CEMİYET Hüseyin Suhraverdi "Ferahnâk * B ağdat Paktı Başbakan Başbakanlarının İs- tanbulu —ziyaretleri her zaman böyle resmi misafirliklerde görülen muntazam organizasyon ve plânlı eğ- lence havası içinde geçmedi. İslerin karışmasında ve arada bir plânsız eğlencelerin zuhurunda hem misafir- lerin rolü oldu, hem de ev sahipleri- nin. Bilhassa pek Canlı ve şen bir zat olan Pakistan Başbakanı Ekselans Suhraverdi'nin sık sık eğlence yerle- rinde kendine tanıdığı alkol istih- kakında gayet cömert davranması, “ateş- bastığını" ileri sürerek ceketi ni çıkarması ve hele komşu masaları sempatik bulduğu takdirde o yerden gitmekte isteksizlik göstermesi, ha- zırlanmış programı bir hayli aksattı. Misafirleri ağırlamakla mükellef ze- vat ta, meselâ hava meydanına gidi- lirken Başbakanların otomobili yeri- ne başka bir arabayı takip etmek su- retiyle, programa yenilik katmakta onlardan aşağı kalmadılar. T srail Başkonsolosu Salı günü ara- larında birkaç başmuharririn de bu- lunduğu küçük bir gruba evinde bir kokteyl verdi. Bir ara sayın konsolos, 'şimdi size bir film göstereceğim a- ma peşinen söyliyeyim ki bunun pro- pagandayla uzaktan yakından en u- fak alâkası yoktur" dedikten sonra projeksiyon makinesinin başına geç- İsrail'in başarılarını, kalkınmasını, askerı zaferleri vesaireyi anlatan bır filmi kendi eliyle gösterdi. Kokteyl- den çıkarken davetlilerden biri, "İn- saf yahu, bu filmde propaganda de- ğilse..." deyince bir başkası, — "Niye AKİS, 2 ŞUBAT 1957 sasıyorsun? Konsolos bizim düşünce iklimimize pek güzel intibak etmiş, kelimelerin muz gibi ne niyetine kul- lanılırsa o mânaya gelebileceğini öğ- renmiş Memleketin vahim meselelerle kar- şı karşıya bulunduğunu zanneden bedbin vatandaşlar varsa yüreklerine su serpilsin. Zira Türkiyenin idare e- dılış tarzıyla yeni yeni alâkalanma- ğa başlamış şuurlu ve ateşli gençle- rimizden tutun da, kendi sahaların- da gene kendi tabirleriyle, "Ömür tüketmiş" yaşlı başlı akıldanelerimi- ze varıncaya kadar bütün münevver- lerimizin arasında geçen hafta cere- yan eden en şiddetli münakaşalar şu iki mevzua dairdi: Raks ve saz. Fil- hakika Hür. P. Gençlik Kolu kongre- lerinden birinde yalnız Rock'n Roll' dan bahsolunarak bu frenk usulü gö- bek atmanın yasak edılıp edilmemesi görüşülürken — Öte nda — üstad Refii Cevat Ulunay 1le ustad Münir Nurettin Selçuk alaturka — musikiye dair gazete sütunlarında müthiş bir münakaşaya tutuşmuşlardı. Hele bu ikinci tartışma müsikimizin nasıl okunulacağından ziyade insanların birbirine nasıl okuyacağına dair Öğ- retici misaller verdiğinden büyük bir alâkayla takip edıııyordu etro-Goldwyn - Mayer, Colombia, Twenty Century - Fox, Warner Brothers gibi şirketlerin umum mü- messili ve Akdeniz memleketleri sa- tış menajeri Charles Franklin Boldwin riyasetinde hukuki ve mali müşavir- lerden mürekkep bir heyet Pazarte- si günü İatanbula geldi. Daha sonra Ankaraya giden heyetin niyeti alâ- kalı bakanlık mensupları ile görüşe- rek vergi vesaire gibi mevzularda bazı işleri halletmekti. İmkânsızlık- ları yenmekle meşhur Amerikan filmcilerinin bu işi de başarmaları beklenmektedir. e ançuryadan 43 kişilik Türk ka- filesi geldi ve Macar mültecileri için hazırlanıp boş kalan misafirha- neye yerleştirildi. Kafile mensupları hürriyetsizliktten — muztarip — olara kaçtıklarım ve ömürlerinin geri ka- lan kısmını ana vatanda hür ve me- sut geçirmeyi umduklarım beyan et- tiler. Irkdaşlarımızın bu ümitlerinin tahakkuku bütün vatandaşların can- dan temennisidir e Antartka İle "Kültür" münasebetle- rimiz gelişiyor. Olgunlaşma Ens- titüsü Amerika'dan gelecek bir elbi- seye karşılık "moda elcisi" vasıta- sıyla buradan oraya modernize edil- miş bir Türk elbisesi gönderileceğini müjdeledi. Darısı romanlarımızın, pi- yeslerimizin başına anuni giriş muamelesi yaptırma* dan geldikleri için memleketleri ne iadeleri düşünülen Üç Yugoslav kı— zından ikisi sen anda bu akıbetten kurtuldular: Ankarada sigortacılık eden iki genç hiç görmeden kendileri- ne talip oldular. Bu suretle gençlerin mesleklerı de bir yenilik kazanmış ldu: "Beynelmi lel kısmetsızlık si- gortası". Fenerbahçe Klübünün siyasi parti haline getirilmesi teklifine baka- rak ilerde memleketimizin idaresin- de sporun mühim rol oynaması ihti- malini düşünen İstanbul'un on küsur tanınmış erkeği Hilton'un dondurul- muş havuzunda patinaj öÖğrenmeye başladılar. Bu spor siyaset meraklı- ları için bilhassa faydalıdır, zira düş- meden kaymasını ve kafa kol kırma- dan düşmesini ogret hafta onaco halkı top yunca sevinçle saymaya 21 pare top atımından sonra halk 22 inci topu merakla bekledi. Fakat 22 inci atış yapılmadı. 21 pare top, Monaco Prensesi Grace'ın bir kız ço- cuğu dünyaya getirdiğini haber veri- yordu. Monacolular ve Prens Rainier prensliklerinin kız da olsa bir varise sahip olmasını sevinçle karşıladılar. Haberi —memnuniyetsizlikle karşıla- yan PrensesGrace'ın Amerikada bu- lunan babası John Kelly oldu. Kendi- sine müjde verildiği zaman, "Vay ca- nına! Ben erkek istiyordum" dedi. Geçen Çarşamba sabahı, seslerini du- başladılar. Lusyen Avunduk ve Sonia Ebüzzi- adan sonra Ankaraya Uçuncu ec- nebi “güzel sarışın gelin" geldi. Bu seferki Finlandiyalı. Liisa Portanen ile Konya milletvekili Muammer O- buz'un nikâhları geçen hafta kıyıldı. Zeyyad Ebüzziya'nın da Konya mil- letvekili okluğu düşünülürse "Konya milletvekilleri — dinimize yenı yeni müminler kazandırıyorlar"” demek icap edecek. Liisa Portanen - Muammer Obuz Bir - yastıkta kocasınlar 27