13 Ekim 1956 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 3

13 Ekim 1956 tarihli Akis Dergisi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Haftalık Aktüalite Mecmuası Sene: 3, Cilt: VITI, Sayı 127 Rüzgârlı Sok. Ovehan Kat: 3, Daire A 18992 ( Yazı 15221 (İdare Fiatı: 60 Kuruş Neşriyat Metin TOKER Müşaviri İmtiyaz Sahibi ve yazı işlerini fiilen idare eden Mesül Müdür Yusuf Ziya ADEMHAN * Umumi Neşriyat Müdürü Hamdi AVCIOGĞLU Teknik Sekreter . M. Nevzat ÜNLÜ * Karikatür * Fotoğraf : Hüseyin EZER Osman ÖZCAN ASSOCIATED PRESS TÜRK HABERLER AJANSI Klişe y . Doğan Klişe ATELYESİ * Müessese —Müdürü : Mübin TOKER * Abone Şartları : 3 aylık (12 nüsh: : 6 lira 6 aylık (25 nıısha) 12 lira 1 senelik 24 lira (52 nüsha) : * İlân Şartları 4 renkli arka kapak (Tam Sayfa) : 350 lira Kapak İçi 300 lira, metın sayfaları tımı 4 Dizildiği ve Basıldığı Yer : Rüzgârlı Matba, ANKARA 15221 Basıldığı tarih: 11.10.1956 Kapak resmimiz : Dr. İbrahim Öktem Bulutların üzerinde Kendi Aramızda Sevgili AKİS Okuyucuları M uhalif partilerin ağzında iki kelime: Bejim meselesi! Muha- lif politikacıların ağzında iki keli- : Rejim meselesi! Nihayet, aklı hakıkaten başında vatandaşların ağzında iki kelime: Rejim mese- lesi! Rejim meselesi gittikçe tıl- sımh hal alıyor. Gerçi sırtında umurta küfesi hissetmedikleri i- çın kolaylıkla kapı değiştiren bir kaç kişi, yeni buldukları ve ar- tık onun iki adım gerisinde yü- rümeye başladıkları patronlarının himayesinde başka bir hava yay- maya çalışıyorlar. Onlara göre bu millet rejim meselesiyle Zzer- rece alâkalı değildir. Bu millet iktidarı, müsbet hareketlerinden dolayı tatmaktadır Kalkınma, i- mar, hamleler.. Muhalefet par- tileri de rejim meselesi diye sa- yıklamayı bir kenara bırakıp öte- ki işler Üzerine gayretlerini tek- sif etmelidirler. İktidarla o saha- larda yarışa ç kınalıdırlar. Pla- tonik dâvalar terkedilmelidir. Bu sözler, burunları kaf dağında iken uvaffakıyetsızlıgın şamarını su- ratlarına yemiş olan eskimiş poli- tikacıların kendi kendilerini yiyip bitirirken yükselttikleri diş gıcır- tılarıdır. Yoksa onlar da aslında pek âlâ bilirler ki bu memleketin 1 numaralı meselesi hakikaten re- jim meselesidir ve büyük kütlenin bundan hoşlanmadığı efsanesi tem bel politikacıların muhayyelesinin eseridir. Politikacı odur ki inandı- ğı kanaatleri büyük kütleye aşıla- maya çalışır, bu yolda kendisine gösterilen sopadan korkmaz. Bu- nu yapacak yerde büyük kütlenin, beğenmediği kanaatlerini sırf rey kapmak maksadıyla benimseyen- lere verilen isim politikacı değil, opportünisttir. Bugün büyük kütlenin, Muhale- fetin — gayretleri sayesınde rejim meselesinin ehemmiyetini görüp anlamaya başladığı bir hakikattir. Yurdu dolaşan muhalif politikacı- lar başkente bir tek müşterek in- tiba ile dönüyorlar: Vatandaş re- jim meselesinin ehemmiyetini idrak etmiştir. Zira aslına bakılırsa bu mesele hiç de platonik değildir. Hatta pek âlâ ileri sürülebilir ki bütün meseleler içinde