DÜNYADA OLUP BİTENLER Edgar Faure Seçmen — önünde sevketmekteydi. —Faure'un yaptıgı teklif, bu meselenin de Meclis önüne getirilmesi için bir,vesile teşkil edi- yordu. Bilindiği gibi, Fransanın haliha- zırdaki seçim — sistem "apparente- ment - birleşik liste" denılen bir e- sasa dayanmaktadır. Bu sisteme gö- re, küçük bir seçim çevresi içinde münferit ve bağımsız bir liste, yani tek bir partinin listesi mutlak çoğun- luğu kazanamadığı takdirde muhtelif milli parti veya gurupların adayları- nı ihtiva eden birleşik liste seçimi kazanmış sayılır. 1951 senesinde bu seçim sistemi kabul edilirken, siyasi bir istikrar kurabilmek için merkez partilerine çoğunluk saglamak ve bunlara dayanacak istikrarlı hükü- metlerin teşkilini mümkün kılmak a- macı güdülüyordu. Halbuki, çok geç- meden bu sistemin de mahzurlara gö- rülmüştür. Birleşik liste usulü ile ya- pılan seçimler sonunda da merkez partileri tekrar azınlıkta kalmışlar, istikrar tekrar temin edilememişti. Meclisin büyük ekseriyeti, bu siste- nin de bazı partılere hiç bir işe ya- lamayan çoğunluklar sağlamaktan teye gidemediğini anlamıştı. Oysa ki Fau bu seçim ıslün- den istifade eden partılerın koalısyo- nuna dayanıyordu. Gerçi günün bi- nde bu koalisyon çözülebilir, kabine buhranı patlak verebilirdi. Nitekim şimdiye kadar birkaç kere bu teh- ice atlatılmamış değildi. Fakat, her şeye rağmen, Faure seçim sistemini degıştırmekle bindiği dalı kesemezdi. mdan Fransız Başbakanı, ge- çenhafta1ç1ndeyapılanmuzakere— 18 lerde, seçim tarihinin öne alınmasını istemekle beraber, sistemin değişti- rilmesini 1steyenlere karşı da cephe almış bulunuyordu. müzakerelerde seçim sistemi- nin değiştirilmesini istiyenlerle - bun- ların başında Mendes - France yer almaktadır - istemeyenler arasında şiddetli münakaşalar cereyan etmiş- tir. Mevcut sistemi müdafaa edenler, kabul edilecek bir nisbi seçim usu- lünün komünistlerden başka kimse- nin işine yaramıyacağını ileri sürü- yorlardı. Uzun tartışmalar sonunda Mecliste iki cereyan belirmiştir: Bun- lardan biri mutlak çoğunluklu tek i- sim sistemini kabul etmek, diğeri de büyük bölgelerde aday listeleri esa- sına dayanmak temayülü idi. Bu hu- teknik teferruatı bir tarafa bırakarak pek kaba hatlarıyla bu so- nuncusunu bizim sistemimize benze- tebiliriz. Ancak burada, — bizim sis- temden farklı olarak, mutlak çoğun- luk, yani oy verenlerin yarıdan fazla- sının reyi elde edilemediği takdirde nisbi usule müracaat edilmekte, mil- letvekillikleri muhtelif partiler ara- sında aldıkları oy nisbetinde paylaş- tırılmaktadır. 'Sonuncu usul, sadece bizim siste- mimize değil, aynı zamanda birleşik liste esası bir tarafa bırakılacak 0- lursa halen, yürürlükte olan Fransız seçim sistemine de yakındır. Bu ba- kımdan, Faure, mutlak çoğunluk el- de edılemedıgı takdırde nisbi sisteme tahavvül edebilen büyük bölgeli Ve tek listeli son usulü savunmuş ve bu- nu bir güven oyu meselesi yapmıştır. Geçen salı günü yapılan müzake- reler sonunda Meclis Faure'a güven oyu vermiş bulunuyor. Bu seçimlerin öne alınması demek olduğu kadar, yapılacak seçimin Faure tarafından ileri sürülen sistem üzerinden cere- yan etmesi de demektir. Meclisin bu kararından sonra Fransa'da seçim kampanyası fiilen başlamış sayılabi- lir. Bundan sonraki Meclis müzake- relerının büyük bir önemi kalmamış- S di si 11 Aralıkta oylarını kullanacak olan seçmenlerindir. Fas Yeni "Eski Sultan" S u günlerde Fas bir bayram havası 5 içinde çalkalanıyor. İkinci Cihan- Savasının sona erdiği gunlerden berı memlekett üküm süren g dagılmaya, halk arasındaki e dehşet azalmaya yüz tutmuştur. Yolda kar şılaşan yerli ve yaba ncılar, birbirlerine tık düşm nazariyle bakmıyorlar. Her Faali, şımdı 1şler1n bundan böyle kötüye değil, iyiye gi- decegını duşunuyor a vuku bulan bu muazzam degışıklıgın sebebi tektir: — Nihayet ski Sultan Muhammet Bin Yusufu Fas tahtına iade etmeyi ka- bul etmiş bulunuyor. Bu — kabulü Fransa'nın Kuzey Afrika'daki sıyase— tinde bir dönüm noktası olarak m talâa etmek gerektir Bilindiği gibi, geçen hafta içinde Fas tahtına iade edilmesi kararlaştı- rılan Muhammet Bin Yusuf, bu taht- tan 20 Ağustos 1953 te Fransızlar ta- rafından uzaklaştırılmıştı. Bin Yusuf, Faslıların nazarında giriştikleri İs- tiklal hareketinin bir timsaliydi. Fransa, Sultanın uzaklaştırılmasile bu hareketın bastırılacağını sanıyordu. Ancak hadiseler Fransa'nın hesapla— rının yanlış çıktığını göstermekte ge- cikmemiştir Muhammet Bin Yusuf- u dagaskar'a surulmesınden son- ra 1st1klal 1deahne her zamandan da- ha fazla bağlanan Faslılar, bu sefer bagımsızlıklarının yanısıra eski Sul- tanlarını da geri almak istemişler ve bu yolda Fransızlar için olduğu ka- dar kendılerı için de öldürücü bir mü- câdeleye, girişmişlerdi. Geçen hafta i- çinde gelen haberler nihayet Fas mil- liyetçilerinin bu emellerine nail ol- duklarını göstermektedir. Ancak bu neticeye ulaşmak Fas- lılar için sanıldığı kadar kolay olma- mıştır. AKİS okuyucuları Fas milli- yetçileri ile Fransızlar arasında ge- n kanlı hâdiseleri, Fas meselesinin man zaman geçirdiği karışık saf- haları bu sütunlarda takip etmiş bu- lunuyorlar. Kısaca tekrarlamak la- zım gelirse denebilir ki Fas mesele- si, şimdiye kadar, başlıca üç büyük safhayı arkasında bırakmıştır. Bun- lardan birincisi İkinci Cihan Savaşı- nın sona ermesinden sonra her Kuzey Afrika memleketinde olduğ gibi Fas'ta da cereyan eden ilk hadıseler— dir ki Muhammet Bin Yusuf'un taht- tan uzaklaştırılmasına kadar devam etmiştir. İkinci safha Bin Yusuf'un tahttan uzaklaştırıldığı 1053 Ağusto- su ile içinde bulunduğumuz 1055 yı- linın Ağustos ayında Faure kabine- sinin beş bakanı ile Faslı temsilciler Ben Yusuf bekliyor Sabreden derviş AKİS, 12 KASIM 1955