DÜNYADA OLUP BİTENLER Hindistan Umduğunu bulan misafirler Yeni Delhi halkı akın akın hava a- lanına — taşınıyordu. Alana giden yollar karınca misali kaynaşan in- sanlarla dolmuş, bu kalabalığın için- den bir araba veya otomobilin geç- mesi İmkânsız hale gelmişti. Halkın bir kısmını taşıyan develer ise adım- larını insanlarınkine uydurmak zo- runda kalmışlardı. Pazar pazar dola- an seyyar satıcılar yolların kenarı- na tezgâhlarını kumuşlar, yemiş ve oyuncakçılar en büyük vugunlarını vurmaya hazırlanmışlardı. Bütün bu olup bitenler, Yeni Del- hi'nin tarihi bir gün yaşamakta ol- duğunu gösteriyordu. Gerçekten, Hin- distan hükümeti birbiri üzerine çı- kardığı tebliğlerle, günlerden beri halkı Cum: iinii alam hava mey- danında maya davet etmişti. Bu tebliğlerde belırtıldığıne göre Sovyet idarecilerinin en ileri gelen iki tanesi, Nikola Bulganin ile Nikita Kruçef Hindistan'a bir ziyaret yapmak üzere 0 gun Palam hava alanına vasıl ola- klardı. Teni Delhi halkı, Başbakanı ile Komünist Partisi Genel Sekreterine geçenlerde Rusyayı ziya- ret eden Nehru'ya Moskovada yapı- landan daha muhteşem bir karşılama töreni yapmalıydı. Yeni Delhililer, uzun bir zaman- dan beri Hindistan'ı ziyaret etmeleri beklenen Sovyet idarecilerine yaptık- ları törende Hint hükümetinin yü- zünü kara çıkarmıyorlardı. Hava a- lanı yüzbinlerce Hintliyle istilâya uğ- ramış, alandan şehre giden yollar bo- Mareşal Bulganin Fareli köyün kavalcısı yuna milli kıyafetlerini giymiş kadın ve çocuklar sıralanmıştı. Her tarafta bir bayram havası esiyordu. Bu ha- vaya katılan Hintlilerin sayısı kesin olarak söylenemezdi, fakat herhalde en az bir milyon kişinin sokaklara döküldüğü — muhakkaktı. — Yaşlıların sözlerine bakılırsa, Yeni Delhi, şimdi- ye kadar, böyle bir kalabalığı yolla- rında görmemişti. Anc am havası içinde çalkanan Hintlilerin pek çoğu, sürük- lendikleri kalabalığın siyasi bir gös- teri yapma üzere — bulunduğunun farkında değildi. Yüzbinlerce kişinin elinde, Hint bayrağının yanı sıra Sovyet bayrağının da bulunmasına rağmen, bu Hintlilerin pek azı komü- nistti veya Kari Marx'tan bahsedildi- ğini duymuştu. Milyonlarca Hintli, Komünist liderlere bir sevgi gosterı- Başbakan Nehru İki tazyik arasında sinde bulunmaktan ziyade, Moskova'- da Başkanlarına yapılan iyi kabule bir karşılıkta bulunmak veya şu gün- lerde durmadan bahis konusu edilen birkaç kişiyi görmüş olmak için ha- va alanına koşuyordu. Büyük bir küt- le de sadece eğlenmek sevdasınday- dı. Modern Marko Pololar Bulganin ve Kruçef e gelince: Sov- yet idaresinin ayrılmaz ikizleri - daha ne kadar beraber kalacakları- nı sadece Allah ir - Yugoslavya seyahati bir tarafa bırakılırsa, ilk de- fa olarak Dem rde isinde bu- lunmayan bir ekete resmı ziya- ret yapıyorlardı Yapışık ikizler, bu ilk Demir Perde ötesi zıyaretlerınde, yanlarına Dışişleri Bakanı rdım cısı Andrei Gromiko'yu, Tarım Baka— nı D. R. Rasulof'u, Dış Ticaret Baka- Nikita Kruçef Kocaman gövde nı P. N. Kumikin'i, Kültür Bakanı Nikola Mihailofu da almışlardı. Uçaktan ilk olarak Bulganin in- mişti. Onu hemen Kruçef takip edi- yordu. Her iki Rus idarecisi de mavi birer elbise giymişler, kendilerini çıl- gınca alkışlayan halka şapkalarını sallayarak mukabele etmişlerdi. An- cak önemli olan, bütün bu noktalar- dan ziyade, Rusları Hindistan'a kadar getiren âmillerdi. Ziyaretten — beklenenler Sovyetlerın Güney Asya devletle- rine karşı besledikleri "muhab- bet" malümdur. Öteden beri Demır Perde etrafında tarafsız bir kuşak çevirmek isteyen Rusya, son günler- de, bütün gayretlerini bu nokta üze- rinde toplamıştı. Batıda Avusturya ve Yugoslavya dan sonra Almany: u kuşak içine almak ısteyen uslar, son günlerde İran'ı da Bağdat Paktı yoluyla demokrasilere kaptırın- ca, gayretlerinin mihrak noktası ken- diliğinden Güney Doğu Asya'ya inti- kal etmişti. Sovyet Rusya, Güney Do- ğu Asya'da hâlâ gülümseme politi- kasını yürütebileceğine kani bulunu- yordu Son Cenevre Konferansından son- ra Almanya'nın böyle bir tarafsız ku- ağa dahil edilmesi ihtimali ortadan kalkmıştı. Orta Doğu'da çıkardıkları karışıklıklarla, Ruslar, şimdi de Bağ- dat Paktı'nı yıkmak gayesini gütmek- teydiler. Bu polıtıkanın nasıl bir so- nuca varacağını zaman gösterecek- tir, ancak şimdiden şu kadarı söyle- nebilir ki kurulu bu düzeni yıkmak sanıldığı kadar kolay değildir. Arap devletleri içindeki ayrılıklara, bunlar yetmiyormuş gibi son — zamanlarda AKİS, 3 ARALIK, 1955