Inönü konuşuyor smet İnönü söze, görülmemiş teza- hürat arasında başladı. Pek âlâ denilebilirdi ki çok partili hayata ge- çişimizden bu yana hiç bir lider, hiç bir kongrede bu kadar heyecanla al- kışlanmamıştır. Delegelerin ve se- yircilerin arasında , gözleri yaşaran- lar çoktu. Bu, mütemadiyen sıkıştırı- lan hislerin patlaması neticesiydi. Za- zaman, istediklerinin ellerini sıkmaktan alıkoyulanlar, taşmışlar- dı. C. H. P. Genel Başkanı söze baş- layınca, ele aldığı temanın Dış hadi- seler olduğu hissi uyandı. İsmet İnö- ü dünyanın durumunu belirtti. Ka- naatınce yeni bir Dünya Harbi İhti- mali uzaklaşmıştı ve barış emareleri gorülüyordu. İnönü Orta Doğu ve Macaristan hadiselerinin kısa kuvvetli bir tahlilini yaptı. Birleşmiş Milletlerin ve Atlantik it- tifakının tahliline geçti. FFakat bir nokta dikkati çekiyordu: Hüküme tin takip etmekte olduğu polıtıkadan tek kelimeyle dahi bahsetmedi. Tah- lillerini ajansların ve dünya gazete- lerinin verdikleri bilgiye dayadığı se- ziliyordu. Nitekim dünyanın manza- rasını çizdikten sonra şöyle devam etti: "Cihan sulhunun buhranlar içinden selâmet yolu aradığı bu —günlerde Türkiye, istikrar ve millt tesanüt ül- olarak vazife görmek mevkiin- Bu vazifenin ifa — edilebilmesi iç meselelerin hallolunmasına ve dış meselelerde memleketin her hâlde ya- nsım geçen muhalefetle görüş birli- ğinin aranmasına bağlıdır. Dış mese- lelerde İktidar yalnız muhalefeti de- ğil, hatta Büyük Millet Meclisini ha- berdar etmemek yolunda inanılmaz bir ısrar ile devam etmektedir. Ame- rikanın ve NATO'nun müttefikler a- rasındaki ihtilâflardan — acık, kapalı şikâyetler ileri sürdükleri hissolunu - yor Hayati ehemmiyeti olan mlarda gecende Bağdat" teblıgmde oldugu gibi bize yeni taahhütten tev- cih etmek ıstıdadında olan kararlar- da yet Kıbrıs meselesinin seyrınde bılgıden mahrum bir halde ugumuzun umumı efkârca bilin- mesını isterim." Bunun ifade ettiği manâ acıktı: Muhalefet Hükümetin Dış politikası- nı desteklemiyordu. Bu politikaya muhalif — miydi ? ayır! — Taraftar mıydı ? Hayır! Bilinmeyen bir mevzu- da ne muhalif olmak, ne de taraftar olmak bahis mevzuuydu Böylece ilk defa, bir perde kaldırılmış İsmet İnönü bunun umumt bilinmesini istediğini bilhassa rüz ettirdi. Fikrinin alınmasına lü- zum hissedilmeyenlerden, — yapılanla- rın hiç olmazsa manevi mesuliyetini kabullenmelerini istemek elbette ki hiç kimsenin hakkı değildi. C.H.P Genel Başkanı bugün Muhalefetlerin "“memleketin her halde yarısını geç- tiğine de işaret etti. Muhale- fetler, şüphesiz, Dış politikada da AKİS, 22 ARALIK 1956 millet hayrına olduğuna inandıkları yolda çalışacaklar, fikirlerini sorul- masını beklemeden — söyliyeceklerdi. Nitekim İsmet İnönü bunu söyledi. Demokrasinin lüzumu nönüye göre medeniyet ailesi için- de yaşamamız, Demokratik rejime sadık kalmamızla kabildi. Bu rejimi reddettiğimiz veya Demokrasinin bi- ze göre olmadığını ilan ettiğimiz gün -Demokrasinin bin türlüsü yoktu, bir türlüsü vardı ve biz İkinci Cihan Harbinden sonra o çeşit İdareye geç- meye teşebbüs etmiş, — 1950'de onun icabını yerine getirmiştik- medeniyet ailesinin bir uzvu olmaktan çıkardık. İnönü, bu mevzuda