DÜNYADA OLUP BİTENLER. rek reyleri sonunda seçilirdi. Bevan, şimdiye kadar, hemen her zaman Par ti teşkilâtının oylarını toplamayı ba- şarmasını bilmişti. Ancak her girdiği seçimde bu makamı, sendikaların ba- şında bulunan sağcı liderler yüzün- den elinden kaçırıyordu. Şimdi artık sendikaların da biraz daha sola kay- maktan çekinmedikleri belli olmuştu. Parti İcra Komitesi hiç şüphe yok ki bundan sonraki tutumunu kararlaştı- rırken bu hakikata gözünü kapamı- yacaktı Ancak, Bevan taraftarı teşkilatın ve sendikaların sevincine rağmen, İş- çi Partisinin sağcı kanadında bu se- çimin neticesine hayıflananlar da az değildi. Bevan'in seçilmesinden kuş- kulanan İşçilerin iddiasına göre bu solcu politikacıyı zafere götüren ken- di gayret ve kıymeti değil, fakat Parti idarecilerinin tutumuydu. Parti idarecileri, bazı sahalarda Bevan'a büyük tavizlerde bulunmuşlardı. Ye- ni mesken politikası hakkında Kong- renin tasvibine sunulan tahlif bunun en açık örneğiydi. Hakikaten mes- ken politikasında sahiplerine yeter gelir temin eden bazı evlerin devlet- leştirilerek mahalli idarelere Verılme— sini derpiş eden bu program, bü ölçüde, — Bevan'ın şampıyonlugunu yaptığı "sosyal hizmetler" prensibin- den ilham almıştı. Muhafazakârlara gelince, onlar bu seçimin sonunda muhalefete yüklen- mek için gerekli kozu elde etmiş bu- lunuyorlardı. Son günlerde sarsılan durumlarını kuvvetlendırmek için bu, ele geçmez bir fırsattı. Orta tabaka muhafazakâr vatandaşların gözünde aşırı cereyanların sembolü olan Be- van'ın İşçi Partisi hazinedarlığım ele geçirmesi, 'Muhafazakâr Parti propa- gandasına, İşçi Partisinin aşın eller- de bulunduğunu ileri sürmek ve bu iddiayı kuvvetli delillerle destekle— mek için bulunmaz bir fırsat veriyor du. Bu, hiç de küçümsenecek bir şey değildi. Sola çark mı ? Bu seçimin verdiği heyecan yatış- tıktan sonra, pek çok İngiliz ve onlarla beraber ingiltere olaylarım yakından muşahede eden yorumcu- lar, kendi kendilerine seçim sonunda Işçı Partisinin gerçekten sola kayıp, kaymayacağım — sordular. Suali ce- vaplandırmak kolay değildi. Bevan solcu tanınmış bir politikacı, getiril- diği mevki de Parti politikasının ta- yininde başlıca rolü — oynayacak bir mevki idi. Suna bakarak Partinin so- la kayacağı söylenebilirdi. Ancak bu biraz acele bir hüküm olmaz mıydı? Hakikaten Partinin hemen sola ka- yacağını düşünmek, bu yolda kesin hükümlere varmak sathi bir görüş olurdu. Partinin politikasını tayınde Bevan kadar diğer İcra Komitesi, ü- yelerinin ve bunların hepsinin üstün- de de Parti lideri Gaitskell'in söyle- necek sözleri vardı. Mutedil bir poli- tikacı olan Gaitskell koltuğuna sağ- lam oturmuştu ve işleri iyi idare edi- 22 yordu. İşçi Partisi lideri, sol kanat mensuplarının istekleri kargısında ani ve serttepkilerde bulunmuyor, bu is- tekleri dikkatle inceleyerek Parti için e sol kanada büyük ehemmiyet vef- diğini anlatmak istiyor ve böylece, sol kanadın içinde kendine karşı bir hoşnutsuzluk doğmasına engel olu- yordu. Bu davranış kendi durumunu sağlamlaştırdığı gibi —Parti içindeki tesanüdün uvvetlenmesine de yar- dım ediyordu. Bu bakımdan, Parti içindeki solcu- lar arasında bile, muhasibin yanısıra liderin de değişmesini isteyen pekçok kimseye rastlamak mümkün değildi. Gaitskell de başta kaldıkça, Bevan Partiyi öyle kolayca istediği istika- mete sürükleyemezdi. Bevan, eğer Partinin bugünkü durumundan mem- nun değilse, onu istediği yöne götür- mek için bundan daha büyük meydan muharebeleri vermek zorundaydı. Polonya Cürüm ve ceza eçen ayın son günlerinde, Polon- n mühim endüstri mer- kezlerinden biri olan Poznan'ın sarı mermer duvarlı adliye binasının ge- niş odalarında, bütün dünya efkârı- nın dikkat nazarlarını üzerinde top- layan çok alâka çekici bir mahkeme başladı. Suçlu sandalyesinde oturan- ların büyük bir kısmı otuz yaşım as- mamış delikanlılardı ve 28 Haziran günü Poznan'da çıkan karışıklıklarda polis öldürmek ve devlet kuvvetleri- ne karşı gelmek suçundan yargılanı- yorlardı. Savcının söylediğine göre, bunlar, en şiddetli cezaya çarpılma- sı gereken suçlardı. Demirperde gerisi devletlerinde, za man zaman, enzer suçlarla sa- nık sandalyalarına oturtulmuş insan- ara, bu insanlar hakkında en ağır cezaların tatbikini isteyen savcılara rastlamak hiç de olağanüstü sayıl- Cyrankiewicz Liberal komünist mazdı. Bu bakımdan, Polonyada da, hele vukuu bütün dünya tarafından kesin olarak tesbit edilmiş bir isyan- dan sonra, böyle bir olayın cereyan etmesine şaşmamak gerekirdi. Ancak bu seferki demirperde gerisi yargı- laması bundan öncekilere benzemi- yordu. Mahkeme salonunda bulunan- lar sade suçlular, yargıçlar ve sav- cılar değillerdi. Öteki mahkemelerden farklı olarak, Poznan adliye binası- nın salonlarına, bu davayı takip et- mek üzere Batılı devletlerden yollan- mış müşahit hukukçularla, dünya ba- sınının ileri gelen ajans ve gazeteleri nin temsilcileri de alınmışlardı. Bun- dan başka, suçluların Polonyanın en iyi altı avukatı tarafından müdafaa edilmesine de müsaade edilmişti. Bilindiği gibi, Poznan isyanı yar- gılamanın başlamasından ta dört ay önce, 28 Haziran'da vuku bulmuş— tu. İsyanın görünüşteki sebebi hayat pahalılıgı ve ücretlerin azlığıydı. An- k bu görünür sebeplerin derininde rejım hoşnutsuzluklarının yattığına şuphe oktu. İkinci ünya Harbi- nin başında Rusya ile Almanya'nın müşterek yağmasına maruz kalan Polonya, savaş sonunda rahat bir ne- fes alacağını sanırken Rus işgali al- tına düşmüş ve bu işgalden, uzun za- man, Ruslar Polonyalıların artık ko- münist rejime alıştıklarına ve kukla Polonya hükümetinin duruma hakim olduğuna inanıncaya k kurtu- lamamıştı. Aslında Polonyalıların bu rejime o kadar çabuk alışmalarına ve Ruslar tarafından zorla basa geçi- rilen komünist hükümetin duruma kolayca hakim olmasına imkân yok- tu. Asırlar boyunca Rus hegemonya- sı içinde yaşıyan Polonyalılar ezelı duşmanlarından ve onların rejimin- dan yilik — göreceklerine inanıyor. Rusların işbaşına geçırdıgi hüküme- te itimad edemiyorları Bununla beraber, Polonyalıların hurrıyetlerıne olan bağlılıkları, kısa , komünist hükümeti de ya- vaş yavaş Rusya ya bağlı olmıyan bir siyaset takibine şevketti. Demirperde gerisinde kalan peyk devletlerin en ileri ve medeni mem- leketi olan Polonya'nın komünist hü- kümeti, bir yandan endüstriel hamle- leleri için başlangıçta faydalı olabile- ceğini düşündüğü rejimi yürütmeye çalışırken, diğer yandan da bağımsız lık yoluda Rusyaya dirsek çevirmeye başlamıştı. Aynı yıllar içinde Tito'- nun başkanlığındaki Yugoslavya da buna benzer bir yolda ilerliyor ve Stalin'in emrine girmemek için, re- jimi aynen korumakla beraber, Rus- ya ile bütün bağlarım kesmeye hazır olduğunu söylüyordu. Ancak Yugoslavyada başarı kaza- nan bağımsızlık siyaseti, Polonyada Polonya Komünist Partisi idarecile- rinin hükümete cephe alması sonu- cunda başarısızlığa uğramış; günün Başbakanı Gomulka, komünizm pren siplerinden inhiraf etmiş — olmakla suçlandırılarak, koltuğundan atılmış ve memleket tekrar koyu bir istibdat havası içine girmekte gecikmemişti. AKİS,13 EKİM 1956