T 1I Sağlık Güneş banyosu evsim geçiyor. Deniz kenarın- daki büyük şehirlerimize — göç eden halk yavaş yavaş yuvalarına dönmeye başladı. Yollarda araba a- kamyon kamyon eşyaya rasla- Trenlerde, otobüslerde — yer . Siz de farzedelim ki bu yıl Akçakoca'ya gitmiştiniz. Burası, Ankara İstanbul yolu üze- rindeki Düzceden 39 kilometre me- safede, Karadeniz sahilinin güzel, şi- rin bir kasabasıdır. Insan Orta Ana- doluda bütün bir yıl su diye havuz- ları, fiskiyeleri seyrettikten ve de- nizi iyice özledikten sonra buraya u- laşınca birdenbire, niş ufuklu, hu- dutsuz bir denizin ne demek oldugu- nu anlar. Akçakoca, sizin bu deniz hasreti- nizi gidermiştir. Sizi almış bir otel- de veya evde misafir etmiş, barın- N zik ve terbıyelı bir bari size bagışlamış, sızı adeta m etmiştir. Temiz lokantalardan — bi- rinde, — denizin şırıltılarını dinleye- rek, —Karadenizin ışıksız derinlikle- ı'ınde gelişmiş, mercan gözlü, pıı'ıl , diri diri balıklardan yemişsiniz- dir. Bir kır kahvesinde masmavi bir ufka baka baka içiniz genişlemiş, bol köpüklü kahveler içmişsinizdir. Bu araı hazır buralara kadar — gel- mişken güzel ve genç kızların arasın- da balmumu gibi bir vücutla dolaş- maktan utanmış, siz de Onlara ben- zemek istemiş, kumların ustune,yor- gun vucudunuzu sermı ban- yosu yapmış v ışsı dır. Aca- ba bu işi usuluyle becerebıldınız mi ? Yoksa siz de başkaları gibi mi ha- B reket ettiniz? Bilgisiz, ölçüsüz, he- kim tavsiyesi almadan, gelişi güzel bir güneş banyosu mu yaptınız" Ka- radeniz sahili boyunca üç kilometre kadar usanan bu geniş kumsalda sırt üstü uzanmış bir takım insanlar gör- müşsünüzdür: Derileri ceviz kapla- malar gibi kabarmıştır. İstakoz gibi kıpkırmızıdırlar — Birisi — yanlışlıkla omuzlarına degse bağırırlar. Yaralar içindedirler. üzzamlılara dönmüş- lerdir: Onlar için plajın tadı tuzu kalmamıştır. Yagl nırlar. Balık tavası gibi pudralara bürünürler. Ka- şınırlar. Geceleri uyku uyuyamazlar. Sıhhatlerini kaybetmişlerdir. Hasta- dırlar. Güneş banyosu, vücudu ulu orta güneş ışığına arzetmek demek değildir. Hatta bazan kazalı ve za- rarlı da olabilir. Helyoterapinin, mahzurları, arızaları, endikasyonla- rı, kontro-endikasyonları vardır. Bu hususlar ta eski Mısırlılar, Yunan- hlar zamanındanberi bilinmektedir. O halde güneş banyosunun bir he- kim tavsiyesi alındıktan sonra, ya- hut bir hekim nezaretinde dikkatle tatbik edilmesi lâzımdır. Görünmeyen ışınlar G üneşin görünmeyen — ışınları da vardır. Bunlar güneş ışığındaki yedi rengin altında ve üstünde — bu- lunurlar. Yeşilin üstündekilere — ül- traviyole, kırmızmın altındakilere enfr: den Enfraruj ışınlar ha- raret yaparlar ve bulutlardan geçer- ler. — Ültraviyole ışınlar mikropları tahrip ederler. Dünyayı çeviren at- mosfer tarafından süzüldüklerinden obur canlılara fazla bir zararları do- kun anlar Aya veya Merihe ulaşabılselerdı, bu