28 Nisan 1956 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 9

28 Nisan 1956 tarihli Akis Dergisi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

böyle bühtanlar altında bırakılıyor- imdi “"hırsıza hırsız demek hak- kı" m reddetmekle müfterileri haklı vazıyete sokmuyor, onların ekmeği- ne yağ sürmüyor muydu ? Zira ispat hakkının reddini bazı hukukçular i- in haklı gösterebilecek - aslında on- lar da batıldı ya.. - mütaleaları seç- mene anlatmanın imkan ve ihtimali yoktu. Bu bakımdan, ispat hakkı ba- sına iade edılmelıydı Hem doğrusu istenilirse, ispat hakkmın bulunup bulunmaması gazetelerin neşriyatı- na o kadar tesir ediyor muydu ki? Hattâ ispat hakkının mevcudiyeti muharrirleri daha dıkkatl olmaya sevketmiyecek miydi? Şimdi imali cümlelerle, kaçak kelımelerle iddia- a bulunanlar ispat hakkının yok- luğuna dayanarak ne demek istedik- lerini anlatıyor ve sanki boyunları bükük diyorlardı ki: "Ey sevgili o- kuyucu, anlarsın ya!.." Ama ispat hakkının kabul edıldıgı gün herkes sadece ve sadece emin olduğunu ya- rıyetçılerm böyle bir imkân hazırla- eski partilerine en büyük hiz- meti yaptıkl rında Zzerrece şüphe yoktu. Ne var ki bu teklifin kabulü, o teklif yüzünden Hürriyetçileri par- tiden atanların ademi tasvibi mânası- nı taşıyacaktı. Eee, o kadarını da rubu degıl Bay Adnan Menderes duşunmel iydi. D.P. Tahammülün sonu Prof Fuad Köprülü — Orhan başka adam, ben baş- ka adamım, dedi ikimiz de hare ketlerimizde serbestızdır Bırbırımı— zi ilzam etme Kendisi den Orhan diye bahse- dilenen, Prof Köprülünün oğlu ve İs- tanbul D.P. teşkilâtının müstafi baş- kanı Orhan Köprülüydü. Fuad Kop- rülünün sözleri basit bir hakikatin i- fadesiydi ama, hiç kimseyi tatmin etmedi. Hadise bu haftanın başların- da, İstanbulda cereyan ediyordu. İktidar partisinin İstanbul teşki- lâtı vahim bir kriz geçiriyordu. Bu- ran bir delili il başkanının istifasıy- sa, ikincisi kütle halinde vatandaşın partiden aynlmasıydı r polıtıkad soğumuş kimseler değil- di Zira D.P. nin kapısından dışarı a- yağını atıp hür bir nefes alanlar, ken- dilerini muhalefet partılerınden bi- tinin önünde buluyorlardı. En fazla rağbet gören Hür. P. idi, onu sırayla C.H.P. ve C.M.P. takip ediyordu. Or- han Köprülünün istifasının katiyet feshettıgı gün bilhassa Hür. P. ne a- kın kesif hal alacaktı. Zira Istanbul teşkilâtında nin sonuna gelmiş idealist partiliyi hâlâ Orhan Köprü- ünün şahsı eski ocaga bağlıyordu. İstanbul İl Başkanı uzun zaman- ri manen rahatsızdı. Partiyi sevkü idare eden zihniyetle bağdaşa- mıyordu. Teşkilâtla yakından teması olduğu için halkın nasıl ıztırap içinde -. AKİS, 28 NİSAN 1956 YURTTA OLUP BİTENLER HAYSİYET KIRAN HAYSİYET DİVANI Haysıyet şeref ıtıbar gıbı kelimelerle çok oynandıgı şu günlerde bir haysiyetin, bir şerefin, bir itibarın basın değil, bazzat iktidarda bu- lanan partmın Haysıyet Dıvanı tarafından nasıl kırıldığının ibret ve- rici delilini aşağıda okuyacağınız mektupta bulacaksınız. D.P. nin Er- zurum milletvekili Hamit Şevket İnce Meclis Grubunda Genel Başkanı tenkid ettikten sonra nüfuz ticareti yaptığı ithamı altında bırakılarak partiden Haysıyet Divanı kararıyle ihraç olunmuş, bu keyfiyet bir teb- liğ ile umumi efkara duyuru! AKİS o devrin Milli Savunma Bakanı Hulusi Köymenin durumun! aydınlatılması lüzumuna ışaret etmişti. Hulusi Köymenden aşagıdakı mektubu almış bulunuy: Sayın Derginizin muhtelıf nushalannda ve son defa da 7.4.1956 tarihli nushasının "Sessiz Gemiler" başlıklı sahifesinde "D.P. Haysiyet Divanının Hamit Şevket İnce'yi nüfuz