B e 4 ” SİNEMA ——— — —a aimi? Ç “Monika ile geçen yaz” j İsveç usulü... 1954 Cannes Festivalinde armağan kazanan “Cronache di Poveri Aman- ti - Fakir Âşıklar Hikâyesi” yle dik- kati çekti. Vasco Pratolini'nin İtal- yan faşizminin ilk yıllarındaki Flo- ransa'yı anlatan aynı addaki roma- nını neorealist bir Üslüpla perdeye aktarıyordu. Neorealizmin “801” ka- nadına mensup olan Lizzani aynı hu- susiyetleri, gazeteciler çevresini ele alan “Lo Svitato” sunda da gösterdi. o De Seta: 34 yaşında. Mi- Rejisör asistanlığı Ti ardın- Vittor marlık ta.hsıl etti. i Pisci Spn- şarıyı göste d Francesco Maselli: Dünyanın ta- nınmış rejisörlerinin en genci. HenÜüz 27 yaşımla olan Maselli 16 yaşınday- ken dokümanter filmcilikle ışe baş- ladı. 1950 de çevirdiği “Bambini - Ço- şehir çocuklarımn muhtel f o adınlar” (1953) filmin- zndunda asıstanlık yaptı, İ- kincisinin “Amore in Citta - Şehirde Aşk” (1953) filminin bir epizodu için hazırladığı senarvoyu filme aldı. 24 madığını ortaya koydu. Venedik Fea- tivalinde armağan kazanan bu eser- de, başıboş bir hayat süren yüksek sınıfta. gençlerinin savaş lecek bir incelik ve ustalıkla anlatılı- yordu. Visconti ile Zavattini gibi iki büyük rejisörün tesiri altında yetiş- mesine ve genc yaşına rağmen Ken- disine mahsus bir Üslüp sahibidir. Polonya ndrzej Wajda: 30 yaşında. Son Cannes Festivalinde "“Kanal” fil- miyle kendini tanıttı. Alman işgali altındaki Varşovanın rında mukavemet harbine girişen kadınlı erkekli vatanseverlerin hikâ- yesini, aşklarını, korkularını, düşün- celerini hiçbir yapmacığa — kapılma- dan anlatan bu filmden Üç yıl önce ilk filmi Pokolenie-Genç nesil”de ay- nt konuyu başka bir açıdan aynı us- talıkla ele almıştı. Türkiye 97977 ? .... . Yunanistan Nüaıs Kunduros: 29 yaşında. Güzel Sanatlar Akademisinden mezun. 1952 yılı başına kadar Makronissos adında sürgün kalan Kunduros, Atinaya dönünce birkaç kısa film çe- virdi. Pısırık, kendi halinde bir ban- ka memurunun, kendisine çok benzi- yen müthiş bir haydutla karıştırılma- sından doğan maceraları zahlren fantastik bir tutumla, aslında Atina- da küçük memurların yaşayışını, "ayaktakımı” çevresini büyük bir gerçekçilikle anlatan “Atina Cana- varı” onun ilk uzun filmiydi. Kendi kendini yetiştirmekten doğan e- meklemenin izleri de hırkedilmekle birlikte, “Atina Canavarı” büyük isti- dat sahibi bir sinemacıyı müjdeliyor- d ichael Kakoyannis Kunduros'tan iki yaş küçük olan Kakoyannis daha çok film çevirmiş, batıda da daha çok tanınmıştır. İngilterede aktörlük tah- sili gören Kakoyannis sinemacılığa 1953'te başladı. İlk filmi “Atinada Pazar” Clatr ile Becker'in tesirlerini taşıyan bir komediydi. Bir piyesten aktarıları ikinci filmi “Stella” (1954) Amerika yabancı filmlere verilen ar- mağanı kazandı. İngiliz fotoğrafçısı Walter Lassaliy ile Ydra adasında baştan sona kadar stlüldyo dışında çe- virdiği “Siyahlı Kız” (1956) alelâde bir konudan hareket ederek bir çev- reyi ve o çevrenin insanlarını başa- rTiyle tasvir eden, ilk filminin aksine tamamiyle orijinal özellikler taşıyan bir eserdi. Filmler “Çöl Esrarı” L âle Filmin geçen yılki çocuk bay- amında İstanbulda, bu çocuk bayra.mmdı da Ankara'da oynattığı “Yaşayan Çöl - The Living Desert” adlı dokümanter haklı olarak büyuk bir alâka toplamıştı Bu alâka bazı sebeblere dayanıyordu. Birinci & dokümanter film Türk seyircisi ır—m yenilikti. İkinci Dünya Harbini tan haber filmlerinden derlemeıerlo, canlı-resimlerin dışında — sinemaları- mız yıldızsız film gösterme itıya,dııı- da değildiler. Ayrıca “Yaşayan Çöl” hakikaten güzel bir filmdi. Walt Dıs- ney'in zorlama iyimserliğine rağmen, ölü gibi görünen çölde kaynaşan ha- yatı fotokrafçılar büyuk bir başarıy- la tesbit edobılmîşl “Yaşayan Çöl”ün kazandığı başarı Uzerine ız.dı- 'Çöl Esrarı” diye ad- landırılan, “True- I,ıfe Adventure" se- risinin ikinci eseri “The Prairie - Kaybolan Ova”, aynı tarafından, aynı çalışma şekli vi nı Üslüblu hazırlandığı halde ilkinin başarısına ulaşamıyor. “Çöl Esra- ' gibi budalaca takılan adı unutup filmın asıl adı “Kaybolan Ova”yı dü- Ünü u dokümanterin bahsi ge- cen ovamn hangı şartlar altında kay- bolduğunu, orada yaşayan hayvanlar ve bitkilere bu değişme sırasında ne olduğunu anlatması gerekirdi. Dis- ney'ın James Algar idaresinde hazır- lanan filmi bu noktalara zaman Za- man yanaşmakla birlikte, malüâm 1- yimserlik havası içinde asıl meseleye hiç girmeyip devamlı teğet geçiyor. Disney'in cocuksu re, filmin çekildiği kır faresi peşinde Koşmakla geçiren, et yiyen memelilerin, yırtıcı kuşların ve yılanların bir sonra aç- hktan ölüp nesillerinin tükenmeleri, ovaların ise çabuk Üreyen bu fareler- lan ovada ya hatını ne kendilerinden kuvvetli hay- vanlar, ne yangınlar, ne de su baskın- ları bozmuyor. “Cinderalla”nın, “Pe- “Kayholan Ova”nın “Yaşayan Çöl” den daha ilgi çekici, onun canlılığına yaklaşan tek bir sahnesi yok. Ne buz- da kayan ördekler, ne yavru doğuraa bizon, ne de “İl Tr. vatore" müziğiy- relerin macerası “Yaşayan Çöl”de za- ten kâfi derecede venlmışu Bu 8e- fer birçok boratuvar sahnelerinin de ilâvesiyle bir tŞkmrlama olmak- tan ileri geçm “Yaşayan Çbl" ile dokümanter fil- min zevkine varan seyircilerin “Kay- bolan Ova"'nın tesiriyle hayal kırıklı- çen yılın Cannes Festivali hbirincisi ; Monde du ce - Sessizlik Dünyası” dokümanter film zı vkini fazlasıyla tatmin edecek Kadar mü- kemmel bır eserdir.