28 Nisan 1956 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 3

28 Nisan 1956 tarihli Akis Dergisi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AKIS Haftalık Aktüalite Mecmuası Sene: 2, Cilt: VI Sayı: 103 Rüzgarlı Sok. Ovehan Kat: 3 Daire: 7 P. K. 582 — Ankara Tel: 15221 (Başyazar) 18992 (Yazı İşleri ve İdare) Fiatı : 60 Kuruş * İmtiyaz Sahibi Metin TOKER * Umumi Neşriyat Müdürü : Hamdi AVCIOĞLU * Bu nüshada yazı işlerini fiilen idare eden mes'ul Müdür : Yusuf Ziya ADEMHAN * Teknik Sekreter M. Nevzat ÜNLÜ * Karikatür Fotoğraf : Hüseyin EZER ASSOCIATED PRESS TÜRK HABERLER AJANSI * Klişe : Doğan Klişe ATELYESİ # Müessese Müdürü Mübin TOKER * Abone Şartları 3 aylık (12 nüsha) : 6 lira 6 aylık (25 nıısha) 12 lira 1 senelik (52 nüsha) : 24 lira İlan Şartları : 4 renkli arka kapak (Tam sayfa) 350 lir: Kapak içi 300 lira metın sayfaları Santimi 4 | * Dizildiği ve Basıldığı Yer Yeni Matbaa — Ankara Kapak resmimiz: Şemi Ergin İşini beğenen bakan AKİS, 28 NİSAN 1956 Kendi Aramızda Sevgili AKİS Okuyucuları Demokrasimizi sağlam temeller üzerine oturtmak için herkesin bu rejimi bir kenarından tutup çek mesi, herkesin kendini haklı gör- mesi, herkesin başkalarını haksız bulması bazı basit hakikatleri göz- lerimizin önünden uzaklaştırıyor. "Siyasi ahlâk" veya "Politika sa- pıklığı" gibi tâbirler icad ederek samımıyetsızlıkten şikâyet eden- lerimiz bir an partizanlık gözlüklerini çıkarıp etraflarına baksalar demokrasinin ilk şartı 0- lan "asgari dürüstlük'ün — inanıl- maz bir hafiflikle mütemadiyen kurban edildiğini derhal farkeder- ler. İnsanlardan samimi olmaları- nı istemek, belki haksızlıktır. Zi- ra samimiyet, politikada bir mec- buriyet sayılmayabilir.. Ama dü- rüstlük! Bu, düpedüz bir borç, bu- lunması elzem lıususıyettır Dürüstlüğün ilk şartı ise eş ha seler karşısında eş tepki goster- mekten başka nedir ki? Halbuki şu son haftalarda cereyan eden iki küçük hadise insanı derin derin düşündürecek kadar alâka çekici- dir. Türkiyedeki Amerikan Yardım Heyetinin başkam General Riley Kalkınma genlikleri sırasında bir beyanat verdi. Seyhan barajını, Birecik Köprüsünü, Celal Bayarı ve Adnan Menderesi mutad neza- ket kaideleri dahilinde, o neviden kelimelerle övüyordu. — Muhalefet derhal ateş püskürdü. General bi- zim iç işlerimize nasıl karışıyordu ? Halbuki Riley, ihtisası olduğunu bildirdiği bir kaç cümleden başka lâf sarf etmemişti. Hücumlar kar- şısında Zafer gazetesi Amerikalı- yı müdafaa etti. Muhalifler niçin iktidarın lehindeki sözlere taham- mül edemiyorlar, yaygarayı kapa- rıyorlardı? Ecnebiler iktidarın a- leyhinde bir fikir serdetseler Mu- halefet bunu alıp Aağzına sakız yapmıyor muydu? O halde, şimdi hiddetleri neydi? Bir Amerikalı gördüklerini, hissettiklerini söylü- yordu. Kabahat mi ediyordu? Bu herkesin haklıyd Aradan bir kaç gün geçti. O ne? Gazetelerde Amerikada