ticareti ittihamiyle ihraç etmesi bu nüfuz ticaretine âlet olan o devrin Milli Savunma Bakanının duru- munu ve hakikaten bir suçun bulunup bulunmadığını açıklamayı ge- rektirmez mi?" denilmek suretıyle şahsımdan bahsedilmiş oldugu için keyfiyetin tavzihini lüzumlu go Haysiyet Divanının mit Ş t İnce hakkındaki kararında. "Meslekini mebusluğun nufuz ve ıtıbarıyle tedahül ettirerek müşterile- rinin işlerini takip için menfaat temin ettiği" kaydedilmiş ve bu hük- me esas olmak üzere, bahis konusu işler arasında, bir vatandaşın Milk Müdafaa Vekaletmdekı işi de zıkredılmıştır Bu Vekâlette bulunduğum müddet içinde, ilk ve son olmak üzere yalnız bir defa bana müracaat etmiş olan Hamıt Şevket İnce, hatırımda kaldığına göre, bir vatandaş tarafından Milli Müdafaa Vekâleti ile aktedilen mukavelenin muayyen müddeti zarfında tamamen yerıne getirilememesi dolayısiyle feshi cı— hetine gidildiğini, halbuki,, vele hükümlerine göre, gecikmeden m tevellit para cezasına ait şartlar tatbık edilmek suretiyle müddetin tem- didi mümkün bulunduğunu ve bunun hakkaniyet kaideleriyle nasfet icaplarına da uygun oldugunu ileri sürerek temdit talebinde bulun: muştur Kanuna ve usule mugayeretini görmediğim bu talebi, Hâmit Şev- ket İnce veyahut herhangi diğer bir mebus tarafından gelmeyip de, laa- lettayin bir vatandaş tarafından dahi yapılmış olsaydı, tervic etmekte tereddüt etmezdim. Portesi ve mevzuu itibariyle hatırımda kalmıyacak kadar ehemmiyetsiz bulunan ve kanuna hiç bir bakımdan mugayir ol- madıgı da yukarıdaki izahatımdan sarahaten anlaşılacak olan bu basit muamelenin, muhterem derg iz tarafından, güya şahsımla ilgili bir suııstımal imişcesine umumi efkâra arz olunmasını esef ve teessürle karşıla: Bu mektubumun, sayın derginizin ilk çıkacak nüshasına dercini saygılarımla rica ederi Bursa Mebusu Hulusı Köymen" mdi D.P. Haysiyet Divanının, Genel Başkanı tenkid eden millet- vekillerine karşı nasıl bir silâh olarak kullanıldığı, tenkidde ileri gidenlerin namuslariyle, şeref ve haysiyetleriyle ne kadar büyük bir hafiflikle oynandığı tamamiyle ortaya çıkmış bulunuyor. Bizzat dev- rin Milli Savanma Bakanı aynı partinin mensubudur - bahis mevzuu işte en hafif gayrı meşruluk olmadığını ilan ediyor. Peki, Hamid Şev- ket İnceye yazık değil mi? Ve Haysiyet Divanı bu şekilde hareket eden bir partinin içinde serbest tenkidden istiklalinden bahsolunabilir mi? Hiç bir şey Hamid Şevket İncenin partisinden sadece ve sadece Genel Başkanı tecviz etmedıgı için atıldığını, üstelik şerefine bir de le- ke suruldugunu bu mektuptan daha iyi gösteremezdi. Hulusi Koymenm esef ve teessürüne gelınce, bunların yersiz oldu- ğu ortadadır zira kendisinden sadece garip bir vaziyetin izahı isten- mış, o da bu ızahı ı yapmıştır. Meseleyı şahsiyle ilgili bir suiistimal imiş- eslin a arzeden ise ARİS Mecmuası değil, D.P. Haysiyet Dıvanıdır Izahatı, bılakıs eskı Mıllı Savunma Bakanını şüphe alfanda kalmaktan kurtarmakta! Ama bızzat Hulusi Koymene esef ve teessür duyması gereken biri varsa o da mid Şevket İncedir. Zira Hulusi Köyman şimdi yaptığı açıklamayı hadısenın hemen akabinde yapmalı, Haysiyet Divanını hak- sız bulduğu karanından dolayı tenkid etmeli, arkadaşının şerefine leke sürülmesine göz yummamalıydı Yapılması icap eden hareket buydu. Yoksa, susmak değ l r ki Hulusi Köymen, böyle bir tavır takınmanın kendisi için de ıhraç sebebı olacagını düşünmüş bulunabilir. Haklıdır. Ancak içerde öyle kalmanın, dışarıya böyle çıkmaktan daha uygun olduğuna acaba yürekten kani midir ?

Bu sayıdan diğer sayfalar: