BASIN. Ankara Toplu Basın Mahkehîesi duruşma Karasu, Sevim Erdi, Mediha Fidan. Davete icabet eden saz sanatkârları da şunlardan ibaretti: Asım . Birim, Ali Erköse, Bedia Tunççekiç, Ruhi Günal, Seyfettın Sığmaz, Nevzat Sü- mer, Zeki Duygulu, Suat Sayın Selâ- hattın Erköse, Hüseyin (Köşkteki Fasıl başhklı) Sanatkar— lar Çankaya köşkünde ağırlandılar. Cumhurbaşkanlarının ikametgâhı o- lan pembe binaya girdiklerinde evve- lâ mermer hole alındılar, oradan ta- vanında Uç tane avize sallanan bü- yük yemek odasına girdiler. Onun yanındaki aynalı salon da davetlile- re ayrılmıştı. Yemek odasında Cum- hurbaşkanı Celâl Bayar ve o gece Ankarada bulunan Bakanlar vardı. Cumhurbaşkanı, — Bakanları hakika- ten iftar vakti nezdine — celbetmişti. Yenilip içilmişti; şimdi, ihtimal ki ku- lakların pası giderilecekti. Devlet a- damlarımızın bir kısmı viski, bir kıs- mı meyva suyu içiyorlardı. Cumhur- başkanı Celâl Bayarın elinde porta- kal suyu bardağı vardı. Muzaffer İl- kar da sanatkârların başında huzura kabul edilmişti, buna mukabil Asis- tanı Abdullah ÖOzman dışarda bekli- yordu. Cumhurbaşkanı Celâl Bayar Muzaffer İlkarı — karşıladı. Alaturka musiki dinlemek istediklerini bildir- di ve her sanatkârın kendi arzuladı- ğı, sevdiği parçayı söylemesini rica etti. Sanatkârlar yerleştiler, kenarda bir ses alma âleti duruyordu, fasıl banda da alınacaktı. Hanımlardan bir kısmı bu bandın her halde Cum- hurbaşkanlığı arşivlerinde muhafaza edileceğini düşündüler ve üzerlerine aldıkları tarihi vazifenin mes'üliyeti- ni hissettiler. Salonda davetli hanım yoktu. Cumhurbaşkanı Celâl Bayar 12 Karar: — Mahkümiyet!. Bakanları yalnız çağırmıştı; refika- ları ile birlikte değil... aten daveti haber alan gazetecileri yanıltan da bu olmuştu. Zira düşünmüşlerdi ki e- ğer Cumhurbaşkanı bir ziyafet ver- seydi veyahut tertiplenen bir konser olsaydı elbette ki bakanlar zevcele- rile birlikte gelirlerdi. Madem ki tek başlarına delmişlerdi, o halde memle- ket meseleleri görüşülecekti. Muha- birlerin kusurları buradan başlıyordu. Okunan şarkılar başlıklı) — Fasıl saat onda başladı ve bir küçük aray- la sabahın birine kadar devam etti. Sanatkârlar çok güzel şarkılar söy- lediler ve Cumhurbaşkanı ile davet- lilerine hoş bir gece geçirttiler. Ko- ronun söylediği Haydar Haydar pek beğenildi. Fahriye Caner arzu üzeri- ne Rumeli şarkıları okudu. Bunların arasında Edir Köprüsü Taştan, Sen Çıkardın Benı Baştan türküsü bilhassa alkış topladı. Ayni sanatkâ- rın Köşküm Var Deryaya Karşı şar- kısı da büyük alâka çekti. Dinleyici- lerin ekserisi geçenlerde Birecik köp- rüsünün açılış töreninde bulunmuş- lardı. Mefaret Atalayın söylediği Ne- ye Baksam, Neyi Görsem şarkısı ge- cenin sükse yapan şarkılarından ol- du. Davetliler sanatkârları alkışla teşci ediyor alâkalarını esirgemiyor- lardı. Bu arada Maliye Bakanı Ne- dim Ökmen ses sanatkârlarından Nursal Kemaninin sanatı ile anlayış- l1 'bir şekilde alâkalandı. Bakanların hemen hepsinin eğlendikleri görülü- yordu. İçlerinden yalnız Ethem deres son derece ağır ve ciddi idi. Ade- ta arkadaşlarından başka bir Alemde olduğu hissediliyordu. Nitekim bütün sanatkârlar üzerinde o ayrı bir tesir yarattı. Şarkılar devam ediyor, fa- sırasında sıllar geçiliyordu. Herkes coşmuştu. Neşeli parçalar hüzünlüleri, hüzünlü parçalar, neşelileri takip ediyordu. Bedia Tunççekiç'in kemence taksimi son derece beğenildi. Nursal Kema- niye gelince, o Hâlâ Kanayan Kalbi- mi Aşk Ateşi Dağlar şarkısını söyle- di. (Cömertçe ikram başlıklı) Sanat- kârlar için yandaki odada ayrı masa donatılmıştı ve masanın üzerin- de kuş sütüne kadar herşey vardı. em de herşeyin en iyisi, en âlâsı. O kadar ki bir çok sanatkâr yeyip iç- tiklerini ahbablarına günlerle anlata anlata bitiremediler. Aralarından ba- zıları başka davetlerde de, açılış tö- renlerinde de bulunmuşlardı. Ama hepsi, hiç bir yerde içkinin bu kadar nefisini içmediklerini, mezenin böyle iyisini yemediklerini teslim ediyorlar» di. Kendilerine köşkte hakikaten bü- yük misafirperverlik göstermişlerdi. Bir ara Cumhurbaşkanı Celâl Bayar odaya geldi ve sanatkârlarla teker teker tanıştı, kendilerine iltifatta bu- undu. arada o da genç sanatkâr Nursal Kemani ile ilgilendi. Kemani hem keman çalıyordu, hem de şarkı okuyordu. Cumhurbaşkanı Celâl Bayar kendisinden babasının, hocasının kim olduğunu sordu. Ya- kın alâka göstermek lütfunda bulun- du. Zaten hemen herkesin gönlünü almak istediği görülüyordu. Herkese bizzat ikramda bulunuyor- du. Muzaffer İlk arla tekrar konuştu. Ama Muzaffer İlkar üzgün görülü- yordu. Fasıl arzu ettiği kadar iyi ol- mamıştı. Bazı sanatkârlar hatalar yapmışlardı Meselâ Fahriye Canerin Köşküm Var Deryaya Karşı şarkısın- da falso vardı, kendisini bereket koro AKİS, 13 EKİM 1956