Cenevreden bir görünüş İncir çekirdeği ir düşüncelerini bildirmedikçe, Rus- ya, Almanya'nın birleştirilmesi hak- kındaki fikrini açıklamayacaktır." Oysa ki Rusya'nın bu husustaki fikirleri hiç kimsenin meçhulü de- ğildi. Batılı Dışişleri Bakanları, olsa olsa, bilinen bu tasavvurları bir kere de yetkılı Bakanın ağzından duymak istemişlerdi. Rusların yeni plânı Harold Macmillan'ın "ileriye doğru atılmış bir adım" olarak vasıf- landırdığı yeni Rus teklifine gelince, bu teklif, demin de işaret ettiğimiz gibi, Avrupa güvenlik sistemi üze- rindeydi. Molotof'un Batılılara sun- duğu yeni bir proje Rusların bu ko- nuda şimdiye kadar ileri sürdükleri tekliflerde — bir değişiklik yapmayı kabul ettiklerini gösteriyordu. H bu değişiklikler hiç de kuçumsenmı— yecek noktalarda yapılmıştı. Molotof'un, Batılıların bir hafta önce ileri sürdükleri bir Avrupa gü- venlik sistemi projesine karşı teklif ettiği yenı Rus plânında, önce bu sis- teme iştirak etmesi istenen devletle- rin adedi azaltılıyordu. Rusların, ö- teden beri, kurulmasını 1sted1kler1 Avrupa guvenlık sistemine bütün Av- rupa devletlerinin alınmasını ısrarla talep ettikleri hatırlardadır. Bu sefer Ruslar, eski taleplerinden vaz. rek, sistemi Dört Büyükler ile Batı Avrupa Birliği ve Varşova — Paktı devletlerine 1nh1sar ettiriyorlar, ge- rekli görüldüğü Yugoslavya Danımarka nın 1şt1rak1ne de acık bırakıyorlardı Bundan başka Sov- yetler, yeni projelerinde, NATO, Ba- tı Avrupa Birliği ve Varşova Paktı gibi askeri andlaşmaların belli bir süre içinde lağvı talebinde de bulun- muyorlardı. Oysaki Rusya, şimdiye kadar, Avrupa güvenlik sistemi üze- rinde bır anlaşmaya varmayı bu gibi paktların kaldırılması onşartına bağ- lamıştı. Türkiye, bu plâna göre acık- ta bırakılıyordu. AKİS, 12 KASIM 1955 "verdiği bu plâna göre her gene dolmadı Ancak, gerçekten ileriye doğru a- tılmış bir adım olmasına rağmen, ye- ni Rus plânı Batılıları tatmin etmek- ten uzaktı. Çünkü Rusya, konferans başlayalı iki hafta olduğu halde, Al- manya'nın birleştirilmesi hakkındaki görüşlerini açıklamamıştı. Rusya bu meseledeki noktai nazarını bildirm en Batılılar yeni teklif üzerinde bır fikir ileri süremezlerdi. Almanya me- selesi Sovyet iyi niyetlerinin mihenk taşı olacaktı. Esasen Batılılardan bu yolda bir cevap alacağını bilen Molotof, geçen hafta ıçınde Almanya üzerindeki Sovyet görüşünün degışmedıgını gös- termek İstercesine, manya hükümetini Konferansa bır plân tak- dim etmekle gorevlendırmıştır Doğu Almanya Halk Cumhuriyeti'nin Al- manyanın birleştirilmesi — üzerinde iki Alman- ya'ya da şamil bir istişari meclis ku- rulacak, bu meclise her iki Almanya- dan seçılmış Parlamento temsilcileri iştirak edecek ve istişari meclis tara- fından alınan kararlar heriki Alman- ya'nın meclisleri tarafından dikkat nazarında bulundurulacaktı. Alman- yanın birleştirilmesi için gerekli ted- birleri bu konseyin tesbit etmesi hu- susu da unutulmamıştı. Bu teklif ile Rusya Doğu Alman- ya'nın ağzından bir kere daha hatır- latmak istiyordu ki Almanya'nın