bundan da- ha realisti yoktur Bu niçin böyledir? Sebebi gayet basit: Rejim meselesinin muallak- ta durduğu bir memlekette hiç bir müsbet teşebbüsün muvaffak ol- masına imkân yoktur. Zira rejim meselesinin halli demek hükümet icraatının herkes tarafından tam bir serbesti içinde tenkidi, vatan- daşların iktidar karşısında tama- mile müsavi zaviyete girmesi, söz ve basın hürriyetinin teminat altı- na alınması demektir. O zaman hükümetlerin hataları da asgariye iner. Bugünkü Cumhurbaşkanı Ce- lâl Bayar dün Muhalefet lideriy- ken "Hata işlemeyen hükümet is- tiyoruz" diyordu. Demokrat Par- tinin aynı ismi numara değişikliği ile taşıyan hükümetleri ise "hata- yı görüp ondan dönmeyi" başlıca meziyetleri, saymaktadırlar. Bu- nun bin tane misalini göstermek kabildir. Sadece son aylar zarfında Mili Korunma Kanununun tatbi- katı 4le ilgili kararların kaç defa değiştiğini göz ününde tutmak "hatayı görüp ondan dönme" me- ziyetinin kaç defa tatbik — sabası buldugunu gösterir. — Liberasyon- an Kalkınmaya, İstanbulun İma- rından Bedelsiz İtha'âta, Enflâs- yondan Deblokaja bir çok mesele iyi niyetle başlayıp aksak netice verdiyse, bunun sebebi rejim me- selesidir. Rejim meselesinin halle- dildiği bir Türkiyede çekilen sıkın- tılar asgariye inerdi. Halledilmiş rejimlerin meziyeti işte budur. Zannediliyor mu ki büyük kütle bunu anlamıyor? Köylü başka hesapların da far- kındadır. Eğer bugün kendisine hâlâ itibar ediliyor hissi uyandı- rılmak isteniliyorsa, eğer jandar- ma eski jandarma değilse, ne su geliyorsa bu, elinde bir kuvvet bulundugu içindir: Rey! O kuvveti kaybettiği gün, saçları kesilmiş Samsuna döneceğinden tamamile emindir. Rejim meselesi- nin halli ise, o reyin emniyetini sağlamak degıl de nedir, İlütfen söylenir Elbette ki herkesin müşterek ilk hedefi, rejim meselesinin halli o- lacaktır. Hürriyetlerimiz teminat altına alınınca milli dertlerimiz a- zalacaktır. O zaman hata işleyen hükümetlere yol görünecek ve on- ların yerine hata islememek için son derece dikkatli hükümetler ge- lecektir. Bütün partiler vatandaşa hitap bahsinde eşit hale girince iktidardakiler hakikaten müsbet işler nesinde koşacaklardır. Rejim meselesinin halimi iste- mekten vaz geçmek! Hayır.. Bilâ- kis bunu büyük kütlenin en alt ta- bakalarına kadar indirmeye gay- ret etmek ve başta köylü, herkese anlatmak ki insan kıymeti ancak rejim meseleleri halledılmış mem— leketlerde revaçtadır. İki baraj, kl köprü, beş fabrika ile seçim ka— zanılsaydı, bir şehrin yollarla süs— lenmesi Trey sağlasaydı — 1950' C.H.P. ıktıdarda kalır, hele Istan— bul iktidara rey verirdi. Halk re- yini D.P. ye rejim meselesini hal- letsin diye emanet etmişti; bütün hesapların altında, bazan tahteş- şuurda yatan buydu. Nitekim D.P. nin oO zamanki propagandası ne barajdı, ne şeker fabrikası.. Sa- dece Hürriyet idi. 1950'de onu vaad ettikleri 1ç1n kazandılar; 1958'de onu verme i leri için kaybedeceklerdi Saygılarımızla AKİS

Bu sayıdan diğer sayfalar: