YURTTA OLUP BİTENLER İstanbulun imarından bir görünüş Büyük şehirlerin seçim kozu hayal sukutu öldürücü darbe tesiri yapabilirdi. Kaldı ki D. P. nin seçim- leri öne alması için mllhım sebebler vardı ve bunların başında H P. nin son fevkalade gelişmesi ;:elıyordu. Hür. P. elemanlarının yüzde doksan- beşini D.P. den alıyordu. Daha mühi- mi Hür. P. gün geçctikçe kuvvet ka- zanıyor, âdeta 1946-1950 D. P. sine bel bağlavıp ta hayal kırıklığına uğ- rayan eski demokratların bir iltica- gâhı haline giriyordu. Meclise D. P. listesinden aday — gösterilerek giren Hür. P. kurucularının seçim bölgele- rindeki hakıki kuvvetlerine gelince bu, D.P, nin meçhulü değildi. Bu- gün Hür. P. nin çekirdeğini teşkil edon milletvekillerinin 1954 seçimle- e D. P. listelerinin lokomotifliğini yaptığmı unutacak ada zaman henülz geçmemişti. Üstelik bu küçük yeni parti, gerek ispat hakkı bayrağı ile gerek basın hürriyetine »bağlılığı ile hâlâ 1946-1950 devresinin müca- delelerine bel bağlıyanların teveccü- hünü kazanmakta büyük — avantaja sahip bulunuyordu. Diğer taraftan eski bilyük parti C.H.P., hayat paha- yüzünden kendisine bazı Ümitlerin hbağlanma- siyle yeni seçimlere1954 ten çok fark- h şartlarla girecekti. DP. yi idare edenlerin ige bu hakikatı görmiyecek kadar politikanın yabancısı olmadık- ları muhakkaktı. Muhalefet partileri- ne hakinı olan bazı kompleksler ve bilhassa zamanın kısalığı yüzlünden tahakkuku pek güçleşen işbirliği ih- timalleri ise yeni secimlerde D.P. nin kazanma şansını derin bir şekilde ze- deliyebilirdi. Bunu D.P, milletvekilleri ileri gelenleri de görüyorlardı Muhalefet bu llmıtledlr , —— maaına rağmen. seçimler öne alınsa da, reken şartlar temin de mücadeleye gıreceklerıni beyan etmekten çekinmiyordu. İstis- nasız bütün Muhalefet partileri teş- kilâta seçime hazır olmaları emrini vermişti. Diğer taraftan bütün mu- halefet ileri gelenleri seçim mücade- lesine vakit kayhbetmeden girişmişler, se maya niyetli görünmüyor u. lar bir D.P. kongresinden diğerine koşarken, “İktidarın başı” Karadeniz gezisine hazırlanır,Devlet Başkanı da yurdun muhtelif bölgelerinde temas- lar yaparken Muhalefet de boş dur- muyordu. Seçimlerin tarihi ilân edil- mese de vatan sathı seçim havası yaşamaya başlamıştı. D.P. çevrelerinde Ama her şeye raâmcn yaklaşan se- çimlere en fazla ehenimiyet veren ve onun yüksek kademeleriydi. Bılha.ssa “İktidarın başı”, seçimlerin tarihıni tesbit etmezden önce, durumu yakinen bilmek ihtiyacındaydı. Bu ge- beple Menderes, bu haftanın başında Ankaraya döndüğünde —bakanların bazı memleket köşelerinden edindik- leri intibaları dikkatle dinledi. Tevfik İleri, Celâl Yardımcı gör- düklerini anlattılar. Umumiyetle De- mokratlar nikbin görünüyorlar ve hadiselere pembe gözlüklerle bakı- yorlardı. Büyük kitlenin D.P, ; yüz den kendilerini KHuvvetli hissediyor- lardı. Handikap hizipçilik ve onun neticesi olarak Hiülr. P, nin gelişme- siydi. Başbakanlıktaki istişareler bütün D llşllnünllı ki, İstanbulda. daha V. yıl konlarında bir İbrani tarihi basılmıştı, XVI. vuıul orta- larında (1567). ilk Ermeni matba- ası, XVEE ıllnılda (1627) ilk Rum matbaası kurulmuştu. Fakat kendi Türk - İslâm eserlerini basmak ka- bil olmamıştır. Bazı kaçak matbaa- lar kurulmuşsa da, yakalanınca yerle bir edilmiştir. Şeyhülinlâm — Ahdullah Efendi, 1726 da. birçok kayıt ve şurtlarla, kitap banmanın dinimize aykırı ol- madığı yolunda fetva vermek cesa- retini gösterinceye kadar, Batı ill- kelerinde matbaacılık çok Herlemiş- ti. Bu fetvaya dayanarank. Salt F- fendi ile İbrahim Müteferrikanın ilk Türk matbaasını kurmak üzere Ü- çüncü Ahmetten aldıkları ferman, kurulacak matbaada din kitahı ha- sılamıyacağını ve basılacak başka exerlerin de önceden din üleması ta- rafından gözden geçirilip düzeltile- ceğini belirtiyordu. 1578 de. yani modern asftronomi- nin kurucusu sayılan Kepler hentiz 7 yaşında bir çocuk iken, İstanhul- daTakyeddin Aadlı bir heyetşinasın kurduğu rasathanenin nasıl bir cede yıktırıldığı malümdur. Zama- nın Şeyhülislâmı Ahmet SŞemsettin “gökleri tarassut etmek Üzere ra- sathane kuran devletlerin yakın za- manda zeval hulacağı” yolunda bir fetva vermişti. Aradan yüzyıllar geçip Batıda ilmi düşitnüş ve mlia- bet bilgiler geliştikten sonra, 1578 de astronomiye cephe alan kör ta- assup, hu defa kurtuluşu “astroloji” den. yani müneccimlikfen bekleine- ge başlad Eski Mezopotamyadan doğup, o- eski Yunana, İtalya- va atlıyan “a%trolo,ıl” Avrupadan artık kay- rihi pek acıklı “müneccim” hikâye- leriyle doludur. Yakın bir tarihte, “bngün taarruz İçin eşref gitln de- gildir” yolundak; safsatayı, asaker- lik ilminin ve müsbet düşüncenin i- caplarına üstün tutan geri zihniyet, Osmanlı ordusuna Nizip muharebe- sini kaybettirmedi mi? Osmanlı or- dusunu ıslah etmek üzere mlitehas- a8 olarak Türkiyeye getirilmiş o— lan meşhur Alman subayı Molt “müneccim Türkiyeden kmuldıığu gün Türkiye kurtulacaktır” demiş- ti Büyük Frederik'in zaferlerine hayran kalan Üçlüncü Mustafa'nın. Ahmet Resml Efendiyi elçi sıfatiyvle Prusya sarayına yolladığı ve Fre- derik'ten üç “müneccim” istediği de meşhurdu "arlta kulhnmnnın şeriate ay- kırı sayılmıssı, diş polütikıymızın ve ittifaklarımızın bile dini “fetva” tar- la idareye kalkışılması, bu milletin Ka AKİS, 22 HAZİRAN 1957