3 Aralık 1955 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 11

3 Aralık 1955 tarihli Akis Dergisi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

DEMOKRASİ Zira Diktatörlerin S ahsı İstibdada ismini veren eski a İmparatoru Neronun po- lıtıkası "Panem et circences" (Ek- mek ve eğlenceler) idi. Aç mide- leri susturmak, kütleleri gündelik dertlerinden uzaklaştırıp müşterek eğlencelere, sirklere — sevketmek; gladiatörlerin kanlı marifetlerini döktükleri arenaların büyüleyici fü sununa kaptırmak, kısacası vatan- daşı âmme dertlerine — bigâne kıl- Bırıncı Napoleon, Elbe adasın- dan dönüp yüz günlük son hüküm- ranlığına başlarken Fransa sahil- lerine çıkmasına mâni olmağa gel- miş kraliyetçi kuvvetler silahlarını kullanamamışlar, müstesna şahsiyeti ve halk nazarındaki pres- tiji ününde boyun eğmişlerdi. Na- poleonun o nâdir askeri dehâsı Va- terloo'da Wellington'un inatçı as- kerleri karşısında eridi: Zira za- man değişmiş, yıllardanberi par- Iayan yıldızı bir daha parlamamak üzere sönmüştü. Netice: kufi- yet, Sainte-Helene adası ve mide kanserinden ölüm... Roma Opera binasını ziyaret e- denler, o muhteşem binanın kat kat yükselen balkonlarından bakarken, birden, tavanda hâlâ duran şu iba- reyle irkilirler: "Victor Emmanilel, Rex; Benito Mussolini, Duce". Kısa boylu, çizmeli, çıplak başlı dikta- tör; koca İtalyayı sıtmadan kurta- ran, ona turistik yollanm, Opera binalarını, ağır sanayiini veren a- dam, ayaklarından asılarak öldü... Kendisini o muhteşem meydanlar- da çılgınca alkışlayan halk, o ayni halk, ayni çılgınlıkla cesedını hır- pa l dı. Garip ve garip oldugu kadar korkunç bir tecelli.. Mısallerın tevalısınde fayda yok- tur: Şu vâkıâ olarak belir- mektedır ki, bır insanın — şahsiyeti zaman zaman hâdiselere teveffük etmekte, onların şeyh ve akıbetle- rini degıştırecek derecede müessir olabilmektedir. Hayır ve ser insa- ni ve nisbi mefhumlardır: Miyarlar değiştikçe bu mefhumlar da degış- me istidadını gosterırler, 17 ci asır- da bir düello esnasında adam öldür mek ne kadar şerefli addediliyorsa, 0 sene sonra ayni hâdise katil sayılmıştır. er hafta muntazaman kiliseye giden ve fevkalâde bir aile babası olan Başkan Trumanın, harbi kısalt- mak gayesiyle, atom bombasını kul lanma emrini vermesi ve böylece AKİS, 3 ARALIK, 1955 Devir, Artık 200.000 japonun kaderine tasarruf etmesi medeni dünyamızda — gayet tabii ve makbul addedilmiştir. Zi- ra cemiyetler de, tıpkı kendilerini teşkil eden fertler gibi şu veya bu cihette tekâmül gösterirler, iyilik ve kötülük anlayışlarını hayat realıte leri muvacehesinde her an ayarla- mak mecbuı'ıyetınde kalırlar. 1936 Almanyasının şa'şaasına, pek çok ta- nınmış Türk yazarı da o, zamanlar kapılmaktan kendilerini alamamış- lardı. Şurası muhakkaktır ki, hâdise- lerin ön plâna getirdiği 'bazı cok Devri Değildir! Dr. Erdoğan METO giltere gibi demokrasilerde bu in» sanı temayullerın binbir içtimai ve ni yaratılmış ve asırlar- danben kullanılagelmış Napolyonun Hariciye nazırı Tal- akkında — y daki ciimleleri ne kadar düşündürü cü oluyo: "Otokrasının en vahim mahzur- larından bir tanesi meşru muhale- fete yer bırakmamasıdır. Memleke- tinin iztirap içinde olduğunu ve bu iztirabın yanlış tutumlar dola- yısıyla devam edeceğini gören sa- Napolyon Elbe adasında Her diktatörün sonu iyi niyetli, hakıkı vatanperver in- sanlar dahi uz sa bi müddet sonra şahıslarında fevkal- kudretlere — vehmetmekte, kutsi bir vazife ile gönderildikleri kanaatine kapılmaktadırlar. —Mev- cut usul ve teamüller onlara râci olamaz, zira kendileri usul ve tea- mül yaratacaklar, asırları senelere sığdıracaklardır. Bu, tıbben de en- teresan psikoloji bir kere yerleşin- ce, o ilâhi vazifeye mani olmağa çalışanlar vatan — hainidirler, şer kuvvetlerini temsil etmektedirler ve behemahal ezilmelidirler. İşte bu yüzdendir ki meselâ in mimi vatandaş, ya hâdiselerin pa- sif bir seyircisi kalacak veya bu- nu önlemeğe çalışınca düşmanları tarafından ihanetle itham edilecek- tir. Zira, açık muhalefetin isyan addedıldıgı yerde, gizli — muhalefet kendiliğinden vatan ihaneti sayı- ır”. Sabık otokrat Albay Peronun çok tipik macerası da göstermiştir ki Peronu ne ekmek, ne eğlenceler, hattâ ne de sokağa salıverdiği "des- camlsados" (gömleksizler) kurta- ramadı. Zira devir, artık diktatör- lerin devri değildir!.

Bu sayıdan diğer sayfalar: