larını "Özalp hadisesi"ne tahsis et- mediklerine göre İnönünün başka iş- lerle meşgul bulunduğu tabiiydi. ki şkanı meşhur Econo- mist dergisinde çıkan ve "Gülek's ıl- legal shakehand—Güleğin ga nuni el sıkması" başlığını taşıyan yazıyı gülmekten kırılarak okumuş- tu. diği gibi, kanunlar dairesinde veremeyeceği hesap yoktu, bütün bir devrin mesuliyetinin uzerıne yük- lenmesinden ancak şeref duyardı ve Padişaha isyanından Çerkeş Ethem kuvvetlerini perişan etmesine, Loza- nı imzalamasına, başbakanlık ettiği yıllardaki inkılaplara ve kalkınmaya, nihayet "milletin erkeklıgını öldür- mek" ithamına rağmen Türkiyeyi İkinci Dünya Harbine sokmayışına ve bu harbi müteakip bir çok mute- ber zevatın tavsıyelerının aksine - bugünkü zahiri manzarayı da göze alarak -çok partili devreyı açması- na kadar her hareketini müdafaa e- debileceğinden keni emin hissedi- yordu. Rahatlığının ve sükünetinin sebebı buydu. Başına ne getirilmek istenilirse istenilsin Türkiyenin ta- esna bir yer işgal ede- ceğinden, en zor tecrübeye - Demok- rasi - girişmeye cesaret etmiş adam olarak kalacağından ve evlâdlarına şerefli bir isim bırakacağından emin (l)_ld';ı_lğtan sonra, başını ne eğdirebi- irdi Hatalar ve sevaplar ski — İttihadçıların — taleplerinde haklı taraflar olamaz mıydı ve bunları hasır altı etmek doğru muy- du? Bu sual, geçen haftadan beri bazı kimselerin zihnindedir. Doğru- dur a Adlı hata, her kararda lüür. Ama böyle kararların, shihinin iadei muhakeme ile yapıl- mayacağı, bilhassa idam edilmiş si- yasi ümla Inkılap devı'ınde- rejimlere göre tâ- doğru olmadığı a- Bıınlar hakkındaki hükmü ta- ırakmak lâzımdı. "Adli hata" hukmu neye dayanılarak verilecek- ? Devir değişmiş, birinci derecede alakalılar ölmüş, o zamanın icapları ve zaruretleri kaybolmuş, hadisele- rin tesirleri çok başkalaşmıştı Demir Perde gerisinde devirden devire, h ta şahıstan şahısa telâkkiler değişi- yor, resmi amanlar resmi hain, resmi hainler resmı kahraman hali- ne getırılıyordu Türkiyedeki durumun b soylemeye bile lüzum yoktu. azinin hesapla- rının karıştırılması - yerine halimize bakılmasının gerektiği açıktı. yin o ç_ıktı madıgım Ama eğer Zafer, artık tek zafer ümidinin eski devri, onun kahraman- larını topyekün kotulemekte, mese- lâ Şarkın mahdut bir zümresinin ar- zularını benımsemekte goruyorsa kendisine " ' demek, a Cum- huriyet neslı, herkesin vazıfesıydı Üstelik bu, zaferi temin etmeyecek, hezimeti süratlendirecekti! Açacağı, dertleri de, caba... AKİS, 1 EYLÜL 1956 Hükümet Bakan bekleyen bakanlıklar u haftanın basında, muhtelif ba- kanları arayanların Hususi Ka- lem Müdürlerinden aldıkları - cevap suydu: "— Bey fendi da", Devlet Bakanı Emin Kalafat için söylenen buydu, Ulaştırma — Bakanı Muammer Çavuşoğlu için söylenen buydu, İşletmeler Bakanı Samet A- Maliye Bakanlığın- nan Ankarada bulunduğu, günlerde Baş- bakanlıktan ziyade Maliye Bakanlı- ğında aramak daha akıllıca bir isti. Nedim Ökmenin ayrılması bütün bir ekibin harekete geçmesini zaruri kıl- mıştı. Bunu, eski bakanın aranaca- ğının delili sayanlar çok oldu. Nedi kmenin istifasıyla alâkalı olarak bir hükümet —adamının ağ- zından çıkan tek beyanat Ekonomi ve Ticaret Bakanının beyanatı kaldı. Hadise tamirde cereyan etti. İhra- catçılar Birliğinde bir toplantı Gazeteciler Ekonomi ve Ticaret Bakanına Nedim Ökmenin istifasına Fuar nutkunun vesile verdiği — riva- yetlerinden bahsettiler. Arada bir ihtilâfın mevcudiyetinden şüphe edi- liyordu. Bakan büyük ve samimi bir hayret ıfadesınde bulundu. — Nedim Ökme endisi yüzünden nasıl isti- fa edebılırdı" Maliye Bakanına kar- şı o kadar hürmeti vardı.. Ona "ağa- bey" diye hitap ederdi. "Ağabey" di- ye hitap, ettiği bir kimsenin vazife-, sinden ayrılması karşısında üzüntü duymuştu. Toplantıda bulunan bazı gazeteci- ler. bakanın suali yanlış anladığı ze- 5 Nedim Ökmen Elveda Ankara YURTTA OLUP BİTENLER habına kapıldılar. İki hükümet azası arasında çıkabilecek fikir anlaşmaz- lığında bunların birbirlerine — hitap tarzlarının ne alâkası olabilirdi? zeteciler politik görüş farkından bahsetmişlerdi. Ekonomi ve Ticaret akam ise meseleyi arkadaşlık, "a- ğabeylik - kardeşlik" münasebetleri bakımından — cevaplandırmıştı. rar edilmek istenmedi. İstifanın sebebi Bakanı © yapılamazsa Ökmen işte bu Menderese e- Bir kaç gün sonra Büyük mecliste Maliye Bakanlığına bizzat Başbaka- nın Vekâlet edeceğine dair Cumhur- başkanlığı — tezkeresi — okunuyordu. Böylece kabinedeki münhal — bakan- lıkların adedi dörde yükseliyordu. Açık bakanlıklar vvelâ, bir — Başbakan muavini yoktu. O makama Mend s IV kabinesinde bir tâyin yapılmamıştı Milli Savunma Bakanlığı da aynı va- zıyetteydı Adnan Menderes Kabine- sini kurduğu zaman oraya bir bakan tayın etmemiş, vekâletini kendi üze- rine almıştı. Sonra, ocak ayında bu bakanlık vekilliği Devlet Bakam Şem'i Ergine verilmişti. Şem'i Ergi- nin Milli Savunma Bakanlığına tâ- yini uzun zamandanberi beklenıyor- du. Hakikaten Anayasaya göre "me- zun veya mazur" olan bakanlara "muvakkaten" vekâlet caizdi. Hal- buki Şem'i Ergin ne vakittir bir ba- kana değil, bakanı olmayan bir ba- kanlığa vekâlet etmekteydi. Dış İş- leri Bakanlığı da münhaldi. Prof. Fuad Köprülünün çok şey vaad edip hiç bir sey çıkmayan istifasından ba- ri Dış İsleri Bakanlığı da İç İşleri Bakanı Ethem Menderes tarafından deruhte ediliyordu. Ethem Menderes, Menderes Kabinelerinin gedikli Ba- kan vekili vaziyetindeydi ve — bazan asaleten, bazan vekâleten hemen her.