Gazeteciler Bitmeyen dâvalar a hafta Çarşamba günü İstan- buldaki Toplu Basın Mahkeme- sinden, hemen hemen yüzünden te- bessüm hiç eksik olmayan uzun boy- lu, geniş omuzlu bir adam, her za- mankinden daha emin adımlarla çıkı- yordu. Bu Halk Gazetesi sahibi Ra- tip Tahir Buraktı. Sahibi bulunduğu gazetede neşrettiği karikatürler ve yazılardan dolayı hakkında bir sürü dâva açılmıştı. O gün de Basın Mah- kemesi azaları, i lerinden olan Ratip Tahir Burakın beş dâvasına bakmışlardı. Bu dâva- ların hepsi de karara bağlanmıştı. "Oldu da bitti maşaallah" karikatüründen dolayı Başbakana ve muhtelif Bakanlara karşı suç işledi- ği kanaatına varan Hakimler Heyeti, Ratip Tahir Burak'ı 1 yıl hapse, 3 bin lira para cezasına mahküm et- mişlerdi. Fakat suç resmi sıfatı ha- iz kimseleri küçük düşürmek ve is- tihdaf telkin edebilecek neşriyatta bulunmak fiili olduğundan, ceza üçte bir nisbetinde arttırılmış ve netice- de Burak hakkında 16 ay hapis ve 4 bin lira para cezası hükmolunmuş- tu. Ayrıca Halk Gazetesi bir ay ka- patılacaktı ynı gün hükme bağlanan bir baş- ka dava da Halil Özyörük'ün muva- fakatiyle —açılmıştı. Dâva konusu yazıda, hakaret değil, tenkid görül- düğünden, Ratip Tahir Burak beraat i. Ayrıca dâva mevzuu üç ka- rikatür daha vardı. Fakat dosya münderecatından anlaşılan, — gerekli muvafakatin alâkalılardan — alınma- mış olduğuydu. O duruşmalar da ta- til edilmişti. öylece, resmi sıfatı haiz kimsele- ri küçük düşürmek veya bunlar hak- RADYO — ZAFER G örülmemiş şey! Devletin radyoları 17 Aralık Pazar- tesi aksamı "Radyo Gazetesi" saatınde Radyo Gazetesi olarak okudu, bilir misiniz? O Zafer gazetesinde çıkan başma- aleyi. Hem de, "Zafer'in baş- makalesi" diye değil. Hayır. Radyosun tefsiri diye. Radyo- nun gazetesi diye, Radyonun görüşü diye.. Başmakale satır satır, kelime kelime okundu. Zafer'in adından bahsedilmedi Gerçi Zafer'e başmakale ya- zan üstad Radyo gazetesini har zırlayanlar arasına da sokul- muştur ve o sıfatla oradan da para alır. Ama bir yazı yazıp ona iki yere satmak, sinekten bile yağ çıkarmaktan mühim Hakikaten pes! AKİS, 22 ARALIK 1956 Ratip Tahir Burak Sadık — müşteri kında istihdaf telkin edebilecek neş- riyatı şiddetle tecziye eden meşhur Basın Kanununun bir tatbikatına da- ha şahid oluyorduk. Burak, kararla- rı Temyiz edecekti. Fakat gazeteci- nin “müşteri"lik sıfatı kaybolmuyor- du. Zira birkaç gün evvel de Savcı- lık, Halk Gazetesinin son sayısında i -iki tanesi hariç- bütün karikatür, ve yazılarda suç bulunduğu 1ddıasıy— la gazetecinin ifadesini almıştı. Sovyet Rusya "Hakikat evi"nde Moskovayı ziyaret edenler, şehrin kenar bir semtinde muazzam bir bina görürler. Binanın alâka çekme- mesine imkân yoktur. Hemen her penceresinden ışık fışkırmakta- ır ve rinde, parl muazzam harflerle hakıkat kelimesinin Rusca- sı yazmaktadır. Bu kelime Pravda'- dır ve bahis mevzuu buna Sovyet Rus- yanın en yüksek tirajlı gazetesi, Ko- münist partisinin organı Pravda ga- zetesine aittir. Pravda yalnız Sovyet Rusyanın değil, —muhakkak ki. dün- yanın en büyük gazetelerinden biri- dir ve gene muhakkak ki son derece can sıkıcı bir gazetedir. Bunun sebe- bi nedir? Pravda'nın gazetecileri har türlü ilhamdan mahrum, alık kalem köleleri midir, yoksa partinin emir- lerini icra eden zeki, fakat tembelleş- miş insanlar mıdır ? İŞBİRLİĞİ Bir Muhalefet partisinin yıl- lık kongresi yapılıyordu. Ba- sına ayrılan masada gazeteci- lerle emniyet mensupları bir aradaydılar. İki taraf da keli- me sektirmeden not alırken, ga- zetecilerden birisi sivil polisle- re, "Nöbetleşe çalışsak" dedi. Ogleye kadar biz, öğleden son- ra da siz.. B abıâli'de bir Pazar günü ga- zetelerin nöbetçi istihbarat şeflerinden birisi, gece Eren— köyde yapılacak bir D. on. resi için, istihbarat defterıne şunları yazıyordu: "Gece Nö- isi arkadaşıma n P. Kongresi. Saat: 20. Mahalh polıs karako— lundan telefonla tahki İşte geçenlerde Pravda'jn gezmek işleri müdürlerinden etmek imkânını bu- lan batılı gazetecilerin zihnini kurca- layan sual bu olmuştur. Hakikaten bundan bir müddet evvel Moskovayı Zziyaret eden Hollandalı gazeteciler heyetine görmek istedik- leri bir. yer olup olmadığı sorulduğun- da gazeteciler "Pravda”" demişlerdir. Bunun Üzerine heyet mıhmandarları— nın refakatinde "Pravda evi" diye bi- linen müesseseye götürülmüştür. Pravda, Moskovanın merkezinden yarım saat kadar uzakta, fabrikaya benzeyen bir binada i basılmaktadır. Yazı işleri müdürü Jukov, uzun bo- ve şık kıyafetıyle kısa boylu ve kotu giyinmiş insanlar memleketin- de bir istisnadır. Jukov'un odası her- hangi bir yazı işleri müdürünün oda- sından farksızdır. Büyük çalışma ma- sası telgraflar, fotoğraflar, provalar ve kâğıtlarla doludur. Başının ucun- da Lenin ve Stalinin Tresimleri, sa- ğında kocaman bir televizyon, solun- a gene kocaman bir radyo vardır, duvarlar kamilen akaju kaplıdır. Pravda, halen 5,5 milyon basmak- tadır. 200 milyon nüfuslu bir memle- ket için bu tiraj pek yüksek sayılmaz.. Fakat Jukov, tirajı 10 milyona çıkar- mayı tasarlamaktadır Pravda Rus- yanın 17 şehrinde aynı anda basıl- maktadır. Bunu temin için Moskova- da hazırlanan sayfaların kuşeleri u- caklarla bu şehirlere gönderilmekte- dir Hattâ Doğudaki uzak şehirlere klişelerin vaktinde ulaşabilmesi için tepkili uçaklar kullanılmaktadır. İkinci Dünya Harbinden önce Pravda'nın tirajı 2 milyon 700 bındı Alman işgali gazetenın tirajım olduk- ça düşürmüştü. Fakat harpten sonra tiraj tekrar artmış ve 5,5 milyona yukselmıştır haftanın üç nü 4, bazan 6, istisnai olarak da 8 veya '10 sayfa olarak intişar etmek- tedir. Fakat 12 sayfayı aşmaya, bas- kı makinalarının kapasitesi elvermer mektedir. Harpten evvel İngiltereden getirilen — rotatife baskı — makinaları 29