İKTİSADİ VE MALİ Ormanlar "Keçinin affı, ormanın mahvı" eni Orman Kanunu'nun Mecliste müzakereleri sırasında pek çol! kimsenin dikkati Türkiyenin Orman dâvası üzerinde yeniden toplanmıştı. Yıllardır, memleketin geleceğinden başka endişeleri olmayan iyi niyetli bu vatandaş toplulugu orman mev- zuunda düşünüyor, kederleniyordu. Üzüntüleri şüphesiz haklı idi. Orman bir memleketin, — yaşanılır olmasını mümkün kılan unsurların başında gelıyordu Umumıyetle kabul edilen bir görüşe göre, bir memleketin yüz- ölçüsünün en az yüzde 20 si orman- larla örtülü olmalıydı. Bu nisbet da- ha aşağıya düştükçe, o topraklar ü- zerinde yaşayanlar çeşit çeşit sıkın- tılara katlanmak zorunda kalacak- lardı. Bir defa ormandan mal l mak, çeşitli ihtiyaçların tatmini im- kânından mahrum olmak demekti. Kereste, odun gibi çok lüzumlu mad- delerın kaynağı ormanlardı. Bunla- n başka memleketlerden satın alın- ması mümkün olduğu söylenebilirdi. Bu goruş kabul edilse bile, ormanın önemini inkâr etme in ola- mazdı. ünkü ormanların sadece mevcut olmalarının çok büyük fay- daları vardı. Memleketin iklimini dü- zelten orman, su düzeninin bozulma- masını Bağlamakla en büyük hizmeti yapıyordu Ormansız sahaya duşen yağış hemen sel haline gelıyor, önü- ne ne çıkarsa silip süpürüyordu. En fenası süratle akıp giden yağmur su- ları memleket toprağını parça parça denize sürüklüyordu. Binlerce sene- de güçlükle meydana gelen çok ınce bir toprak tabakası kısa bir s da akıp gidiyordu. Memleketin hava- sını, suyunu, toprağını koruyan, on- ları insanların faydalanması için en elverişli hale getiren orman aynı za- manda turistik imkanlara sahip olu- şu, yurt savunmasını kolaylaştırma- , güzellik duygularına seslenmesi gıbı sebeblerle irili, ufaklı sayısız hizmet görüyordu. Üzerinde yaşadığı toprak ormanlık ise bir millet daha zengin, daha sağlam, daha sıhhatli, daha neşeli olabilirdi. Bu yüzdendir ki memleketin geleceğinden başka olmayan bir avuç insanın üzüntüleri yerden göğe kadar haklı idi. Çünkü Türkiye daha bugünden ormansızlığın bütün neticeleri ile karşıkarşıya idi. Orman mevcudu Çoktan asgari nisbetin altına düş- müştü. Her geçen gün bir miktar or- manı beraberinde götürüyordu. Or- man yangınları, usulsüz ve kaçak kesim yetişmiş ormanları mahvedi- yordu Yeni orman yetıştırılmesı çok güç, çok masraflı bir işti. Öte yandan ormanlık sahalarda kendiliklerinden yetişen yeni nesıllerın amansız bir düş manı V. Keçinin otla- dığı ormanlarda yenı nesıl yetişemi- AKİS, 29 EYLÜL 1956 Kanunlar 937 yılımla çıkarılan 3116 sayılı n Kanunu Türkiyeyi orman- sızlık tehlıkesınden korumak hedefi- ni gözetiyordu. Bir çok sert hüküm- leri vardı. Daha sonraki yıllarda ba- zı değışıklıklere uğramıştı Fakat bu- gerektiği gibi' u. lanamıyordu Hele çok partili hayata girişimizden sonra orman mevzuu iç politika kavgalarının tükenmez sermayelerinden biri olmuştu. Kıl keçilerinin azaltılması, zamanla yer- lerine başka cins hayvanların ika- me edilmesi için gırışılen faaliyet po- lıtıkacıların teşvik ettiği halk kütle- lerinin sert ukavemetı ile karşılaş- mıştı Kasten çıkarılan orman yan- giınları teşkilâtı çaresiz bırakıyordu. Bazı ormanlarda şu parolanın me- murların görebilecekleri yerlere ya- -ıldığı çok olmuştu: "Ya keçinin af- fi, ya ormanın mahvı". SAHADA 6831 numaralı Yeni Orman Kanu- nu 8 Eylül 1956 tarihli Resmi Gaze- tede yayınlandığı zaman Anadolu A- jansı neşriyatının yaratmış olduğu korku, az çok izah edildi: Zira A- jansın halka duyurmakta fayda gör- mediği bazı faydalı hükümler de ye- ni kanunun metninde mevcuttu. Yeni kanun eni kanunun "Birinci Fasıl"ı Or- manların tarifi, taksimi, idare ve murakabesi hakkmd ki — hükümleri ihtiva ediyordu. Önce ormanın tari- fi yapılıyor, orman sayılmayan yer- ler sıralanıyordu. Bu fasılda 2 ve 3 ncü maddeler dikkati çekiyordu: " su ve toprak rejimine rar vermıyen ve daha verimli kultur arazisi haline getirilmesi Ziraat Ba- kanlığınca uygun görülen ormanla- rın, orman rejimi dışında bırakılma- sına ve orman mefhumuna dâhil ol- z Si h L - Bir orman yangını Keçiler kadar tahripkâr bir afet Bugünün iktidarı, muhalefet yılla- rında iken Orman nununu değiş- tireceğini vaadetmişti. Değişikliğin halkın kısa vadeli isteklerini tatmin edici mahiyette olacağından korkulu- yordu. Çünkü D.P. muhalefetinin rman mevzuundaki tutumu — he- nüz unutulmamıştı. Yeni Orman Kanununun Mecliste kabulünden son- ra Anadol A_ıansı tarafından ya- pılan neşrıy da bu zaltacak — mahiyette kanunun bellii bash hükümleri a- jansın saydıklarından — ibaretse or- manlarımızın gelecegınden Ümidi büsbütün kesmemek için hiçbir se- beb yok demekti. Bu bakımdan yeni kanunun resmi Gazete'de yayınlan- ması korku ile karışık bir merakla bekleniyordu. duğu halde, orman rejimine tâbi tu- tulmasında bir fayda görülmiyen sahipli yerlerin serbest bırakılmasına veya gayeye uygun hususi bir idare ve kesim tarzı tatbik edilmesine Zi- raat Bakanlığının teklifi üzerine Ba- kânlar kurulu tarafından karar ve- rilebilir". “Bulundukları mevki, vaziyet, ha- iz oldukları hususiyet noktasından memleketin ve halkın menfaat, sıh- hat, selâmetine yarıyacak veya tari- ki, bedii veya turistik kıymeti bakı- mından muhafazası gereken, gerek Devletin ve gerek eşhasın husus mülkiyetinde veya hüküm ve tasar- rufu altında bulunan yerlerin orman rejimine alınmasına Ziraat veya Mil- li Eğitim Bakanlıkları veya Turizm Genel Müdürlüğünün teklifi üzerini 11