değildir. Bugün de, Fas- t ç ve dint taassup üzerine kurulmuş sosyal yapıları sarsıp değiştirmek- edir. Tunus “taaddüdü zevcatı”, Hindistan dint esaslara dayanan Japonya kadını e- «&ir ve köle derecesinde tutan köh- ne kaldeleri terkederken; Çin lâtin alfabesini benlmser, bazı arap mem- leketleri kadınlar için oy hakkını kabul ederken; dünyanın bütün geri kalmış bölgelerinde eğlitim leri modern esaslara, millt ihtiyaç- larfa, aklın icaplarına göre ayarla- nirketi, bu yolda #eri kalmış millet- 'lere önder olan Türkiye, tarihi ve KÜÇÜK HESAPLARA FEDA coğrafvası ile Avrupaya en yakın olan Türkive tekrar Ortaçağa döne- me inkılâbının — yıkılması, Türkiyenin yıkılması demektir * nutulan başka bir nokta da şu- dur: Türk Iİnkılâbını. gerçekleş- tirmekte, Atatürk'ün, öteki inkılâp liderlerinin ve kurdukları siyasi par- tinin pek büyük bir şeref payı ol- makla beraber, bu inemlekette 1923 ten sonra yapılan yenilikler birçok Türklerin uzun zamundan beri ih- tiyaç duydukları, üzerinde düşün- dükleri hamlelerdi. Yenilik ve batı medeniyetinden faydalanma cereyanı en az Üçüncü Selim devrine kadar Osmanlı Devletinin İilk kanu nnamolerlııde. Fatih devri kanunlarında vevl ihtiyaçların zoru ile, ııeri evüN- lardan ayrılan hükümler Ceza — hukukumuzun lâlkloşmeod Cumhuriyetten öncedir. Aile huku- kumuzun şer'i kalıplardan ayrılması ve bugünkü vaziyetin icaplarınâ uy- durülması yolunda İlk adımlar, İttihat ve Terakki tarafından atıl- mıştır. Meşrutiyet devrinin kıta süren hürriyet havası içinde, muhtelif der- gilerde çıkan yazılara bakınız: Med- reselerin ilgası. Mecelle yerine bir Avrupa memleketinden Medeni Ku- nun İktibas edilmesi, fesin atılması, arap harfleri yerine lâtin harfleri- nin kabulü, tekke ve zaviyelerin ka- patılması, üfürükçülerle mücadele, bir çok kö.vlerde ve müslüman ka- vimlerde ötedenberi olduğu gibi ka- dınların carşanııı ve peçesiz dolaş- ması, şer'i mahkemelerin kaldırılıp nizami mahkemelerin geliştirilmesi, dilin sâdeleştirilmesi ve daha nice fikirlerin, Cumhuriyetten çok önce bu memlekette ortaya atılmış oldu- ğunu görürsünüz. Atatllirk inkılâbhı- Nnın ve CH.P. nin ana ümdelerinden biri olan Türk mlllhetçlllğl o de- virde başla; ok partili demokratik rejime ge- çiş kararı verildikten sonra Ata- türkün kurduğu CH.P., Türk inkı- lâhını gerçekleştirmiş parti olarak. SİNSİ sinsi çalışan gerilikçi kuvvet- lerin husumetine uğramıştır. Sura- da ve burada, Idealden ve prensip- ten mahrum bazı demagog politi- kacılar, memleketin varınını düşlün- meden. halkın dini duygularını sö- mürerek rey avlamak hevesine ka- pılmışlardır. Denebilir. ki, gençliğinin ve Türk basınının pek büyük bir çoğunluğu Atatürkiülin e- manetine sahip çıkmamış olsalardı; ket kaygusunu her şeyin üstünde tu- tarak gerilik cereyanlarına ve al- datım heweılere karşı koymamış ol- alardı; Türk inkılâbı ciddi surette tehllkave düşebilirdi. Teecritbeler gös ETMİYELİM Turhan FEYZİOĞLU termiştir ki, hakiki tehlike kütle- den değil, kütlenin temiz inançları- nı istismara kalkışan din ve siyaset bezirgânlarından gelmektedir. Bun- larla mücadele etmek, milletinin yarınını dıu;ılnen her vatanseverin borcudur. Laiklik prensibi din aleyhtarlığı değildir. Bir gün bu prensibin dini yücelttiği anlaşılacaktır. Bir mlille- ti dininden ayırmak kabil nlnıadığı gibi. asla arzu Hllleı-ok değildir. Fakat bu çile çekmh mil- leti sahte ş»_vhlf*rln istismarcıların, hakikt? dinle ilgisj olmayan hurafe- lerin esiri olmaktan kurtarımnâk şarttır. JDDin. maddi ve manevi te- mizlik yvoludur; iİptidailiğin, ceha- letin, sefaletin, nıodı—nlyı—t düşman - Tıiğının vasıtası değil!.. Bunların ha- kiki dlndnrlıkhı llı.'isi mklur şöyle diy ordıını. “Yurdıı her kbşe- sinde camileri doldurup taşan küt- lelere. uyanık fikirli. açık düşünce- H. iyi ahlâklı din adamları marite- tiyle mânevi ve ahlâki yükseliş aşı- lanabileceği gibi, bir takım ehliyet- Gizler mrufından akla ve hakiki di- lelnrlnılıdı— olduğu g ulııde de. yalnızken bir defa bile Al- du»ünmewıı. her meydan nut- kıımı Allahla başlayıp Allahla biti” ren, alıdmı almadan mnamaz kılan dentagog politikacının tutumu ye- rine; rehberi samimiyet olun ve ket menfaatini ön plâna alan ciddi tedbirleri arayıp lııılnııueak bu millete yazık olaca H em İslâmiyet esaslarını. hem de Cumhuriyet kanunlarını hiçe sa- yarak. “D.P. vi tutmayanlar kâfir- dir” diyen ve kardeşi kardeşye kırdı- racak telkinler yapan Ödemişli vâ- izin affı konusundaki Meclir müza- kereleri bir çok gerçeklere ışık tut- müuştur. llı-ııı prensiplere ve l(lmıllc—rıA bağ- a almamışlardır. CH P. hu hâdisede, küçük ve aldatıcı hesapları bir ta- rafa hmıkıp ana davaları ve gele- sİ olarıık hareket etmesini bilmişti. Türklyede. bütün siyasi purtile- rin, InkılApları korumak hususunda samimi şekilde Işbirliği yapmaları en doğru yoldur. Bu vapılmasa bile, zaman ispat edecektir ki, zafer de- magojinin değil. tarihin ukışını gö- rebilen ve büyük davalara sâdık kalabilen tarafındır. () Misal olarak, İçtihad der- e çıkan “Pek Uyanık Bir Uy- ku” başlıklı iki yazıya ve P. Safa'- nn “Türk İnkHâbına Bakışl h kitabındaki özetlere bakılabilir. ) Aıxts, 22 HAZİRAN 1957 4 .) d İ - ar” ad-