M U S Universite Dernek çalışıyor Sekiz ay kadar önce Siyasal Bil- giler Fakütlesine mensup birkaç genç, Türkiye'nin derbeder ve başı- boş musiki hayatında teşkilâtlı, mak- satlı bir faaliyet göstermek niyetiyle bir araya geldi e "Üniversiteliler üzik Derneği" adı altında bir top- luluk kuruldu: Gerçi memleketimiz- de musiki hareketlerinin Devlet ta- rafından düzenlenmesi gerekiyordu. Husüst teşebbüs henüz bu sahaya el almış sayılmazdı. Ama, geliniz görü- nüz ki Devlet Tiyatrosu, Devlet Rad- yosu. Devlet Konservatuarı, Filârmo- ni Orkestrası gibi, ellerinde çeşitli ımk. nlar bulunan resmi müesseseler, Devlet dairelerine has tam bir kayıt- sızlık içinde, bürokrasiye has sakat usullerle, memleketin musiki hayatı- nı düzenlemek şöyle dursun, bilâkis işleri daha da karıştırıyorlar, gün geçtikçe bu sahada gerilememize se- bebiyet veriyorlardı. Üniversiteli gençlerin başlangıçta malik oldukları tek şey, niyet ve teşebbüs arzusuydu. gun de maddi imkânları — yükselmiş — sayılamazdı. Derneğin henüz bir lokali, yazıhane olabilecek bir odası bile yoktu. Rek- törlük bu hususta kendilerine yar- dımcı olamamıştı. Kasalarında, her- biri yılda ortalama 1,5 lira ödeyen 30 üyenin aidatı ve geçen yıl verilen bir konserin hasılatı 2.000 lira vardı. Bu- nunla beraber Dernek, kuruluş be- yannamesindeki esaslara uyarak, id- dialı bir teşebbüse girişmiş, önümüz- deki aylar zarfında Ankara'da bir i festivali tertiplemeğe karar vermişti. Bir koro. bir orkestra teş- kil etmek, konserler ve konferanslar hazırlamak modern Türk musikisini yaymak, hatta okullardakı musiki e- ğitimine tesir etmek, Derneğin batı musikisine baglı muteşebbuslerının ı- dealleri arasındaydı. Alaturkacılara boykot *T niversiteliler Müzik Derneği'nin otuz üyesi, Hukuk, Ziraat, Fen, Dil ve Tarih-Coğrafya , Sıyasal Bil- gıler fakülteleri — öğrencileri arasın- ır. Her üniversite oğrencısı der- nege üye olabilir. Ancak, iç tüzük, üye kabulü için bazı şartlar koymak- tadır. Bunlar arasında bilhassa dik- kat çekeni, taliplerin alaturka ile uğ- raşmaması şartıdır. Derneğe katılan- lar arasında henüz hiçbir Tıp ve İ- lâhiye Fakültesi öğrencisi yoktur. İlahiyat Fakültesi bir tarafa, Tıp Fakültesi öğrencilerinin Üniversite Müzik Derneği'ne ilgi göstermeme- sini. Dernek Başkanı Sunuk Pasiner "Çok acı!" diye vasıflandırıyor ve "bu fakültenin bilhassa bilgili ve kül- türlü gençleri ıhtıva ettiği kanaatin- eyim; buna gmen böyle şeylere hiç ilgileri yok" diyo Üye sayısının azlıgına ragmen Der- nek Yönetim Kurulu üye kaydı k: panyası açmakta — şimdilik tereddut AKİS, 29 EYLÜL 1956 İKİ göstermektedir. Çünkü henüz teşki- lât tamamlanmış değildir; orkestra ve koro kurmak, festival tertiplemek; her yıl muntazam konser ve kon- feranslar vermek gibi ana amaçlar daha gerçekleşmemiştir. Çok sayıda üye, çok sayıda fikir demektir; an- laşmazlık, münakaşa, çatışma de- mektir. Çatışmalar muayyen kalıpla- ra girmiş, esasları kurulmuş olmadı- ğı için fikir çatışmaları Derneğe za- rarlı olabilir. Bir başka mesele de doğrudan doğ- ruya Derneğin iç tüzüğünden doğ- maktadır. Üniversiteliler Müzik Der- neği'ne ancak üniversite öğrencileri dahil olabileceğine göre, bugünkü Yönetim Kurulu üyeleri ve Başkan yani Derneğin kurucuları, birkaç yıl sonra mezun olduklarında. Dernek- ten ayrılmak zorunda kalacaklardır Yerlerine geçecek olanlar acaba lar gibi düşünebilecek mıdır" Çeşıtlı tecrübeler göstermiştir ki memleke- timizde bu gibi işler, şahıslarla kaim- dir. Buna bir çare olarak, Derneği birkaç yıl sonra Unıversıte çerçeve- sinden çıkarmak âkla gelebilir. Bir başka Ççare de, şımdılık Başkanın -veya Yönetim — Kurulu mensupları- nın- her yıl unıversıteye yeni başla- yanlar arasından düşünüşü ve gaye- leri. Derneğin maksadına uyanları, müstakbel başkanlıklar ve kurul ü- yelikleri için yetiştirmektir. Derneğin