çıkan ma- ruf Time mecmuasından nakledil- miş bir yazı. Muharrir Adnan Men- deresm iktisadi — politikasını cıd- Şenliklerini anlatıyor. — Amerik nın Türkiyeye yardımı mevzuunda Washington un ihtiyattı davrandı- ğını bildiriyordu. Muhalefet safın— dan "bizim ıç işlerimize ne ha karışıyorlar" neviinden bir tek ıtı- raz sesi yükselmedi. Bilâkis Ulus gazetesi bunu adeta ıftıharla yay- dı. Yazıdaki hava, Mende- resin iktisadi polıtıkasını - iktisad- dan anlayan herkesin yaptığı gi- bi - yeriyordu. Ama makalenin bir yabancı tarafından kaleme alın mış olması Muhalifleri zerrece ra- hatsız etmedi. İşte, diyorlardı, A- merikalılar bile aleyhte!. Sanki mesele, fikirlerin mahıyetı değil, lehte veya aleyhte olmasıydı. Anc iş bu kadarla kalmadı. Zafer gazetesınde de bir başyazı. Bu ne hafiflikti?. Amerikalı bize ne karışıyordu? Yoksa, Türk mil- letine direktif mi vermek istiyor- em Zafer'de bu yazıyı ya- zan kimdi? General Rileyi müda- faa eden adam! Time mecmuası- nın muhabiri sigarasıyla viskisini bırakıp biraz Türkiyeyi gorseydı daha iyi ederdi. Bunun yerine "ra- hat koltuğunda memleketin haki- ki hayatıyla irtibatı —meşkük bir yarı münevver muhalif kırmasıyla kadeh tokuşturduktan sonra" böy- le yalan yanlış yazılar yazıyordu. u ne biçim işti? Takip edilen po- litika "Yurtta sulh, cihanda sulh" neviinden milli bir politikaydı. Ti- me'ın muhabiri böyle işlere burnu- nu sokmasa daha iyi ederdi. Hem Amerikan yardımından bahsetmek e bize emir mi vermeye kalkışı- yordu" Bizim politikamla — dolar mukabili değişmezdi. Manevi kıy- metler parayla alımp satılan cins- ten metalar değildi. - Bunu ya- zan da Burhan Belgeydi. - Zavallı gazeteci fena halde a- zarlamyor, hizaya çağırılıyor, ih- tarlarda bulunuluyordu Pekı Ge- neral Riley'in beyanatını 'iç işle- rimize müdahale" diye tenkid eden muhaliflere daha bir kaç gün ev- vel bu aynı kalem ateş püskürmü- yor muydu? ahammülden, to- leranstan bahseden o değil miydi? Ama hayır! İktidarı tenkid eden- ler bizim iç işlerimize karışıyor- ardı. Övenlere gelince.. Oo, onlar hakikati ifade ediyorlardı. w İşte, mücadelelerimizi gülünç e- den budu! areketleri, hâdise- leri mahiyetleri itibarile mütalea ğunu nasıl görürüz, nasıl gösteri- riz? Bu kadar açık şekilde taraf- girane davranırsak, her,şeyi kendi tarafımıza yontarsak doğru yolu bulabilir miyiz ve daha mühimi in- sanlara emniyet verebilir miyiz? Partilerin sözcüleri elbette ki hâ- diseleri işlerine gelen taraftan gö- recekler, öyle aksettireceklerdir. ma bunu yaparken en basit dü- rüstlük kaidesini umursamayıp çiğ nersek birbirimizi yemekten baş- ka iş görebilmemiz son derece müşküldür. Her millet ve her şa- hıs bazı sabit kıymetlere sahip ol- makla mükelleftir. Onları bir ke- nara atamaz, atmamalıdır. Rejimin bekası, her şeyden çok buna bağlı değil mıdır Saygılarımızla

Bu sayıdan diğer sayfalar: