DÜNYADA OLUP BİTENLER Süveyş Yılan hikâyesi B andrasında Ingılız bayrağı taşı- G ördes ticaret gemisi Suveyş Kanalını geçerken vakit ge- ceyarısına yaklaşmıştı. Portsait -Sü- veyş Kanalının Akdeniz'e açılan ağ- zındaki liman-in hemen bütün evlerin deki ışıklar sönmüş, ortalık derin bir sessizliğe bürünmüştü. Yalnız rıh- tım üzerinde —gazinoların birinden hafif bir orkestra sesi yükseliyor, on- dördüne yaklaş ay da ışıkların cömertçe şehrin ve kanal sularının üzerine serpiyordu. Ne ışıkları ka- rarmış odalarda kendi hayal âlemle- rine dalarak uyuyan Portsaitliler, ne de hafiften çalan orkestranın sesine Gerçekten, ticaret gemisi, kanal tarihinde defa olmak üzere, Mısır hükümetinin geçen 26 Temmuz'da devletleştirdiğii Süveyş Kanalı Kumpanyasına bağlı kılavuz kaptanlardan bırı tarafından kullanılıyordu Bu anlar, ertesi z Hava Yollarının kendi- lerine tahsıs edeceği dört uçakla memleketlerine — dönecekler ve bun- dan böyle, kanaldan geçen gemiler Mısırlı kaptanlar tarafından idare edileceklerdi. Bilindiği gibi, kanal kumpanyası- nın )nce ka- devletleştirilmesinden naldan geçen gemilere Kumpanyanın kılavuz kaptanları yol göstermekte, kanal trafiği bu tecrübeli deniz kurt- alışkanlığın, verdiği ları tarafından L. F. Dulles - Selwyn Lloyd - C New York'a Londra'dan AKİS, 29 EYLÜL 1956 bir rahatlık ve guvenle sağlanmak- taydı. Kum milletlerarası bir karakter taşıdıgı için, kılavuz tanlar arasında her milletten insan bulunurdu. Bununla beraber Mısı hükümetinin kanalı devletleştırmek kararını aldıgı sırada çoğunluk İngi- liz ve Fransızlardaydı. Kumpanya, bu karar üzerine, ilk iş olarak kıla- vuz kaptanlarını geri ekmeyi ve böylece, kanal trafiğ iğini aksatmak tehdıdıyle Nâsır'ı güç uruma dü- şürmeyi düşünmemiş değildi. Ha- kikaten, bu kaptanlar geri çekilirse, Mısır'ın kanalı devletleştirme kararı trafiği büsbütün aksayacak ve Nasır, bu kararın hemen ertesinde kanal trafiğinin Mısır idaresi altında da her devletin gemisi için ve aksa- madan isleyeceğine dair verdiği sözü tutamaz olacaktı. Gerçi kanaldan ge- çen gemilerin mutlaka birer kılavuz kaptana ihtiyacı olduğu söylenemez- di ama lıer geçen geminin kaptanı- nın bu rı bilen denizcilerin yar- dımı olmadan, gemisini sağ salim ka- naldan geçirebileceği de düşünüle- mezdi. dan gemi geçırmek bir alışkanlık işiydi ve bu işi en iyi ba- şaranlar da kanalda yıllarca çalışmış bul lunan kılavuz kaptanlardı. Anca kanaldan en fazla fayda- lananlar İngıl iz ve Fransızlar oldu ğuna göre, kılavuz kaptanların işle- rini bırakmasından en fazla zarar görenler de bunlar olacaktı. Bu ba- kımdan Kumpanya adamlarını hemen geri çekmemiş, Dulles tarafından for- müle edilen Batılılar plânı çerçevesi içinde Nâsır'la anlaşma yolları aran- masını beklemişti. Kaptanlar, ancak | . Pineau Nasır bu yollara yanaşmadıgı takdir- de ışlerını bırakmaya davet edilecek- erdi. İşte Glambordesun kanaldan geçtıgı gecenin gündüzünde Nasır Londra'da kanalın milletlerarası bir idare altına — konulması hakkındaki en sekizli kararı reddettiğine göre, umpanya, artık kılavuz kaptanlar rını geri çekmek hususunda serbest kalıyor demekti. Glambordes'un ge- çişi kumpanya kılavuzları taralından idare edilen son gemının geçişi ola- cak, rehberlik işi bundan sonra Mı- sırlı denizcilerin omuzuna yüklene- cekti. Bu, kolay bir iş değildi. Sonun- la başarısızlığa uğrayıp bütün dün- ya önünde küçük düşmek vardı. Kurulmasına çalışılan "Birlik" andan Kanal Kumpanyası Pa- ıs te kılavuz kaptanlarını geri çekmek kararını alırken, diğer yan- dan Londra'da da Ingılız ve Fransız Başbakan ve Dış İsleri Bakanları da Süveyş'e ke dılerı için en elverişli bir statü Aarıyorlardı. Bu statünün kurulabilmesi, kurul uktan sonra da işleyebilmesi için, hiç şüphe yok ki, Bırleşık Amerıka nın desteğine ihti- ardı. Bu yem dünya Devletinin desteklemedıgı her proıe, her plân ba- şarısızlığa maya hk Batılıların bir projeyi, Birleşik Amerika Devletlerınde bul uyordu. İngilte- Fra Süveyş anlaşmaz- lıgını silâha başvurmak suretiyle halletmeye kalkışırlarsa, para ve kuvvetın onla dan — yana çıkmaya cağı o usun ötesinden muteaddıt kereler ıhsas edilmişti, — Anlaşmazlı- ği barış yoluyla halletmeye ça- lışırlarsa, gene Okyanusun ötesin- den ihsas edildiğine göre, para ve kuvvet Ingıltere ve Fransa'nın arka- sında olacaktı Bu bakımdan, İngiltere ve Fran- sa, Nâsır'ın Menzies heyetine verdı- ği red cevabını Aalınca, buhran ilk günlerinde gosterdıklerı sert tep— kileri unutara! rışçı bir plân hazırlamaya gırışmış bulunuyor— lardı. Bu plânın ilha ır-Men zies goruşmelerının devam ettıgı günlerde Dulles tarafından yapılan bir konuşmadan alınmıştı. Dulles bu konuşmasında. Nâsır'ın Kana- Im idaresini milletlerarası bir — te- şekküle — bırakmaya razı olmaması halinde Kanaldan faydalanan dev- letlerin bir Birlik kurmasını teklif İn ngi- dıyordu Teklıften ilham alan e Fransız devlet adamlarına gö- re, Na L Menzıes heyetine ver- diği red cevabı, kanalı kullanan her devleti 1888 İstanbul andlaşmasının kendisine sağladığı Kanaldan ser- best geçiş hakkını koruyacak — ted- birleri bizzat almaya zorluyordu. An- câk, her devletin kendi başına di- gerlerınden ayrı hareket etmesi ha- e bu hak gerektiği gibi koruna- alınacak tedbirler fayda — ver- mezdi. Bu bal an, İngiltere ve Fransa, Amerika Birleşik Devletle- 15