tecrübesini şöyle konuşturdu: "Devletler birbirleriyle olan siyasi münasebetlerinde iç reji e a- lâkadar olmazlar zannolunur. Dev- letlerin, menfaatleri icap ettirdiği va- kit, bılmem hangi rejimde olanlarla da ittifaklar yaptıkları da doğru- dur. Ama Devletlerin, medenıyet sevi yasinde, birbirine eş olan veya olma- yan gözlerle — baktıkları da bır ger- çektır Demokratik rejimi, insan Haklarını geniş ehemmiyette bir mil- li mevzu olara ıdaremıze esas ad- detsek çok doğru olur." Eski Devlet Başkam sonra, bugün içinde bulunduğumuz levhayı birkaç fırça darbesiyle çizdi. Basının Ada— letin, Üniversitenin ve nihay tandaşın altında tutulduğu baskıları misallerle anlattı, İktisadi bozukluğ! bahis mevzuu etti. İnönü bilhassa ha— üzerin- kim ve mahkeme meseleleri de durdu Turan Güneş Zafer halesi YURTTA OLUP BİTENLER Teşhisten sonra tedbir Fakat İnönü, teşhisle kalmadı. ki ne yapılmalıydı” Muhalefet lı— deri bunu da s l imdi yalmz İktidarın değil, bütün siyaset ricalimizin bir noktayı sükünetle göz önünde tutmalarım tavsiye etmek isterim. — Türkiyeyi demokratik rejime ve insan hakları- na riayet etmeksizin idare etmek im- kânı kalmamıştır. Bugünkü İktidar demokrasi adım —muhafaza ederek, ciddiyetle şikâyet — olunan bir idare urmak için akla gelebilecek her ted- biri almıştır. İşte görüyoruz ki ted- birleri tesırlı değildir. Bugün yanlış muameleye sevk edilen her meslek- ten memur yarın âmme vicdanı Ö- nünde mahküm vaziyete düşmekte- dir. Pek masum ve pek mütevazi se- batlar bile en şiddetli baskıları âciz bir hale getirmektedir. Benim kana- atimce siyasi hayatımız mensupları- nın, birden silkinerek, — demokrasiyi bütün icapları ve — müeyyideleri ile derhal kurmak hamlesinin Zzamanı gelmiştir.." Nutuk son senelerin muhakkak ki en mühim nutkuydu ve İktidarla Mu- halefetlerin karşılıklı münasebetle- rinde bir yeni devri açıyordu. B.M.M. Talihsiz D. P. hafta, D. P. için uğurlu bir haf- a olmamalıydı. Feridun Erginin Bütçe komisyonunda ortalığı hallaç muğuna çevırmesinden iki (Bk: İk- tısadı ve Mali sahada), İsmet İnönü- nün aceralar Beldesi"ndeki par- lak nutkundan bir gün sonra P. Büyük Meclıstekı bir müzakere sıra- sında 1954'ten bu yana, şüphe yok, en büyük hezimetine uğradı. D. P. mağlubiyeti, belki de hıçbır zaman böylesine aşikâr bir manzara alma- kafı gelmeyince bizzat Adnan Men- deres, hem de tam sekiz defa kürsü- ye çıktı.O da açık verince,bir seyahat ten dönen Celâl Yardımcı ayağının tozuyla yardıma koştu. Bütün bu tedbirlere rağmen Hür. P.nin genç sözcüsü Turan Güneş, muhakkak ki zabıtlarda daima mümtaz yer işgal edecek zafer — kazandı. Doğrusu istenilirse bu zaferınde ken- di meziyetleri kadar davasının haklı— lığı da rol oynadı. Mesele,. "Prof. Turhan Feyzioğlu meselesi" idi. Bu meseleyle ilgili olarak üç Mu- halefet partisi temsilcisi - tarafından üç sözlü soru verilmişti. Soru sahip- lerinin C.M.P,. lisi Tahir Taşar. Hür. P. lisi Turan Guneş, C.H.P. lisi Nü- vit Yetkindi. Fakat Tahir Taşer kir sözünden dolayı Başkan tarafından dışarı çıkarılınca ve Nüvit Yetkin kendi kendine bir açmaza iri mücadelenin bütün yükü gen Güneşin omuzlarına yıkıldı. ri çok çetindi ama, Hür. P. sözcüsü 7