gayesi, sadece konser ver- mek değildir. Maamafih verilen her konserin -yılda bir defa tane olsa- bir hususiyeti olması istenmektedir. Bu hususıyet her yıl, en az bir Türk ese- rinin ilk icrasının yapılması, progra- mın geri kalan kısmında da, yeni ve- ya eski, memleketımızde çalınmamış eserlere yer verilmesidir. Böylece, konser sahnesine çıkmamış Türk e- serinin artık kalmayacağını sanmak fazla hayalperestlık olsa bile, hiç ol- mazsa icra edilmemiş Türk bestelerı azalacaktır. Ulvi Cemal Erkin'in İ- kinci Senfonisi, bu yıl, festival dışın- , ilk icrasının yapılması düşünülen "Türk eseridir. Festival hazırlıkları emek ıdarecılerı, bundaıı bırkaç ay önce, n ilk mu festivalini bu yıl sonlarına dognı yapmaga karar verdikleri günden be- ayli mesafe — katetmişlerdir. Cumhurbaşkanlıgı Orkestrasıyla, Mil li Eğitim — Bakanlığıyla, — bestekâr- TİYATRO TAHLİLLERİ Yazan: Muzaffer Gökmen Bütün kitapçılarda bulunur larla, yaptıkları temaslar müsbet neticeler vermiş, her başvurdukları şahıs veya müessese teşebbüsü teha- lükle karşılamış, mümkün olan yardı- mı gosterecegını vaadetmiştir. Bunun üzerine, konserlerin programları ya- pılmış, festivale iştirak edecek sa- natkârlar ve gruplar kararlaşmış, hatta konserlerin günleri bile tesbit edilmiştir.Ancak son günlerde, bu güzel tasavvurun gerçekleşmesine engel olabilecek büyük bir tehlike- başgöstermiş bulunmaktadır. Bu da, operanın İstanbul'a yapacağı yolcu- luklardır. Bugüne kadar henüz, ope- ra yetkilileri bu hususta bir karar vermiş değillerdir. Son soylentı, ope- ranın her ay on gün için İstanbul'a gideceği merkezindedir. Gerçi Der- nek, festival için opera kadrosundan faydalanmayı düşünmemektedir. Ma- amafih yolculuk tasavvuru, çerçevesine münhasır kalan bir te- şebbüs değildir. Devlet Operasının henüz, kendisine ait bir orkestrası -bütün iddialara Tağmen- yoktur. Gerçi isim olarak, böyle bir orkestra vardır. Fakat opera orkestrası, üye- lerinin mühim bir smını, Cumhur- başkanlıgı Orkestrasından almakta- Bu orkestra ise, Ankara festiva- lının temel topluluğu olacaktır. Fes- tival günleri, operanın İstanbul'a gi- deceği günlere rastlarsa yapılmaya- cak olan yolculuk değil, festival ola- caktır. Tehlike sadece, sefer günle- riyle festival günlerinin aynı zamana tesadüf etmesinden —ibaret değildir. Festivalde birçok modern eser çalı- nacaktır. Modern eserler de, daha çok sayıda provaya ıhtıyaç göstermekte- dir. Opera Filârmoni'nin üyelerini a- hp Istanbula götürdüğü — takdirde provalar sekteye uğrayacak, netıcede festivalin gerçekleşmesi belki de im- kânsız hale girece Operanın muhtemel işgüzarlığının zararları yalnız festival için değildir. Filârmoni'nin mutad mevsim faaliye- ti de bu yüzden sekteye uğrayabilir. İş bununla da kalmayacaktır. Üye- lerinin bir kısmını Filarmoniden alan Helikon Orkestrası belki de faaliyetini runda kalacaktır. Hatta solistler bile çalışmalarına zaman bulamıyacak- lardır. Meselâ opera orkestrasının başkemancısı İlhan Özsoy, festivalde çalmak için, İlhan Usmanbaş'ın ke- man konsertosuna hazırlanmaktadır. Operanın zoraki yolculuğu, onda ye- ni bir eser hazırlama takati bırak- mıyacaktır. Festival, herşeye rağmen, yapıla- bilirse, şuph iz ki Ankara yıllardır görmediği çapta bir musiki olayına şahit olacaktır. Birçok resital, da musikisi ve orkestra konseri, festi- val programlarını teşkil etmektedir. Orkestra konserlerini Cemal Reşit Rey ve Ferit Alnar idare edecektir. Kasım ayı içinde hırkaç konser ver- mek üzere Ankara'ya gelecek olan şef Hurt Eichhorn'un da festivale katılması ihtimal — dahilindedir. So- lıstler arasında Ferhunde Erkin, Ay- a Erduran ve İlhan Özsoy vardır. Ley- la Gencer ve Necdet Demir birer şan resitali, çellist Martin Bochmann bir Viyolonsel resitali vereceklerdir. He- likon Kuarteti, oda musikisi proğra- 25