EĞİT İ M Okullar Din dersleri Bu haftanın başında Ortaokula gi- den öğrenciler, Başbakanın bir Konya nutkunda Turk milletine müj- delediği din derslerine başladılar Bu, Türk eğitim tarihinde h diseydi. Hükümet Başk nı bu d mi Türk milletine — haber verdıkten sonra, birçok tartışmalar oldu. Hü- kümet Başkanının bu — kararını çok yerinde bulanlar kadar, tasvib etme- yenler de vardı. Laik Türkiye Cum- huriyetinde devlet mekteplerinde din tedrisatı yapılamıyacağını ileri sü- renler çoğunluğu teşkıl edıyorlardı. Sonradan Hükümet üyeleri bu kara rın çok yerinde ve zar urı olduğunu fırsat düştükçe soyledıler Fakat öte Milk Eği akanı ders yılı başında yaptıgı radyo konuşmasında bu bahse -ki ders yılının hususıyetını teşkil ediyordu- hiç temas etmedi Daha ziyade umumi egıtım problem- leri üzerinde durdu. Ortaokulların a- çılmasından iki gün önce ise Milli E- ğitim Bakanlığı ileri gelenleri, din dersleri programını kesin olarak hâ- lâ açıklıyamıyorlardı. Halledilemiyen mesele Bu ders yılı başında da ötedenberi devam edegeldiği gibi, öğretmen ve okul davası halledilememiş bulu- nuyordu. Milf Eğitim Bakanı radyo konuşmasında bazı rakkamlar veri- yor, gelışmelerden bahsediyor, fakat b rs yılı başında da kesin olarak ogretmen ve okul dâvasının" halle- dildiğini — söyli mıyordu Bakanın söylediklerine gore, her yıl 500 okul yapılıyor, 400'ü de tamir ediliyordu. 42 ilköğretmen okulunda okuyanla- rın sayısı 18000 di ve bu okullardan her yıl 3500 genç mezun oluyordu. Hakiki ihtiyacı gösteren rakkamlar belli olmadığı için Bakanı dinleyen- ler bir mukayese yapmak, gelışmenın ne nisbette olduğunu anlama nını bulamıyorlardı. PBakanın yeni açıldığından — bahsettiği okullardan bazıları geçen yıl tedrisata başlamış bulunuyorlardı. Öğrenci velilerinin dertleri illi Eğitim Bakanının öğretmen ayısının gittikçe arttığını, her yıl yeni okullar açıldığını söylemesi- ne rağmen, öğrenci velileri okullar- daki tedrisat sisteminden şikâyet edi- yorlardı. İstanbul gibi büyük bir kül- tür merkezınde bu yenıden yedi okul açılmış, buna mukabil öğrenci sayısı 5000 artmıştı. Bu yüzden ilko- kullarda çift, üç, hatta dörtlü tedri- sat yapılıyordu. Bir öğrenci haftada bir buçuk gü üç gün yalnız sabah- ları, yahut ogleden sonra okula gi yordu. Eğitimin temeli demek olan ilk tedrisatta haftada birbuçuk gün- lük ogretımle nasıl bir netice alına- cağı öğrenci velilerini düşündüren mühim bir meseleydi. Ders yılı başın- da sadece İstanbulun yeni 25 ilkoku- la ihtiyacı vardı. Okul dâvasının ya- nında öğretmen davası da aynı şekil- de duruyor ve ilköğretim dâvasını memleketin başta gelen meselesi ha- linde tutmakta devam ediyordu. 1959 yılı başında tahsil çağına gırdıgı hal- de okulsuzluk, ogretmensızlı yüzün- den okula gidemiyen, kanunların mecbur ettiği ilk öğretime başlıya- mıyan çocukların sayısı bir milyonu geçiyordu. Bu sayı ilköğretim dâvası esaslı olarak ele alınmadıkça yüksel- ekte devam edecekti. Demokrat Partı iktidara geldıgınden bu yana altı yıl geçmiş olmasına rağmen, öğretim — tasarısını hâlâ kanunlaştı— ramamıştı. İhtimal bu yüzden, Bakan radyo konuşmasında eğitimin bu te- Yeni ders yılına giriş "Bismillahirrahmanirrahim.” AKİS, 29 EYLÜL 1956 Ahmet Özel Tatbikatçı mel dâvaları ile ilgilenmedi. Daha çok eğitim psikolojisi ile alak lı ko- nulara temas etti. Ahmet Ö: Öğ- retmen-öğrenci-veli üçgeni arasmda- ki anlaşmanın, sıkı temasın ehemmi- yetini guzel bir şekilde izah etmişti. Okul-ai birlikleri senelerden beri tatbıkatta müspet neticeler vermişti. Bakanın ağzından bu işe daha fazla ehemmıyet verileceğini işitmek öğ- renci velilerini elbette memnun et- mişti. Yenilikler Bakan konuşmasında bu ders yılın- a bir yenilik olarak — okullarda “etüd kolları"nın faaliyete geçirile- ceğini haber veriyordu. Bu kurul ço- cuklara eğitimin amaçlarını tanıta- cak, "ezberciliğin öğrenmek demek olmadığım belletecek, gerçek öğren- menin daha ileri bılgılere hazırlan- mak olduğunu telkin" edecekti. Ba- kan bu "etüd kolları"'nda kimlerin vazife alacaklarını açıklamamıştı A- caba bu mühim — vazifeyi öğrenciler mi, yoksa işleri başlarından aşmış öğretmenler mi yükleneceklerdi? Ba- kanın ele aldığı mevzulardan biri de okulların kendi kendilerini tenkid et- meleıı'ydi. Bakan kendi kendisini ten- kid seviyesine yarmış olan bir ok! kemiyet ve keyfiyet bakımından daha bü bir randımanla işliyeceğini söy lüyordu. Acaha bir orta okulun başın- dakilerin din derslerinin tatbikatta iyi netice vermediğini tespit ederlerse ve bunu Bakanlığa intikal ettirirlerse, kendi kendini tenkidin en güze neğini vermiş oldukları için tebrik mi edilecekler, yoksa selâhiyetlerini aş- tıkları mülâhazası ile İhtar mı ala- caklardı? Bakan Ahmet Özel'in bu husustaki fikrini, bu ders yılının asıl yeniliğini teşkil eden din derslerinden bahsetmediği için öğrenmek müm- kün olmamıştı. 29