YURTTA OLUP BİTENLER bakanlıkta bulunmuştu. Bunun bir Başbakanlık sta_ıı olduğundan şüphe edilemezdi. Zafer gazetesi dış politika bakımından memleketin Zı- yadesile nazik bir durumda olduğunu yazdıgına göre bu bakanlığın yakın- akan tarafından işgalini beklemek yerinde olurdu Bekleyen adaylar şte bu yüzdendir ki bilhassa Ma- liye Bakanının istifasından bu ya- na bir çok milletvekili — telefonları- nın başından ayrılamaz olmuştu. Ba- zıları, Başbakan — İstanbula gidince oraya hareketten kendilerini alamı- yorlardı. Gerçi mevsim yaz olduğun- dan lacivert elbise giyenler azdı. esnasında lerde aslanların yattığı seziliyordu. Bu haftanın başında Ankarada münhal bakanlıklar için bir çok isim ortaya atılıyordu. Fakat Başbakan, Maliye Bakanının., vazifelerini ba- kanlardan muteşekkıl bir komiteye bırakmışlar. Komiteye Emin Kalafat da dahildi. Maliye Bakanlığı için is- mi en ziyade geçen oydu. Fakat Devlet Bakanını tanı lar onun böyle bir ihtiyatsızlık yap— mayacağını belirtiyor, sadece — mu- habbet duyanlar ise ihtiyatsızlık yapmamasını temenni ediyorlardı. Doğrusu istenilirse ortaya başka ciddi bir isim de yı let Bakanı Cemil Bengunun büyük bir tadilâtta Adalet Bakanlığı için düşünüldüğü ileri sürülüyordu. Fa- kat Adalet Bakanlığım bugün elin- de tutan müsteşar Hadi Tanın bakan olarak -kendisi milletvekili seçilince - ya kadar- Prof. Göktürkü tercih e- deceği aşikârdı. Bakanlığı için kimin Dış İşleri Ethem Menderes Başbakanlık stajı Şem'i Ergin Dokuz ayını — dolduruyor münasip olacağı tereddüt mevzuuy- du. Başbakanı hemen daima Fatin Rüştü Zorlu ile istişare halinde gö- renler Çanakkale Milletvekiline şim- dilik aktif vazife verilmeyeceğini sa- nıyorlardı. Afyon Milletvekili Murad Âli Ülgenin de ismi bakan olabilecek şahsiyetler arasında geçiyordu. Mu- rad Ali Ülgenin uzun zamandanberi Bütçe Komısyonunda çalıştığını - bi- lenler Maliye Bakanlığı için onun dından bahsetmekten kendilerini a- lamıyorlardı. Devlet Bakanı olarak kimlerin Ka- bineye girmesinin muhtemel olduğu da söylenti mevzuuydu. Fakat doğ- rusu istenilirse şu anda, ne yapılaca- ğı hususunda bir karar verilmiş de- ğildi ve Maliye Bakanının ayrılma- sından doğan — boşluğun bir komite marifetile doldurulmasına gayret e- diliyordu. Demokrasi Tatbikat garabetleri Geçen haftanın sonunda cumartesi günü, yurtta iki garip hadise çe- reyan etti. Bunlardan birincisine Üs- küdarda Adliye binasının önü sahne oldu. Halk, sevdiği bir genci alkışla- mak istemişti. Genç uzunca boylu, ince gözlüklü, beyaz tenliydi. Adli- yenin kapısına gelip te kendisi- ne sempatı izhar eden — kalaba- lığı görünce selâmlamak için elim kaldırmaya teşebbüs etti. Fakat yanında yuruyen bir sivil polis me- muru gencin kolunu hışımla ve sert bir hareketle aşağı indirdi. Sonra da zavallıyı otomobiline sokuverdi. Baş- layan alkış seslerim de resmi polis- ler bastırmışlardı. Kendilerine itaat olunmazsa Toplantı ve Gösteri Yürü- yüşlerine ait kanunu tatbik edecek lerini söylediler. Kanundu bu! Ria- yetsızlık kimin hatırından geçebilir- di itekim gözlüklü genç şofö- rune yürümesini bildirdi, saatlerdir güneş altında bekleyen halk da sü- ratle kalkan 32000 plâka numaralı arabanın arkasından bakakaldı. Kimdi bu delikanlı ? Bir politikacı mı, bir parti lideri mi, halkı galeyana getirecek bir siyasi şahsiyet mi? Hayır! Gözlüklü gencin adı, sadece Zeki Mürendi. Zeki Müren.. Tıpkı Maurice Chevalier, tıpkı Frank Si- natra, tıpkı Tino Rossi gibi bir ses sanatkarı Polislere göre kanun hal- kı, sevdiği bir şarkıcıyı alkışlamak- tan bile men ediyordu! Maurice Che- valier'lerin, Frank Sinatra'ların, Ti- no Rossi'lerin hayranları tarafından her görüldükleri yerde nasıl sarıldık- larını,; nasıl hücuma uğradıklarını okuyorduk Oralarda emnıyet kuv- vetleri sanatkârları — muhafaza edi- yorlardı. Gerçi Zeki Müren Vazifeli bir polis memuruna hakaretten mah- küm olduğu için emniyet kuvvetleri- nin sempatisine mazhar değildi. Bu gibi hallerde — meslekdaşların biraz aşırı hal alan meslek tesanüdleri bir çok kimse — tarafından biliniyordu; hem de acı tecrübeler pahasına.. A- ma ne de olsa haftalardan beri mil- letin hayretten — faltaşı gibi açılmış gözleri önünde türlü garip tatbikatı idare âmirleri tarafından yapılan, de- ğişik anlayışı ortaya çıkan bir ka- nunun bu sefer de - Müreni it- ham eden avukatların tâbirile- "şar- kıcı"lara teşmili ilk defa vuku bulu- yordu ve en azından "yüzücü"lere teş- mili kadar şaşk lık verıcıydı Kanun Zeki Müren Sevilen — şarkıcı AKİS, 1 EYLÜL 1956