bir- leştirilmesi her şeyden önce Alman- ların işidir. Rusya Batılıların serbest seçim yolu ile birleştirilme hususunda yaptıkları teklifi kabul edemez. Ni- tekim müteakip toplantılarda Batılı- lar tarafından ha da sıkıştırılan Molotof, bunu açıkça ltıraf etmek zo- runda da kalmış bulunu Kısaca soylemek gerekırse Cenev- re Konferansı yerinde saymakta, ay- nı fasit daire etrafında dönüp dur- maktadır. Rusya Almanya'nın ser- best seçim yolu ile birleştirilmesine, Batılılar da Almanya'nın birleştiril- mesi kabul edilmeden bir Avrupa gü- DÜNYADA OLUP BİTENLER venlik sisteminin kurulmasına yanaş- mıyorlar. Bu gidişle dünya meselele- rinin çözülmesi için bir mucize bekle- mekten başka çare kalmıyacağa ben- ziyor. Dulles İspanya ve Yugoslavya'da Cenevreden — fazla bir hayır bekle- memek gerektiğini anlayanların başında Amerika Dışişleri Bakanı John Foster Dulles vardı. Nite Dulles kısa bir kaç seyahat yaptı Evvelâ İspanyaya gitti ve orada Franco ile görüştü, İspanyanın de- mokratik bir memleket olmadığı hiç kimsenin meçhulü değildi. Ama mus- takardı ve anlaşılıyordu ki Amerika Avrupada kendisine müstakar dost- lar aramaktaydı. İki devlet adamı a- rasında görüşülenler dışarıya sızma- dı. Tahminler Amerikanın, Ispanya— nın Birleşmiş Milletler Teşkılatı üye- liğine adaylıgını destekliyeceği mer- kezindeydi. u, küçük bir ta- vizdi ve aha mühim meselelerın Madriddeki Prado sarayında ele alın- dığında zerrece şüphe y Dulles müteakiben Vıyana Ope- rasının açılış merasiminde bulundu ve Yugoslavyaya geçerek Brioni ada- sında Mareşal Tito ile görüştü. Yu- goslavyanın da demokrasiyle alâka- sı yoktu ama o da mustakardı. Dulles Yugoslavyaya geçerken Mareşal Ti- tonun tarafsızlık politikasını çok iyi anlayıp hak verdiğini belirtmekten de geri kalmadı. Cenevre'den bir şey beklenmiye- ceğini anlayan Amerika, Rus hududu civarındaki vaziyetini saglam müt- tefiklerle pekleştirmek istiyordu. Fransa Seçim ve sistemi Geçen hafta Fransa'yı, Cenevre top- İantısından veya Fas Sultanının avdetinden ziyade, öne alınması iste- nen seçimlerle, merkez partileri tara- fından bu yeni seçimlerde tatbik e- dilmesi düşünülen seçim sistemleri meşgul etti. AKİS'in geçen sayıların- dan birinde, Fas meselesi üzerinde yapılan tartılmalar sonunda başvu- rulan güven oyunda Meclis'in itima- dını kazanan Başbakan Faure'un, bundan böyle bazı iç politika mese- leleriyle, bu arada seçimlerin öne a- lınması konusuyla uğraşmak zorun- da kalacağını soylemıştık Bu sözle- rimizin aynen gerçekleştiği gelen ha- berlerden anlaşılmaktadır. Haberlerin gösterdiğine göre, Faure, Mecliste seçim ve seçim sistemi meseleleri gö- rüşülürken gayet güç anlar geçir- miştir Fransız Başbakanının ötedenberi yeni seçimlere gidilmesine taraftar olduğu bilinmekteydi. Ancak Fransız Meclisine bu yolda getırdıgı bir tek- lif, peşinden bir de "seçim sistemi" meselesini sürüklemekte gecikmemiş- tir. Gerçekten Fransada kurulan Mec- lis ve kabinelerin istikrardan mah- rum bulunması milletvekillerinin bü yük bir kısmınıı ötedenberi düşünceye 17