DÜNYADA OLUP BİTENLER Süveyş Fare doğuran dağlar Mısır Cumhurbaşkanı Albay Ab- dülnâsır'ın . 26 emmuz'da Sü- veyş Kanalını devletleştırmek kara- rını alması üzerine Batılı devletlerle Mısır arasında patlak veren anlaş- mazlık ve gerginliği gidermek mak- sadıyla Londra'da toplanan millet- lerarası konferans, geçen perşembe günü, çalışmalarına son verdi. konferans da İkinci Dünya Harbinin bitiminden bu yana toplanan diğer bütün milletlerarası konferanslardan farksız bir neticeye - yarı başarısız- lığa ulaşmış ve Süveyş meselesi bir hal tarzına bağlanamamıştır. Bilindiği gibi. Albay Nâsır'ın 26 Temmuz'da aldığı karar, başlangıç- ta, İngiltere ve Fransa'nın gerektiği takdırde silâhli bir çatışmaya kadar racağı Aanlaşılan sert tepkisiyle karşılaşmıştı İngiliz ve Fransız eko- nomisi, geniş ölçüde Süveyş Kana- lından geçen gemilerin taşıdığı Orta Doğu akaryakıtlarına bağlı idi ve bu iki devlet kanalın idaresi, sözüne ve dostluğuna güven olmayan Nâ- sır'ın eline bırakıldığı takdırde, çok güç durumda kalacaklarını ileri sü- nıyorlardı Nasır, kanalı devletleş- tirmekle, Süveyşin o güne kadar sa hip olduğu hukuki statüyü tesbit e- den 1888 İstanbul Andlaşmasını ta- dil etmiş oluyordu. Halbuki Nâsır'- n çok taraflı olan bu andlaşmayı tek başına tâdil etmeye hakkı yoktu. Bir andlaşma ancak onu imzalayan bü- tün devletlerin karşılıklı ısteklerının birleşmesi sonunda değişel İngiltere'nin ve Fransa' nın bu sert tepkisini frenleyen — devlet Amerika Birleşik Devletleri olmuştu. Ameri- kan Dış İşleri teşkilâtı, yeni Başkan- hk seçimlerinin arifesinde, İngiltere e Fransa'nın bu kararlı tutumları- na iştirak etmekten kaçınmıştı. A- merika Birleşik Devletleri iki Batılı dostunu daha yumuşak bir hal tar- zına razı olmaya zorlamış ve sonun- da, meselenin, 16 Ağustos'ta Lond- ra'da toplanacak — milletlerarası bir konferansta çözülmesi kararlaştırıl- mıştı. Konferansta Nâsır'ın son ha- reketinden sonra kanalın Mısır'ın e- line geçen idaresinin milletlerarası bir teşkilâta devredilmesi imkânları aranacak ve bu konferansa 1888 İs- tanbul Andlaşmasına imza koyan devletlerle andlaşmaya imza koyma- dıkları halde andlaşmanın temin et- tiği geçit güvenlik ve serbestisinden en ziyade faydalanan devletler davet edileceklerdi. Bu devletlerin sayısı, Ağustos ayı başlarında — Londra'da buluşan Amerikan, İngiliz ve Fran- z Dış İşleri Bakanları tarafından, 24 olarak tesbıl edilmiş Ancak Londra'da dört köşe kon- ferans masası başına oturan devlet- lerin sayısı 24 değil, sadece 22 olmuş- tu. Süveyş kanalını devletleştirerek buhranın çıkmasına yol açan Mısır, 12 Ağustos'ta, Londra toplantıları- na katılmayacağını bildirmişti. Mı- 1r'a göre Süveyş kanalının devletleş- tirilmesi 1888 İstanbul andlaşmasını tadıl etmıyordu, Andl mada Sü- eyş panyasının Mıısır tabıyetınde oldugu kaydedilmişti. Şu alde Mısır'ın bu kumpanyayı iste- diği zaman —devletleştirmek yetkisi vardı ve Nasır, son hareketiyle, bu yetkiyi kullanmaktan başka birşey yapmış değildi. Kanaldan geçişe ge- lince, geçit bundan sonra da 1888 anlaşmasında belirtilen şartlar altın- da yapılacak, yani her devlet, ge- Selwyn Lloyd - J. F. Dulles - C. Pineau Konferansın üç gülü 14 Cemal Abdülnâsır Karar saatı misini Süveyşten serbestçe geçirebi- lecekti. Eğer Batılı Devletler bu şart- ların milletlerarası bir konferansta yeniden gözden — geçirilmesini arzu- luyorlarsa, Mısır, Londra'da toplana- cak bu ufak ve danışıklı konferansa değil - Nasır'a göre Londra'ya davet edilen devletler Kanaldan faydalanan bütün devletler değildi. Yalnız geçen sene kanaldan faydalanan devletlerin sayısı kırkbeşi buluyordu - başka bir yerde toplanacak daha geniş ve daha tarafsız bir konferansa — katılmaya hazırdı. Ancak Süveyşin idaresinin beynelmilel bir komisyona bırakıl- ması orada da asla bahis mevzuu edılmemelıydı Böyle bir teklif, Mı- 'i hükümranlık haklaı'ıyla te- lıf edilir cınsten sayılamazdı. Toplantıya katılmayı reddeden di- ğer devlet Yunanistan'dı. Yunanistan yabancı devletlerin Mısır'ın iç işleri- ne karışmaya hakları olmadığını, e- ğer mutlaka milletlerarası bir kon- feransın — toplanması — gerekiyorsa Londra'dan başka bir toplantı yeri seçilmesi lâzım geldiğini ileri süre- rek konferansa katılmayacağım bil- dirmişti. Gerçekte, Yunanistan'ın bu davranışında son günlerde içine düş- tüğü hayal kırıklığının büyük payı vardı. Yunanistan, kendisi için haya- ti önemdeki Süveyş Kanalının idare- sinin dostluğundan ve verdiği site- lerden şüphe edilir ellere geçme- sinden sonra, İngiltere'nin, Orta D ğudaki son tutamağı oldugu belıren Kıbrıs'ı elden çıkarmaya yanaşma- yacağım anlamıştı. AKİS, 1 EYLÜL 1956