li bir mütehassısdı. Üstelik, kemanı tetkik ederken bunun - dg rlerin- den farklı olarak . en ufak bir çatlak ihtiva etmediğini — ve hiç bir tamir geçirmemiş olduğunu tesbıt etmıştı Wi aşağı bir fiyata satmak niyetinde ol- mamakta hakkı vardı tabii... Mamaafih, Francescattı, Ayla'nın Stradıvarıusu hakketmiş bir sanat- kâr olduğuna kanaat getirmişti. Bü- yük virtüozun tavassutu ve kemanın genç olduğu nisbette başarılı bir is- tikbal vaadeden bir ele geçmesi ar- zusu bir araya gelince, Aylâ'nın bu- nu 30.000 dolara alabılmesı mümkün oldu. "Ayla, konserlerimin hasılatını sakladım..." diyor "Elim kemanı da 3000 dolara sattım. Fakat gene de otuz bin doları tamamlamak im- kânsızdı. Hükümetimizin — gösterdi- ği alâkaya ve bu hus staki yardım- lara minnettarı! (Bunları anlatırken memnunıyet— ten gözlerinin için gülüyı Kutuyu açarak, kadife kılıfın dan ıtına ile çı- kardığı Stradivarius'unu bize yakın- dan dinletmesini rica ediyoruz. "Aca- akord mu edecek" iye dü meğe fırsat bulamadan birden Batil- '"Chacı "u dolduruveriyor ku- laklarımızı. Bu kudretli Chaconne'u dinlerken bilhassa yayındaki cesare- ti takdir etmemek elden gelmiyor. Neden Brahms ? Ankaralı müzikseverlerin Brahm onserto bahsinde talihli oldukları duşunulebıl - Zira eserin iyi icrala- TI şehrim sık sık dinlemek mümkün olmaktadıı' Bilhassa bu yüzden, Ayla Erduran'ın neden bu eseri tercih ettıgını merak edenler yok değil. Bu "neden"i kendisine sordugıımıız zaman tereddüd etmek- sızın cevap verdi:. — Neden mı" Brahmsa hayra- Bu eseri anım... İnanın kı benım uzerımde dıger konsertola- ra nazaran bambaşka bir tesiri var Nitekim küçük yaşlardan — beri bir konserde çalabilmek yük al n bü zumdu. u kadar sebep kat'ı degıl mi? "Bunu Francescatti'den bir din- leseniz... Ayla günde vasati olarak 6 saat çalışıyor. Sair zamanları, konuşması ve hareketleri neşe ile, hayatıyetle dolu. Kemanını eline — aldığınd: çehresıne bir — ciddiyet yerleşıyor "Daha çok, hem de pek çok çalış- mak lâzım... bir repertuara sa- hip olmak ve bunun ihtiva ettiği e- serlere çok iyi hazırlanmak isterim.. diyor. Klâsik konçertolara daha faz- la zaafı var. Gene de modern eserler- de bambaşka bir mânâ ve mahiyet buluyor. Sadece keman kının bütün dalları yıık virtüozlar hakkında bır tercih yapmasını istediğinizde id- dialı konuşmamak lâzım geldiğini soyluy Ustıın bir tekniğe ve şahsiye- te sahip olduktan sonra hepsi büyük virtüozdur... Stil, üslüp meselesi din- leyicinin zevkıne hıtap eder ve şah- sa göre değişebilir... AKİS, 3 ARALIK 1955 SİNEMA Filmler Tuş Beyoğlu' nda Yeşıl Çam sokağında bundan bir ay kadar önce büyü bir telâş vardı Film şirketlerinin te- lefonları sık sık çalıyor, kapıları açı- hp kapanıyor ve figüranlarından pat- ronlarına kadar herkes bir şeyler a- ranıyordıı sanki. Haber bomba gibi patladı: Piyasada negatif film kalmamış- Zaten büyük sıkıntılar Içmde olan ürk Film sana, urum tuz biber ekmişti. Karaborsa derhal faaliyete geçti. Negatif filmlerin fia- tı iki üç misli artmıştı. Bu yıl piya— çıkması icap eden filmlerin yu d mişi işte bu sebepten Film mıllerının ellerinde kala kaldı. Pıya- saya çıkanların ise çok az kopyası mevcut olduğu için ancak — bir ka yerde gösterilebilme imkânı sağlana- bilmişti. 