K A D |1 N Sosyal Hayat Zevkli bir ders Geçen hafta Cuma günü Refia Ata- sagunun Kavaklıderedeki — evine Foto muhabirleri bütün davetlilerden daha evvel geldiler. Flaşlar kucakla— rında, yanyana oturdular ve bekl meğe başladılar! Merdivenlerde adım sesleri ve gülüşmeler vardı. NShayet misafirler göründü. Bunlar renk renk kabarık etekler giyinmiş, minimini küçük kızlardı. Ev sahibesinin elini sıkar sıkmaz aynanın karşısına ge- çip eteklerini kaldırıyor ve $ilponla- rını kabartıyorlardı. İçeriki salonda güzel bir çay sofrası hazırlanmıştı. Türk - Amerikan Kadınları Kültür Dernegının Misafir Agırlama kolu "Çocuk partileri nasıl verilir" isimli tatbiki bir ders hazırlamıştı. Bu derste çocuklara yeni oyunlar öğreti- lecek ve anneler sohbet ederken onla- rın da hoşça vakit geçirmeleri temin edilecekti.. Tanışma ve birkaç oyun ocuklar birbirleriyle tanıştırılma- lardı. Fakat gene de hepsi annele- rinin, eteğinin dibinde durarak uzak- tan bırbırlerını tetkik etmeyi tercih ediyorlardı, İlk anda zorlama yapmak doğru değildi. Nasıl olsa birazdan, kendi kendilerine anlaşacak ve adeta at koşturacaklardı. Misafir Ağırlama kolunun Amerikalı Başkanı Mrs Clarke şimdilik, onları birer şekerle oyalamayı tercih ediyordu. Fakat raz sonra ayakkabılarını çıkararak dizleri bükmeden dört ayak üstünde koşmayı çocuklara öğretecekti ve ka- barık pembe entarili küçük Yasemin Gökoğlu büyük bir maharetle hoca- sını taklit edecekti. 'İkinci oyun, nisbeten daha sakin bir oyundu. Çocuklar iki gruba ay- rılmışlar ve karşılıklı yere oturmuş- lardı. Herkes olanca kuvveti ile, orta- daki bir balonu üflüyordu. Böylece karşı tarafa gol atan kazanıyordu aha oynanacak çok oyun var- dı. Küçük Michelle Clarke gahba en çok mendil kapmaca oyununu sev- mişti. Zeynebe gelince, kaşığındaki patatesi düşürmeden koşma işine ba- yılmıştı. Tabii bazan patatesi eliyle tutuveriyor ve sorup, devam ediyordu. Çocuklar bu oyunları öğre- nirlerken iyice kaynaşmışlardı. Yan- daki salona geçivermekte — sözbirliği etmış gibi, birden ortadan kayboldu- lar Annelere ders Ders — almak sırası annelere gelmiş- ti. Misafir Ağırlama kolunun Türk Başkanı Refia Atasagun, anne- lere istedikleri izahatı verirken, bir- çok yeni oyunlar Ööğrenildi. Meselâ çocuklar yere halka olarak oturtulu- yordu ve hepsinin eline birer patates veriliyordu. Yalnız çocuk miktarın- dan bir patates eksikti. Müzik başlıyor, ve bu müzikle çocuklar patatesleri birbirlerine geçirmeğe — başlıyorlar- dı. Müzik durduğu anda, patatesi alamayan çocuk oyundan çıkarı- lıyordu ve oyun gene bir patates daha eksiltilerek ediyor, en son patatesle kalan — kazanıyor- du. — "Sardalya balığı" oyununda ise saklanan çocuğu bulan çocuk o- nun yanma saklanıyordu ve neticede çocuklar sardalya gibi — istif edilmiş vasiyette bir yerde — bulunuyorlardı. Kız ve oğlan çocuklarının bulunduk - Kavaklıderedeki toplantıda, çocuklar oyun öğreniyor Büyükler işin tadını daha iyi çıkardılar Çocukların çay masası Usluluk — mükâfatı lan toplantılarda, kız çocukları birer ayakkabılarını çıkarıyorlardı ve on- lan bulan oğlan çocukları sahipleri- nin ayağına geçiliyorlardı. Tabii so- na kalan dona kalıyor ve oyunu kay- bediyordu. Sofra Refıa Atasagun annelere daha bir- oyunlar öğretecekti. Çünkü e- unde kaim bir kitap vardı. Fakat bu sırada yandaki odada oyuncaklarla oynayan çocuklar salona hücum edi- Verdıler Bir ses duyuldu: — Ben acıktım!." Sofra zaten çoktan hazırdı. Ta- vandan indirilmiş pembe kâğıt kurde- leler masayı dört bir taraftan yaka- lamış gibi duruyordu. Mademki ço- cuk toplantısı idi, masa yalnız çocuk- lara aitti. Orada herşey renkli ve gü- zeldi. Her çocuğun önünde kâğıttan renkli tabaklar, gene kâğıttan şeker— likler vardı.. Zaten gayet zevkli ve iç açıcı masa Örtüsü de kâğıttandı. cuklar neş'e ile karınlarını doyurur- ken anneler büfenin üzerindeki çay- larını aldılar ve gine büfenin üzerin- de duran kâğıt tabaklara kendi ken- dilerine servis yaparak — koltuklara yerleştiler. Artık serbest saat gel- mişti. Türk ve Amerikalı anneler her mevzu üzerinde konuşuyorlardı. Kaynaşma Yemek bitince Mrs Clarke çocukla- ra birer düdük dağıttı. Ev sahibi olan tek erkek çocuk Hakkı Atasagun yandaki odada trenim kurcalarken kızlar onun etrafım sardılar ve dü- düklerini çalmaya başladılar. Birkaç dakika sonra da kaynaşma tam olmuştu. Odalar birbirine karıştı. Çocuğun biri masanın altına sakla- nırken, diğeri kanapenin altından çı- kıyordu. Kaynaşma olduktan sonra anneler için, yapılacak yegâne şey bu kaynaşmaya katılmaktan ibaretti. AKİS, 2 ŞUBAT 1957