2 ADAM l Memleketlerin buhranlı anların- da milletler gözlerini bazı şahsi yetlere ve bazı teşekküllere çevirir- ler. Pek çok şey o şahsiyetlerin ve o teşekküllerin böyle zamanlarda ta- kındıkları hareket tarzına bağlı ka- lır. Memleketler vardır, buhrandan kurtulmuşlardır; zira millet gözü- nü çevirdiği şahsiyetlerde ve teşek- küllerde aradığını bulmuş, onların amanın icap ettirdiği seviyede ol- duklarını görerek uvvet, cesaret kazanmıştır. Memleketler vardır, buhranın içinde kaybolup gitmişler- dir; sebebi, lider — mevkiindekilerin gerektiği anda gerektiği şekilde ha- reket edememiş olmaları, hadiseleriıı altında kalmalarıdır. Must Ke- Paşa milleti esaret zincirine vurulmak istenilirken yüreğ ınde ketler safında yer alması pek za- yıf bir ihtimaldi. Almanyada — ise Hitler, Weimar h ini yo e sında milletin gözünü dikmiş duğu Hindenburg, Von Papen gibi şahsiyetlerin zayıf karakterleri, te- kahramanlık, — bir sinden ibaret değildir. Elbette ki tehlık li anlarda insanın sesini duyurabilmesi, kolay görü- nen yolu değil, zor olanını seçmesi, boyun eğmemesi yürek pekliği icap ettirir. Böyle hallerde pek çok kim- se "idare-i maslahat'ın en iyi poli- tika olduğunu söyler ve "işleri büs- bütün berbat me" tavsiyesin- fından ve nasıl bir kurtuluş çaresi hepimizin hatı- rındadır. Hadiselerin seviyesine çı- kan şahsiyetler daima, medeni ce- saretin yanında ancak hakiki dev- let adamlarına has basirete ve ile- riyi görüşe sahip olmuşlardır Mil- letlerin hayatında öyle anla cuttur ki tehlıkelı yolda bulunaııla- ra bir tek tavizin ha verilmesi uçurumun kapılarını açmıştır. Hit- ler, işte o kapılardan geçen adam- ır. nda demokratik reJımımızın, büyük buhranım geçir- mekte olduğunda herkes müttefik- tir. Hürriyetlerin yok edilme are- sinde Hurrıyet suistimalini önleyeceğiz , "Demok- iyi no ir demokrasi haline getireceğiz", —"Ferdin menfaatleri AKİS, 28 NİSAN 1956 cemıyetınkılerdeu sonra gelir" ne- dan nutuklarına seçmiş, mutasavver tedbirler olarak günde- lik hayatımıza atlamıştır. Bunlar, neye delalet ettikleri tarihteki mi- salleriyle ortada — bulunan tehlike çanlarıdır. Kulakları boşuna tıka- k bir Hindenburg veya bir Von n gafletine düşmek, ortalama tedbırler aramak, uyuşma imkân- ları peşinde koşmak sadece hüsran doğuracak — gayretlerdir. Bugünkü halimize böyle gayretler yüzünden geldiğimizi, — ilk tavizden bu yana Yeter!" diyememeııin ıstıra- bını çektiğimizi görmeme imka yoktur. illet bunu anladıgı ıçın- dir ki gözlerini, buhranlı za- manda yaptığı gibi, bazı şahsıyet- lere ve bazı teşekküllere çevirmiş- tir. Bunların içinde bakışlara cevap verenler çıkmıştır; ama sadece iki tanesi hadiselerin seviyesinde bu- lunduklarını gostermışlerdır Sade iki tanesi, vazifeleri olduguna ınandıkları hareketi — tereddütsüz yapmışlardır. Zira görmüşlerdir ki bu, rejimin son müdafaa imkanıdır. O kaçırıldığı, yarım tedbirler, zeli- lane gayretler tekrarl andığı "aman a çok kızmasın" zihniyeti bir defa daha hakim olduğu takdırd hürriyetlerimiz için hukuki yoldan mücadele imkânı ortadan kalkacak ve müstakar Cumhuriyetimizde ye- -i bir devre açılacaktır. Bu milleti herkesin anladığı manadakı demok ratık re_ıımden mah etmeye imsenin kudreti artık yetme- yecegıne göre o yolda olanları me- suliyetleriyle karşı karşıya bırak- mak zamanı gelmişti 0 - B Bu iki şahsiyetin biri İsmet İnö- nü, diğeri Ekrem Hayri Üstündağ- dır. * Ömürlerinin son devresıne gelmiş, mleket lete hizmetle dolu olan mazılerıne lâyık bulunduklarım ispatın üstün- de bir yeni hizmette bulunmuşlar- dır. Memleketin bir çok namuslu in- sanı onlardan ders ve ibret alacak- tır. Buhranın kendisini — vazifeye davet ettiğini hissettiği an İsmet İnönü tarihi şahsiyetini ortaya at- maktan çekinmemiş ve onun ağzın- dan çıktığı için hususi bir kuvvet, hususi bir mana alan, fakat aslın- da hakikatlerin en basiti olan ihta- rren sert şekille yapmıştır: Bu memlekette demokratik rejimi ge- riye çevirmek artık hiç kımseııııı harcı değildir.. Kim buna teşebbüs YURTTA OLUP BİTENLER İBRET ederse daha o günün akşamı dünya başına zindan olacak, kendisini, ar- kadaşlarını ve teşkilâtını bir kabu- sa atacaktır İsmet İnönünün bu sözlerini iki gün sonra İzmirden aynı derecede kuvvetli, aynı derecede manalı bir ses takip etmiştir. Ölüm tehlikesiy- le karşı karşıya bulunduğu — yata- ğında dahi memleketini, milletini bir an hatırından çıkarmayan Ek- ran Hayri Üstündağ "tarafsızlara, Hürriyetçilere, Halkçılara ve Mil- let partılılere yordu ki: yetlerimiz, altındadır. desatınızı bir kaç kışının kaprisine feda etmeyiniz. Sorumluluktan kur tulmak isteyen insanların yapamı- mıyacağı ş haysiyete daha şerefli bir iş değildir. Hepini- zi rejim bahsinde, Hürriyet bahsin- de birliğe ve beraberliğe davet edi- yorum. emleketin kendilerine M muhtaç bulunduğu anda vazifelerini hal ve talihi işte buradadır. Zira buhranlı günlerde gözlerin çevrildiği şahsi yetler içinde bu bakışlara gerektiği gıbı mukabele eden bir veya bir kaç kişi daima çıkmış, millet onların izinden selâmet sahiline ulaşmıştır Eğer böyle olmasaydı bütün tarih badirelerle dolu olan milletimiz bu günkü mevkiine erişebilir miydi? İşte bu yüzdendir ki küçük in sanlar küçük hesaplarıyla oynaşır ken biz ıstıkbalden ümidimizi kes miyoruz. İsmet Ekrem Hayri Ustundagların mert ve asi sesleri mutlaka duyulacak, demok- rasimiz birinci buhranı dokuz sene evvel nasıl atlattıysa, ikinci buhra- nı da aynı yollardan — mutlaka ve mutlaka atlatacak, diktatörlüğü geçırmeyecekt Bunu temin hepi- miz için bir şeref borcudur. 5