'Tuş" yahut Atlas Filmin taktıgı reklam adıyla "Bir aşk Hikâyesi" ve ilmin çevirdiği "Beyaz en- dıl" karda zikredilen macerayı u- cuz atlatabilmiş iki kordela idi. 'Tıı 'un senaryosu, Haldun Ta- ner'in ayni isimdeki hikâyesinden a- hnarak bizzat yazar tarafından kale- me alınmıştı. Baş rollerde Küçük Şahne'nin güzide komedyeni ünir Ö: ualla Kaynak ve son olarak Ankaralıların Haldun Dormen tiyat- rosunda rahip rolünde seyrettikleri Saadettin Erbil vardı. Filmin prömi- yeri İstanbulda Sümer sinemasında yapıldı. Türk filmciliğini sevenlerin, ondan ümitli olanların sevgi ve ümit- lerini doğruluyacak ayarda, Reji- sör Şadan Kâmil bilgi ve tecruhesını kullanmış, filmde rol alanlar gayret— lerini sarfetmişlerdi. filmin mutlaka kusursuz, fevkalade olmasını icap ettırmıyordu "Tuş" un iyi taraflarının yanısıra bir çok ak- sak yönleri de mevcuttu. — Bunların başında teknik montaj, ışık, dublaj gibi hususlar — geliyordu. Film İyi monte edilmemişti. Seyredenlerin ço- ğu "Tuş'ta iyi sahneler — var fakat film heyeti mecmuasiyle iyi değil" ka- naatine varmışlardı. Diğer taraftan kendısınden pek çok şeyler bekleni- kul bir takım lüzumsuz el haı'eketlerı ve mimiklerle rolünü ezmişti. Mualla Kaynak ise ümit edil- dıgmden daha iyi oynamış olmasına rağmen başarılı değildi. muvaffak aktörü, rolünü büyük hır rahatlık ve tabiilikle oynayan Saa- dettin Erbil'di. Şadan Kâmilin "Tuş"ta cesaretli hamleleri bilhassa göze çarpıyordu. Elden geldiği kadar realist bir film yapmağa uğraşmıştı. Bilhassa genel E evler pasajı büyük' takdir topladı. Filmde üstelik gobek gazel gibi bey— lik usullerden tamamen — kaçınılmış olması göbeksiz, gazelsız Türk filmi de yapılabileceğini ispat ediyordu. Beyaz Mendil Duru Filmin Yaşar Kemal'in hikâ- esinden seneryo yapmak suretıy— le çevirmiş olduğu "Beyaz Mendil' ise ilk olarak bundan gene üç hafta evvel Zonguldak'da — gösterildi. Fil- min başrollerini Fikret Hakan ve Al- man Aktristi Ruth Elizabeth oyna- maktaydılar. Diğer rollerde ise bun- dan evvel bir çok filmlerde seyret- miş olduğumuz Settar Hazım Kör- bir sanat kabiliyetine masıydıi. Fikret kan lünü oynadığı hemen ilk ciddi lîlm - di. Kendisi filmi çevirmeden önce, senaryodaki vakanın geçtiği Kandıra- ya giderek halkın örf ve âdetlerini, yakından kavrıyabılmek için bir ay burada yaşamı: ondan sonra fil- me başlamıştı. Sonra filmi Lütfi A- di çınılmadığını soyluyordu İşin en en- teresan mdeki figüranların hakiki koyluler oluşuydu Filmde kamera mükemmeldi. Öyle ki bazı sahneler insana döner vinçle çekil- miş intibamı — veriyordu. Halbukı Türkiyede hiç bir Film Studyosunda bu lüzumlu makineden yoktu. Lütfi Akat filmde diyaloglardan çok ha- reketlere yer vermişti. Filmin insa- nın canını sıkan hiç bir sahnesi yok- tu, sürükleyiciydi. Duru film "Beyaz Mendil" de ye- ni bir şey denemek istedi. Fon mü- ziğini Halk Türkülerinden yapacak- tı. Bu iş için Ankarada Muzaffer Sa- rısözen'le anla: Halk Müziği ile suslenmıştı begenenler de oldu, duğu hususunda ısrar ediyorlar, şa- yet armonize edilmiş Halk müziği batı enstrumanlarıyla çalınmış ol- saydı fon müziği daha başarılı olurdu diyorlardı. ı film "senenin en baş - sıfatını bek'ten, gazelden ve bu gib alışkanlıklardan — kaçınılmıştı. list, anlayışlı, iyi niyetli eller Türk Fılımcılıgının geleceği için ilk lam temeli atmağa çalışıyorlardı. DİNCER GÖMLEKLERİ SAĞLAM - ÜSTÜN KALİTE ve UCUZDUR