ödeyecek miydi? Bu halde evet denemezdi. Buna hakiki cevabı ancak zaman verecekti. Hoş Fenerbahçeli idareciler bu hususta gayet azimli gözüküyorlardı. Parayı tahsil etmek için mahkemeye ve Fe- derasyona başvuracaklardı. Ahmedin eski kulübüne dönüşü Beşiktaş cami- asında bir memnunluk yaratmıştı. Hatta muarızı olan Umumi Kaptan- la, birbirlerine sarılmış bir şekilde samimi pozlarda resimler çeştirmiş- lerdi. Resme bakanlar altındaki iza- hatı uzun boylu okumadan, ihtilâfın sona erdiğine hükmedebilirlerdi. Fa- kat bazı Beşiktaşlılar Fenerbahçe- de sporcunun aldığı paranın be- hemahal geriye verilmesi tezini sa- vunmaktaydılar. Hadise akşamı spor muhabirlerine - beyanatta — bulunan Sadri Usoğlu memnuniyetini parlak cumlelerle ifade ediyordu. Ahmet n da eski kulübüne hizmette bulunm ktan ve milli formayı tekrar giymek fırsatını elde etmiş olma tan duyduğu sevinci belirtiyordu. Be- şiktaş sahnesinde durum böyle idi. suale şimdiki Soğuk duş Haber Fenerbahçe camiasında ve ilhassa idareciler üzerinde soğuk bir duş tesiri yapmıştı. Ekserisi alda- tılmış insan mevkiine düşen idareci- ler zevahiri kurtarmak ve dâvada kendilerini haklı göstermek için cö- mertçe beyanat veriyorlardı. Onlara göre Ahmet. Fenerbahçeye gırmek i- çin kendilerine müracaat etmişti. Be- şıktaş kulübü ile hiç bir alakası da yoktu. O halde -Beşiktaş Fenerbah- çenin Beykozdan transfer ettiği Şir- zata 15.000 lıra pey akçesi sürdükten nra- Ahmet ile pekâla — Başiktaşa bır mukabelede bulunulabilirdi. Nite- kim onlar da bunu yapmışlardı. Hat- ta A mede "Seni belki de bir sezon oynatamayız. Fakat maaş ve primle- rini faal kadrodaki sporcular gibi a- lacaksm"da denmişti. Ahmet bütün bu şartları kabul ediyordu. şahsın aniden cayması ve bunca garanti ve sözden son i kulübüne dönmesi idarecilerin canını sıkmaya kâfi gelmişti. Ayni gün se- çim bölgesinde bulunan İkinci Baş- kan Rize Milletvekili Osman Kav- rakoğlunu gazeteciler telefonla ara- makta kusur etmediler. Kavrakoğlu, "Haberi şimdi sizlerden — işitiyorum. Ahmet Beşiktaşa dönmekle kendisi hakkında efkârı umumiyeyi bir fikir sahibi etmiştir. Bunun için uzun boy- lu birşey söylemiyeceğim. İdareci ar- kadaşlar bu mevzuda elbetteki zecri kararlar alacaktır. Ahmet Fenerbah- çeye gelişi ile birşey kazandıramamış- tı ki, ayrıhşı da uzun boylu bir kayıp olsun" iyordu. Ama onunla konuşan gazetecıler Kavrakoğlunun sesinde r hüzün ve teessür hissetmişlerdi. B işin alemdarlığını o yaptığı için müdafaa ettiği şahsın karşı cepheye geçmesi elbette en fazla onu üzecekti. Bu gayet tabii idi. Ama Kavrakoğlu AKİS, 29 EYLÜL 1956 bu işi burada bırakmamak ve ileriye götürmek niyetindeydi. Teşkilât'ın durumu F enerbahçe camiası bu işte teşki- lâtı suçlu bulmaktaydı İIddiaya göre Federasyon bu işi sallantıda bı- rakmış, hükümsüz ve hukuki hiç bir kıymete sahip olmayan bir mukave- leye dayanarak Ahmedi Beşiktaşın malı ilân etmişti. Bu zaman kaybı Fe- nerbahçeyi 32.500 — liralık bır maddı zarara sokmuş, ayni zamanda da o nun prestijini para ile olçulmeyecek kadar sarsmıştı. Fenerbahçe idarecileri geçen haf- ta salı akşamı kulüp lokalinde top- lantı yapara bu mevzu üzerinde durdular ve Federasyona milli bir sporcunun bu tutumu karşısında ne yapmak, ne gibi bir tavır takınmak lâzım geldiğini sormak kararını aldı- lar. Bir ikaz mahiyeti altında sorul- SPOR Güreş Adriyatik Turnuvası Serbest güreş Milli takımımızın e- zici galibiyetinden sonra, Opatya şehrinde yapılan müsabakalarda Gre— ko-romen milli takımımız üçüncü ol- muştu. Serbest güreş ekibimiz hafta içersinde yurda döndü. Kuvvet bakı- mından serbeste nazaran daha hafif kalan Greko-romen milli ekibimiz ise bu satırların yazıldığı sıralarda Yugos- lavyadan Almanyaya geçmiş ve orada karşılaşmalar yapmaya başlamış bu- lunuyordu. Takım halinde Macaris- tan Romanyadan sonra üçüncü olu- memnuniyet verici bır netıce sayılamazdı Esasen güre- şin bu branşında daha yeni yeni to- parlanmakta olduğumuz biliniyordu. Bu müsabakalar, Greko-romende De- mirperde memleketleri İsveç — ve Rusya gibi bu vadide ileri giden mil- Ibrahım Karabacak tebrık edılıyor Melburn a.. Darısı muş olan bu sualde, saklı olan haki- ki mânâyı anlamak kolaydı. İki ay- dan fazla zaman teşkilâtın her kade- mesini kendi çapında alâkalandıran, Kavrakoğlu ile Hasan Polat'ı uzun uzun münakaşa ettiren ve efkârı u- mumiyeyi meşgul eden bu hadisenin böylece kapanacağı ve son bulacağı tahmin edilmiyordu. İki büyük kulüp arasındaki rekabet, arzulanan mec- radan çıkmış, arada beliren uçurum- lar, fikir ihtilâfları doldurulamıyacak bir hale gelmişti. Eğer bu işin mes'u- liyetini üzerinde taşıyan ve Türk spo- runa hizmet etmek — maksadıyla ku- lüplerin idaresinde vazife alan şahıs- lar şahsi kaprislerini bir tarafa bı- rakmıyacak olurlarsa; — hâdiselerin ayni minval üzere, hatta daha kötü tezahürlerine onumuzdekı günlerde raslanacaktı. letlerin yânı sıra bir de Romanya ve Macaristan mücadelesi çıktığını gös- teriyordu. —Bulgaristan, Romanya Yugoslavya az zamanda büyük iler- lemeler kaydetmiş bulunuyorlardı. Melburn Olimpiyatlarına pek az bi zaman kalmıştı. Bu vadide daha faz- la çalışmak lüzumu Avrupa turnesin- en sonra daha iyi anlaşılmalıydı güreş için söylenecek söz u. Ama Greko-romen düşündü- rücü, daha doğrusu endişe verici bir dâva olarak karşımızda dimdik dur- maktaydı. Melburn Olimpiyatlarının yaklaş- ması dolayısıyla Greko-romende fazla gayret göstermemizin icap ettiği or- tadadır. Sporda yalnız ve yalnız en kuvvetli oduğumuz Serbest güreş gi- bi, Greko-romende de gücümüzü bü- tün dünyaya göstermeliyiz. 33