22 Aralık 1956 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 25

dır? Umitlerı ve istikbalden bekle- dir dikleri ne Bu suallere Ankara Hemşire Te- kâmül Kursu ögretmenlerinden hem- ire Türkân Gürkan cevap vermiş- tir. İstanbulda, Hemşire Okulunu bi- tirmiş, bir sene Anadoluda çalışmış ve tek başına elli yataklı bir hasta- hanenin hemşireliğini yaptıktan son- ra İngiltereye gitmiş, orada "Post - Graduate" kursunu tamamlamıştır. Bir kardeşi daha hemşire, bir diğeri ise — doktordur. Hastaya bakmak, onu maddi ve manevi rahata kavuş— turmaya çalışmak Hemşire Türkân için huzur verici bir şeydir.. Sessiz ve muntazam hastahane odaları ço- cuk yaşından itibaren onu cezbet- miştir.. Bir hemşirenin üç esaslı va- zifesi vardır. Birincisi, tabii dokto- run yardımcısı olmak ve hastanın i- lâçlarım vererek, ıgnelerını yaparak ateşıne bakarak hastal ığın seyrını her an takibederek onun tedavisine çalışmaktır. İkincisi, hastayı manevi ve maddi şekilde rahatlatmaktır İş- te bu ikinci husustur ki hastaya ba- kan kimsenin kadın olmasını ilk şart diye koşmaktadır. Çünkü hassasıyet ve incelik isteyen bu vazifeyi ancak kadınlar başarabıleceklerdır Umit— siz bir hastanın son günlerini müm- kün mertebe iyi geçirmesine yardım et mek veya iyi olabılecek bir hasta- cabeden enerjiyi ve gayreti, ya- aşılamak belki ilk bakışta insana zor gelecektir. Ama bunları başarmanın insana büyük ve eşsiz bir saadet vereceği de muhak- kaktır Hemşire hastasının arzuları— ı, dertlerini ve istediği şeyleri gözle- rinden okuyaca malıdır.. Hastanın rahatlaması mev- zuunda Hemşireye düşen vazife yal- AKİS, 22 ARALIK 1956 nız maneviyatı takviye Hemşire, hastanın elını kulaklarım hiç yüksi leyen müşfik bir anne, bir abla, bir kardeştir.. Hemşirenin üçüncü vazi- fesi odanın temizliğine ve intizamına dikkat etmek ve hademelere, yardım- cılara sık sık vazifelerini hatırlat- maktır. Temiz bir odada, bakımlı ve maneviyatı yüksek bir hastanın İyi- leşme şansı muhakkak ki artar değildir. Hemşireliğin ideali Turkan Gürkan bunları anlattık- tan sonra biraz durdu te. dedi, bir hemşırenın vazi- fele ri bu kadar geniş hudutludur. Bi- zim idealimiz de budur. Ancak bugün bütün bu güzel vazıfelerı lâyıkı ile başara bildiğimizi hiç birimiz iddia edemeyiz.. Bu idealin gerçekleşmesi için imkânların fazlalaşması şarttır... Şayet bir hemşireye muayyen adet- Kep giyen hemşireler . Her yatağa bir hemşire peşinde te hasta duşerse bu mümkündür. A- ma elli yatağa tek hemşire düşerse, elbette vazifeler tam olarak yapıla- mıyacaktır.. Yapılacak ilk şey mes- leğin propagandasına gırışmek genç kızlarımıza onu olduğu gibi tanıt- mak ve gerek maddi, gerek manevi bakımdan hemşireliği tatmin edici bir meslek haline sokmaktır.. Hemşi- re adedini fazlalaştırmak için, her geleni Hemşire Okullarına, kabul et- mek siyaseti, müsbet netice verme- mektedir.. Bilâkis talipler müşkülpe- sent bir seçime tâbi tutulmalıdır. Ma- nevi tatmin de maddi tatmin kadar mühimdir. Meselâ İngilterede Hemşi- reler çok fazla maaş almazlar; fakat hemşire olmak çok güzel bir şey te- lâkki edilir. Hemşire heryerde hür- met görür. Hastahanede çok çalışır, ma tam randıman verebilmesi için KADIN bu çalışma müddeti hiçbir zaman gün de sekiz saati geçmez. Buna muka- bil istirahat saatleri için butun kon- oru düşünülmüştür Ve — muntazam istirahat odaları, duş, kantinler hiç bir zaman lüks addedilmemektedir. Cebecide, yakında hizmete girecek o- lan Hemşire Tatbikat Okulu bu ba- kımdan çok ümit Verıcıdır çunku bu modern okulun moder stahane- sinde hemşire he hi durmadan zevkle çalışmak imkânlarını, hem de vazife saati haricinde dinlenmek fir- satını bulacaktır." Dünün bugünle mukayesesi on birkaç senedir mevcut oları hemşire tekâmül kurslarının da mesleğe çok faydalı olduğu muhak- kaktır. Okul mezunu hemşireler altı- şar veya sekizer ay devam ettikleri bu kurslarda yeni ihtisaslar elde et- mektedirler. Halk sağlığı, çocuk sağ- lığı, umumi idarecilik ve nezaret, hastahane idaresi, okul idaresi, eği- tim psikolojisi hemşırelıgın ayrı ayrı etüdler icap ettiren şubeleridir.. Bu kurslardan sertifika alan hemşireler Hemşire okullarında öğretmen hem- şire olarak vazife — görür veya fakır mahallelerde halk sağlığı, lığı mevzuunda koruyuc o nar, büyük bir cemiyet vazifesi yap- maya çalışırlar. Türkân Gürkan sözlerim şöyle bi- ttirdi.: "Yirmibeş sene evveliyle mukaye— bizde bir hayli ilerlemiştir.. — İstikbali olan bir meslektir ve bugün şartlar altında, verdiği zevk mahzur- larını veya — eksiklerini rahat rahat unutturabilecek kadar büyüktü 25