seyahat sırasında yolcuları ültraviyoleye — karşı koru- mak bir mesele olacaktı. Güneş ışın- Amasradan bir görünüş İdeal dinlenme yeri 30 ları direkt olabilir. Bunlar dağlarda n kıştan fazla- « üneş ışıgı dagınık ve diffüz de olabilir. Bu hal bulutlu havalarda görülür. Bulutlar güneş ışığını tutar. Onları teşkil eden parçacıklar ışık halinde toprağa, dökülür. — Şiddeti, geçtıgı hava tabakasının kalınlıgına bağlıdır. Deniz kıyılarında ve ova- larda daha çoktur. Bir de güneş 1- şığı direkt olsun diffüz olsun deniz, göl veya glasiye yuzunden aksede- bilir. Bu taktirde güneş ışığının şid- deti çok fazla olabilir ve hususı bir dikkati gerektirir. — Kendin gü- neşe verdiğiniz zaman derınız kıza- rır ve terlersiniz. Ortalama bir de- rece kadar ateşiniz yükselir. Eğer ateşiniz daha fazla çıkarsa, bu si- n güneş bany suna devam edemi- yeceğinizi, güneş ışınlarına karşı çok hassas oldugunnzu gösterir. — Solu- manız da a Kalp atışlarınız hız- lanır, ıdrarınız çogalır Normal ola- fizik Ve entellektüel kudretleri- ız düzelir. İçsalgı bezelerinin fa- aliyeti yükselir. Güneş ışığıma ha- yırlı tesirleri kan yapıcı sıstem u- inde de kendini gösterir. retle alyuvarlar çogalır Ultraviyo- le tesirile vücutta D vitamini artar. Bu vitamin kemiklerde ve deri al- tında yapılmaktadır. Derinin gü- neşe hassasiyeti herkese göre başka- dır. Beyaz ve sarışın insanlar gü- neş ışığına daha hassastırlar. Bir İngiliz, şüphesiz Akdeniz sahille- rinde yaşıyan bir insana nazaran. ışığından daha çabuk mü- Akdeniz sahilinde ya- şıyan kimse senenin sekiz ayında güneş ışıgıyla karşı karşıyadır İn- gılızın ise sis yüzünden güneşi gör- düğü bile yoktur, bu ışıklara alışık degıldır İnsanı güneş ışığına hassas yapan maddeler de vardır. Bunlara fotosansibilite yapan maddeler — di- yoruz. etilen mavisi, gonakrin, kolonya, parfönler bu aradadır. O halde plajlarda bunların kullanılma- ması İâzımdır. Plajda öksürenler Kızınız maşallah ceylân gibi.. nize Çiİvi gıbı ,saplanıyor. Kuma ızrak gibi mülüyo Vücudu bronz heykellere benziyor. Başlığını başına geçirip — göğüslerini gerdıgı saman demir — muhafızlardan — biri sanıyorsunuz. Bir aydanberi plajda- dır. Sabahları güneş banyosu ya- pıyor, ogleden sonra tekrar güneş anyosu, yüzme ve voleybol... Be- reket Akçakoca'da caz, dans, kok- teyl. Amerikan bar, raks ve sefa- hat yoktur. —Bunu arıyanların bu sükünet ve sağlık bölgesine gelme- meleri lâzımdır. Burası kılıç balığı- nın kilosunun 20 liraya satıldığı şehir- lerden değildir. Burası barbunya ba- İğının kilosunun üç liraya satıldıgı mütevazi ve kanaatkar bir kasaba- Aile, kısmın penbe rengınden pek memnundur. Ama neden bir- kaç kilo kaybettiğine, neden ara sı- ra kesik kesik öksürdüğüne akıl er- diremez. İştahı da biraz azalmıştır. Plajdan dönülür. Aile hekimine baş vurulur. PBu ürkek ceylânlar gibi AKİS, 29 EYLÜL1956