İKTİSADİ VE MALİ SAHADA Ticaret Çok lâkırdı... 0 Ağustos pazartesi günü, İzmir'- de Kültür Parkın bütün giriş ka- pılarının önü tıklım tıklım dolmuştu. Halk sabırsızlıkla Ekonomi ve Tica- ret Bakanının nutkunun bitmesini ve kapıların açılmasını bekliyordu. Bu her sene böyle olurdu. Kalabalık bir vatandaş topluluğu İzmir En- ternasyonal Fuarının açılışım alâka ile takip eder, Ekonomi ve Ticaret Bakanı mütad nutkunu okurken ka- labalığın yer yer dalgalandığı, nutuk uzadıkça sabırsızlık — alâmetlerinin belirdiği gözden kaçmazdı. Dış tica- rete ait rakkamlar, ziraat, sanayı gi- bi sözler o sırada büyük bir çoğun- luğun bir kulağından girer, ötekin- den çıkardı. Mühim olan nutkun bir an önce sona ermesi, kapıların açıl- masıydı Fakat bu yıl işin, başka türlü ol- ması bekleniyordu. Zira vatandaşla- rın iktisadi ve ticari meseleler kar- şısında duydukları alâka hiç bir za- man bu seneki kadar kuvvetli olma- . Geçim zorlukları ile mücadele eden geniş bir vatandaş topluluğu son zamanda alınan sert tedbirlerin ne netice vereceğini merak ediyordu. Kendilerini "Hükümetin elbette bir bildiği vardır" düşüncesine kaptıran- lar bile gittikçe — ağırlaşan şartlar endişeleniyorlardı. — İşte Ekonomi ve Ticaret Ba- kanının Fuar nutkunda hükümetin iktisadi politikasını açıklayacağının duyulması bu seneki nutka diğerle- rinden farklı bir ehemmiyet kazan- dırdı. Fuarın giriş kapısında topla- nanların kulakları Ekonomi ve Tica- ret Bakanının ağzından çıkacak söz- lere çevrilmişti. Fakat nutkun sonun- da hepsini bir hayal kırıklığı kap- ladı. Her sene alâka ve dikkatla do- laştıkları Fuarı bile asık suratla ve dalgın tavırlarla tetkik ettiler. Zira Ekonomi ve Ticaret Bakanının nut- kunda bekledıklerının hiç birini bu- lamamışlardı. Hükümet iktisadi sı- kıntılardan kurtulmak için vatandaş- lardan feragat, fedakârlık ve anlayış bekliyordu. Halbuki — vatandaşın da hükümetten bekledikleri bunlardı. Ziraat ve zirai krediler Nutukta ilkin zıraat polıtıkasına temas ediliyorı Hükümet zi- raat mahsullerımızın mıktarını art— tırmak, vasıflarını ıslah etmek, ma- liyetlerini düşürmek için gerekli im- kân ve usülleri araştırmak yolunda idi. Nüfusunun 2 80'i ziraatla uğra- şan bir memlekette bir Ekonomi ve Ticaret Bakanının, hükümetin ziraat politikasını izaha — çalışırken bütün, söyledikleri bundan ibaretti. Zirai sahadaki 1ht1yaçlarımızı gidermeğe ardım edec mkân ve usullerin araştırıldıgım soyl ek, henüz sağ- m bir ziraat polıtıkasına sahıp O- lunmadıgını açıklamak — mânasına AKİS, 1 EYLÜL 1956 gelmez miydi? Ziraatımızın çok çe- tin meseleleri vardı. Son yıllar içinde neticeleri hesaplanmayan bir makine- eşme hareketi, çok geniş krediler ve iyi hava şartlaı yüzünden — Zirai mahsüllerimizin bir çoğunda artış- lar olmuştu. Bâzı mahsüllerin iyi pa- ra getirmesi istihsali kamçılamış, son zamanlara kadar ekilmeyen bir kısım toprakların da ekilmesini sağ- lamıştı. Hattâ birçok bölgelerde zi- raat hayvancılığın aleyhine gelişme- ler göstermişti. Otlak olarak kulla- nılagelen sahaların ekilmesi, sürüle- rin ya çok elverişli sahalara, orman- lara sürülmesini ya da kasaplık hay- van olarak satılmasını gerektirmiş- ti. Halbuki hayvancılık köylü kal- kınmasında en mühim rolü oynaya- cak maddi imkânlardan biriydi. A- hır hayvancılığına gitmek zorunda olduğumuz bir zamanda başıboş hay- gösteriyordu. tarlaya çevrilen vancılık da gerileme Fakat otlak iken traktör düşmanlığına rastlamak ta- bii bir şey olmuştu Gene son senelerde kısa bir zama için kendini gösteren ihraç kolaylık— ları zirai mahsüllerimizin standardi- zasyonu ve tasnifi için gereken sis- temin kurulmasını ihmal ettirmişti. Fiatlarımızı yüksek bulan dış alıcı- lar, ihraç mallarımız standart olma- dıgı için, büsbütün nazlı davranıyor- lardı. İhracı kolaylaştırmak için bazı mahsüllere prim yerilmesi yoluna gi- diliyor ve bu mahsüllerin sayısı da gittikçe artıyordu. Nitekim son açış nutkunda gene "bir kısım maddele- rimizin alıcı pazarlarda rekabet im- kânlarını sağlamak için fiatlarımızla dış fiatlar arasındaki farkı telâfi et- mek üzere, tevzin fonundan fayda- landırılmasına devam — edilmesi uy- gun görüldüğü ve bu maddeler ara- sına bugünkü konjonktür ve istihsal şartları nazara alınarak bazı ilâveler yapıldığı" - belirtiliyordu. Fuarın açılış nutku veriliyor "Bekledim de gelmedin..." sahalardan kaldırılan mahsül de pek tatmin edici değildi. “Toprağın vasfı elverişli olmadığından, fazla istihsal etme arzusu bu fakir toprakları büs- bütün verimsiz kıldığından, elde edi- len mahsül, beslenen ümitler derece- sinde çok olmuyordu Mahsulü art- tırmak için artık daha fazla bilgi, daha fazla gübre, yani zaman ve pa- ra lâzımdı. Sayıları birdenbire — çoğalan trak- törler gene birdenbire istihsal faali- yetinin dışında — kalmışlardı. Lâstik ve yedek parça darlığı bunların iş- lemelerini imkânsız kıldığı gibi bilgi- sizlik de çok çabuk yıpranmaları ne- ticesini vermişti. Maliyet hesabı tut- maktan uzak olan birçok çiftçi, trak- tör yüzünden gırtlağına kadar bor- ca girmişti. Birçok bölgelerde artık Bir de zirai krediler meselesi var- dı. Bu krediler daha çok kısa va- deli istihsal — kredilerinden ibaretti. Bu demekti ki köylünün elinde de- vamlı bir istihsal kapasitesi teşek- kül etmiyordu. Kredilerin dağılışında dikkat edilmesi gereken — hususlar özden kaçırılıyordu. Gene bunların kullanılışı da kontrol — edilmiyordu. Zirai kredilerden bir kısmının istih- sal faaliyetine doğrudan — doğruya yardımı olmayacak istihlâk madde- lerinin temininde — kullanılması enf- lâsyonu doğuran ve besleyen sebeb- lerden biriydi. Ziraatımızın hakikaten çok çetin meseleleri vardı. Hükümetin sağlam iktisat politikasını açıklamağa çalı- şan bir bakanın, bu bahiste hemen hemen hiçbir şey söylemeden ziraa- tın ehemmiyetine işaret etmesi ve n